Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şaka gibi..

Şaka gibi.. Hangi zamanda yaşıyoruz, neredeyiz?

İzne çıkmıştım. Bodrum'da kaldığım tesiste şahit olduğum traji komik görüntüler... Buna gülmek mi ağlamak mı gerekir bilemedim açıkçası.. Yorumu size bırakıyorum o yüzden...

İskelenin sol yanında 6 kişiden oluşan bir grup yani 3 aile.... Sadece hanımlar ve eşleri... Çocuk yok..!

Diğer sağ yanında da tesiste ikamet eden diğer tatilciler... Sorun yoktu çünkü, sağ yanda herkes aynı gözüyor, aynı yiyor, aynı eğleniyor, aynı gülüyordu, hatta hepsi birbirine benziyordu..

Kitap okuyor, müzik dinliyor, yüzüyor, sohbetler ediyor, oyunlar oynuyor, sabah akşam restauranda birbirine selam veriyor ve birbirine güler yüzlü ve saygılı davranıyordu... İletişim kuranlar balık tutuyor, kanoya biniyor, tekneyle çıkıyor, beraber yürüyüşler yapıyor vs..

Konumuz sağ yanda değil anlamışsınızdır Sol yanda!!!.. Ne mi vardı?

Durun anlatmaya çalışayım...

Karılarından önce yataktan kalkıp, sabahın 7 sinde inip kahvaltı masasını şuursuzca tavaf eden, yesede yemesede tabaklarını everst tepesi gibi doldurup sonrada bilmediği lezzetler karşısında mundar edip bırakan, bunu yaparken de diğer tatilciler grubundaki bayanları, çocuk demeden kadın demeden, uzaydan gelmişcesine gözleri ile taciz eden 3 adam.... bu süreçte ise neredeyse kendi akan salyalarının içinde boğulacaklardı..

Neyse zıkkımlanıp göz açlıklarını ve midelerini tıka basa doldurduktan sonra makarna mı, sosismi ne dedikleri köpükten yapılma yüzemeyen zatların koltuk altına sıkıştırdıkları simidimsi malzemeyi bacak aralarına sıkıştırıp deniz babası gibi, 5 saat suyun yüzünde salınım veren 3 adam.. Bu gruba ait diğer üyeler ise, saat 10 civarları kafalarına muşambadan başörtüleri bağlı, en allı güllü desenden seçilmiş kahve ve bej tonlarda ki haşemalarını, haşeması olmayanda penye tişört ve eşofman altını donanmış, başına geleceklerden habersiz 3 te zevce.. Ne dedikleri anlaşılmaz bir dille, sahile düşüp (aynı şekilde karınlarını doyurmuş olarak tabiii..), sevgili efendilerine yani saatlerce denizda salınım veren deniz babalarına cilveler yapmaya başlıyorlardı... Tabii dışarıdan nasıl göründüklerinden haberleri yoktu.. Onlar çok mutluydular ve tatile gelmiş denize giriyorlardı.. Kim bilir belki ilk defa!!...

Hanımlar denize , yüzme bilmedikleri için kıyıdan giriyorlardı ancak sosislerine sarılmış eşlerinede çok güvendiklerinden kendilerini gelip almalarını söylüyorlar ancak konuşma sırasında seslerine hakim olmadıkları için tüm konuştukları sahilden duyuluyordu.. Neyse görüntü feci.. Denizde yüzen rengarenk balonlar oluşuyor, bu arada onlar suda ilerledikce balonlar büyüyor ve hareket ediyor, cilveli türküler çığırtıyorlardı...

Denizden çıktıktan sonrası daha da fecii tabiiii.... Diğer mayolu bikinili hanımların yanında o teyzelerin görüntüsü ise Ege'den Anadolu'ya döşenmiş doğalgaz boru hatlarına elbise giydirmişsiniz gibi...

Çok detay var tabii hepsini sığdırmak zor buraya... Sadece diyorum ki ''Ey yurdum insanı bir silkelen artık.''

Neyse, uzun zamandır böyle bir tatil yapmamıştım.. Artık tatil mi desek yoksa sadece trajikomik film mi seyrettim bilemiyorum?? Varın adını siz koyun....

 
Toplam blog
: 11
: 426
Kayıt tarihi
: 14.08.08
 
 

Sanırım yolun yarısına gelmiş, gelirkende epeyce birşeyler görmüş geçirmiş ama son dönemde, çok da m..