Sucuklu yumurta

Benim gördüklerim şöyle: Seçmenler, AK Partinin kulları. Polis, iktidarın polisi. Yargı, İktidarın yargısı, medya, iktidarın medyası. Alkışlarsanız, demokrasi, var. Protesto ederseniz, demokrasi, yok. Başbakan, yumurtalı demokrasi olmaz, dedi. Bakanlar da öyle. Onlara göre, polis, öğrencilere şiddet uygulamakta haklı. Bakan dedi ki: Devletin polisine yumurta atılır mı? Küfür edilir mi? Tek başına yumurta olmaz. Yanında domateste olmalı ki, Menemen olsun. Egemen Bağış, sözde nezaket gösterdi. Dedi ki: Siz yumurta getirin, sucuklar da benden olsun, oturup sucuklu yumurta yiyip, sohbet edelim. İşte, Bakan dediğin böyle olur. Bakan, halkına bakmalı. Sucuğunu, yumurtasını almalı. Ama, bu sucuklu yumurta işi biraz sakat. Meydanlara, tavayı sokmamak lazım. Tava olmaz. Bir terslik çıkabilir. Bu gün de, AÜ Siyasal bilgilerde, AK Partinin, anayasacısı, Burhan Kuzuyu, yumurtaya buladılar. Kuzu, çok kızdı. Dekanı istifaya davet etti. Burhan Kuzu, Bir daha ki referandumda, bu yumurta işini de, mutlaka anayasaya sokacaktır. Üniversitelere yumurta girişi mutlaka yasaklanacaktır. Yandaşlar, sıcağı sıcağına bu yumurta işini eleştirdiler. Nazlı Ilıcak dedi ki: Burhan Kuzuya yumurta atılır mı? Bu hakkı nereden alıyorsunuz. Adam konuşmaya gelmiş. Oturun, kuzu, kuzu dinleyin. Arada bir, mee, mee, diyebilirsiniz. Bir sürü ana kuzusu toplanmış, Burhan Kuzuya yumurta atıyorlar. Böyle demokrasi olur mu?

Ne o, ne bu, ne şu. AKP hükümetinin en başarılı Bakanı, ME Bakanı. Bakan çubukçu, bana göre, Başbakandan bile daha başarılı. Akşam yatıyorsunuz, sabah kalkıyorsunuz, milli eğitimimizde bir şeyler değişiyor. Sınavlar kaldırılıyor. Kara tahtalar depoya kaldırılıyor, yerine akıllı tahta konuluyor. Öğretmenler Polisin ispiyoncusu mu, ne, yapılıyor. Bakan Çubukçu, personeli otomatiğe bağlamış. Adana Valisi buyurmuşlar ki: Cumhurbaşkanımız geçerken, bütün çocuklar, ellerinde bayraklarla sokağa dökülüp, bayrak sallayacaklar. Kesinlikle yumurta atılmayacak. (Bunu ben uydurdum). Hayda, bu da nereden çıktı. Vali Milli Eğitimimize ne karışır. Vali diyor ki: Angaralılar, İstanbullular, Cumhurbaşkanımızı sık, sık görme mutluluğuna erişiyorlar. Cumhurumuzun başı, kırk yılda bir Adana ya gelmiş. Elbette sokağa çıkıp, bayrak sallayacağız, İşte benim Valim bu. Saygılı, hürmetkar, itaatkar, Yani, bu devlet, ayakta duruyorsa, böyle, iş bilir, devlet adamlarının yüzü hürmetine ayakta duruyor. Allah başımızdan eksik etmesin. Nerde kalmıştık? Ha, Milli eğitimimizin faziletlerini anlatıyorduk, AB ülkeleri arasında yapılan sınavlarda, her branşta, sondan birinci olmuşuz. Yani, eğitimimiz, çuvallamış. Zaten kendi aramızdaki sınavlarda da( kopya çekmeleri bir yana bırakırsak) aynı manzara görülüyor. Sıfırcılar, azımsanmayacak bir oran da. Her yıl, Üniversite sınavına girenlerin % 8 i veya %9’u başarılı oluyormuş. Saygı değer, Bakanımız, bu oranı yükseltmenin yollarını arayacağına, umudunu akıllı tahtaya bağlamış. Akıllı öğrenci yerine akıllı tahta. Hani bir söz vardır, “odun geldin, odun gidiyorsun” derler. Bu kez diyemeyecekler. Akıllı tahtamız var. Odun gelenler, tahta gidecekler. Yaşasın teknoloji. Yatıp, kalkıp, Allahıma şükrediyorum. İyi ki okula giden çocuğum yok.