Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '08

 
Kategori
Felsefe
 

Salıncaktaki yalnız sallanan deneme...

Salıncaktaki yalnız sallanan deneme...
 

"Soytarı alkış parkında bir yudum sohbet, bir derya bakışa muhtaç… Hasret salıncağı yalnız, bu kalabalık cümle içinde özlem devşiriyor …"

Memleketin Mezopotamya tarafına yaslanan kısmında, güneşe dönüp dua eden Yezidilerin gönül gözleriyle seyrediyorum gün batımını… İzmir’in nargile bandosuyla vapurların arkasından sarkan gün batımlarının özlemi olsa da içimde, Anadolulunun misafirperver akşam üstünde bir bardak demli çaya razı bir haletiruhiye içinde ruhumu sallıyorum içimdeki düş salıncağında… Hatta İzmir hasretimden bir hamak kuruyorum bu öyküye, yaptığım bütün kağıttan kayıklar İzmir’in işveli Bergama vapuru oluveriyor Van gölünün sadece benim görüş alanımda olan kıyılarında… Kağıttan kayığın üstüne mürekkeple yazdığım Bergama vapuru Van gölünün sodalı suyunda eriyip karışınca Mezopotamya’nın bereketli sularına bir bakmışım İzmir körfezi ayaklarımın altında…

Yani güneş herkesin güneşi ama aydınlığından çıkardığımız anlamlar farklı…

Neden aşkın sadece bizim kıyılarımıza vurduğunda varlığından habersizmişiz gibi duygularımızı bencil yetiştiriyoruz… Yetişşş! Eyy aşk insanlık senin adını kullanarak duygu cinayetleri işliyor, herkesin dilinde bilediği bir yalan bıçağı, ağzını açtıkça yaralar bırakan…

Yeni bir haftanın başlangıcıyla bakıyoruz ki geçen hafta eskimiş çoktan… Geçen haftaya bakmaya ne gerek var az önce bile az öncede kaldı… Bu an da eskiyecek birazdan! Yazdıkça her kelime sonrası yaşlanıyor öykü… Paragrafların virgüllerine aklar düşüyor… Olanlara ağlamak nasılda kolay bir çırpıda, birde tuttuğu dileğin hala olmayışına göz yaşlarını teslim eden küçük Hatice "-dün tuttuğum dilek hala olmadı!" tuttuğu dileğin olmasıyla gelen sorumluluğu kaldıramayışın yıkılışını kim hangi dilekle onaracak peki Hatice… Diyelim ki 4 aydır görmediğin annenin gelmesi arkasında gidişinin acısını saklamıyor mu? Sonra bir dilek daha -keşke hiç gitmese…" hadi hiç gitmedi bu seferde üstüne titremenin can sıkıntısıyla "-offf yeter artık gitsin…" mırıldanmaları… Ah Hatice bunları düşününceye kadar beş çıtayla bir ip gökkuşağı renginde bir uçurtmayla gülümseyebilirdik oysa… Belki o sırada annen bir sürpriz yapıp gelirdi bu seferde sevinçten uçan ruhumuzu kuyruk yapardık uçurtmaya…

Kendimize sığınmayışımızın korkusu yalnızlığı keşfedecek olmamızdan ötürü olsa sanırım okuyucu…

"yalnızlığım yalnızlığımdan yalnız…"

a.zekayi…

 
Toplam blog
: 75
: 465
Kayıt tarihi
: 12.11.07
 
 

"Her umut bir olasılıktır" Her sabah evin eşiğinin kenarında duran çiçeğin her sabah orda olma ol..