Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '16

 
Kategori
Dünya
 

Şanghay İşbirliği Örgütü hakkında mülahazalar

Şanghay İşbirliği Örgütü hakkında mülahazalar
 

Öncelikle son dönemde kamuoyunda popülaritesi artan Şanghay İşbirliği Örgütüne yakından bakalım istiyorum. Örgüt ismini ilk toplanılan yer olan Şanghay Kentinden almıştır. Şanghay, Çin Halk Cumhuriyeti’nin en büyük kentidir. Örgüt zaman zaman ‘ Şanghay Beşlisi ’ olarak da anılmaktadır. Bunun sebebi ise kuruluşta beş devletin bulunmasından kaynaklıdır. Yani toparlarsak Şanghay’da beş kurucu devlet tarafından kurulduğu için Şanghay Beşlisi olarak anılıyor. Fakat 2001 yılına Özbekistan’ın da birliğe katılmasıyla birliğin adı Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değiştirdi.

Örgüt 6 üye, ( Çin Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan ) 5 Gözlemci ( Afganistan, Hindistan, İran, Moğolistan, Pakistan ) ve 6 Diyalog Ortağından ( Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kamboçya, Sri Lanka, Türkiye ) oluşuyor.

Örgütün kuruluş amacı sınır güvenliği başta olmak üzere terörizm (o dönem altın çağını yaşayan radikal İslamcı terör örgütleri ekonomik istikrarı olmayan ve denetimin zayıf olduğu Asya ülkelerinde yuvalanmayı denemişlerdi. ) ve dış unsurlardan korunmak üzerine bina edilmiş durumda. Şanghay İşbirliği Örgütü kağıt üzerinde NATO gibi bir askeri ittifak görünümünde olmasa bile yapılan ortak tatbikatlar olası bir savaş durumunda bu ülkelerin birbirlerini destekleyeceğini ima ediyor. Müttefik sıfatıyla destekleyemeyecek olsalar bile en azından Örgüte üye devletin savaştığı devletle de müttefiklik anlaşması yapmayarak tarafsız kalacaklarını biliyoruz. Bu da dışarıdan saldıracak bir devlet için ‘ bence ’ciddi bir askeri üs sıkıntı doğuracağından ( Bu durum örgüte üye devletlerin toplam yüz ölçümü göz önünde bulundurulduğunda daha net anlaşılacaktır.) bu şekliyle bile etkin bir savunma sağlayacaktır.

Örgüte bir de Türkiye perspektifinden bakalım. Bu Asya organizasyonu Türkiye için yakın zamana kadar çok da büyük bir anlam ifade etmiyordu. Ta ki Ortadoğu’da sular ısınıp, Türkiye’nin beklediği desteği Avrupa Birliğinden görememesi ve gelecekte de göremeyeceğine olan inancın geniş kitlelere yayılması sonucu Türkiye, Avrupa Birliğine karşı elinde devamlı olarak bulundurabileceği bir koz arayışına başladı. İlkin belki de sadece blöf amaçlı olan bu arayış, Suriyeli Mülteciler, Türkiye’nin terör örgütleri listesinin Avrupa tarafından bütünüyle benimsenmemesi ve 15 Temmuz askeri kalkışmasından sonra biraz daha ciddileşerek devam etti. Önceleri Türkiye’nin Avrupa Birliğine olan bağlılığı kimse tarafından sorgulanmazken günümüzde Avrupa Birliği sürecine olan inanç ve destek neredeyse tükenmiş durumda. Hatta siz değerli okurlarımla küçük bir anekdotumu paylaşayım; Fakülte yıllarımda Avrupa Birliği Hukuku ve Avrupa Birliğinde Malların Serbest Dolaşımı derslerini aldığım Sayın Ulaş Gündüzler’e bir ders esnasında durumu sormuştum. Ulaş Hoca durumu bana heyecanla anlatmış ve Şanghay Beşlisi asla Avrupa Birliği gibi olamaz. Hem amaçları hem de Türkiye’ye yakınlıkları farklı. Zaten Türkiye’nin yönü itibariyle de tamamen zıt bir durum ama senin düşüncene de %1 şans tanıyorum, belki bir gün Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütüne üye olabilir demişti şakayla karışık. Belki şuan sorma fırsatım olsa muhtemelen benim düşüncemin yüzdelik şansının kırklara, ellilere tırmandığını söylerdi.

Aleyhimizdeki tüm gelişmelere rağmen Türkiye’nin Avrupa Birliğiyle bağlarını tamamen koparması da Avrupa Birliğine girmeyi beklemesi kadar mantıksızca olacaktır. Evet meseleye gerçekçi olarak baktığımızda Türkiye’nin Rus teknolojisine ve Çin’in siyasi desteğine ihtiyacı var. Bölgede giderek yalnızlaşıyor ve haklı olarak da bünyesine dahil olabileceği siyasi bir güç arıyor. Fakat yine de anlık bir siyasi dalgalanmada, duygularla hareket edip her ne kadar tartışmalı da olsa 50 yıllık bir emeği çöpe atmak ülke çıkarlarımızla bağdaşmayacaktır. Bence Avrupa Birliği ile mevcut statü devam ettirilmeli ve fakat Şanghay İşbirliği örgütüne de katılım ile ilgili somut adımlar atılmalıdır. Türkiye bu iki örgütü denge unsuru olarak kullanma şansını yitirmemelidir. Unutulmaması gereken şey Şanghay İşbirliği Örgütünün de Türkiye’yi hemen ve koşulsuz olarak üye kabul etmeyeceği / edemeyeceği gerçeğidir. Eğer Türkiye Avrupa Birliğinden hemen koparsa ekonomik ve siyasi yalnızlık derinleşecek ve bu kez Türkiye Şanghay kapısında beklemeye başlayacaktır. Türkiye Avrupa Birliği adayıyken maruz bırakıldığı tekelci anlayışa bu defa da Şanghay İşbirliği Örgütünce maruz bırakılabilir. Böyle olumsuz bir tablo oluşmaması için AB ile olan ilişkilerimiz olabildiğince düzeltilmeye ve bu haliyle devam ettirilmeye çalışılmalıdır. Fakat bu süre içerisinde de doğu ülkeleriyle siyasal açıdan yakınlaşmak bölgedeki çözümsüz sorulanları bir nebze hafifletebilir. Fakat bahsettiğim bu yakınlaşma için de çiçeği burnunda Amerikan Başkanı Donald Trump’ın göreve başlaması ve temel sorunlara nasıl ve hangi açıdan baktığı saptanmalı, uygun bir süre beklenmeli ve tüm bu göstergelere göre karar verilmelidir. Obama dönemlerinde her ne kadar zedelense de Türkiye Amerika’nın Ortadoğu’da vazgeçemeyeceği ve bence vazgeçmemesi gereken stratejik bir müttefikidir.

Avrupa Birliği ve NATO ile kıyaslamayı bırakıp salt olarak Şanghay İşbirliği Örgütüne göz attığımızda ve ideolojilerden bağımsız şekilde düşünürsek Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne girmesinin önceden beri daha iyi sonuçlar doğuracağı kanısındayım. Her ne kadar Asyalı ülkelerin bir çoğundan daha gelişmiş bir sistemimiz olsa bile, Avrupa’nın kültür dokusuna entegre olamayacağımızı düşünüyorum. Aynı zamanda olmaz ama bir gün Avrupa kültür yapısına tam anlamıyla uyan bir yapıya gelirsek de kültürümüzün ve medeniyetimizin değerinde eksilmeler olacağı görüşündeyim. Tabi bu benim şahsi kanaatim. Fakat şimdi size bahsedeceğim birkaç husus şahsi fikirler olmaktan çıkıp gerçekler halini almıştır. Türkiye ŞİÖ’ ye üye olduğunda özellikle askeri ve siyasal olarak gelişimini hızlandıracaktır. Bu bağlamda en çok ihtiyaç duyduğumuz konularda destek alabileceğimiz ortaklarımız olabilecektir. Öncelikle nükleer santral ve hava savunma sistemi Türkiye için çözülmesi elzem konulardır. Daha sonra bu destek ikinci nükleer santral ve uçak gemisi hususunda Türkiye için önceliklidir.

Bir başka konu zaman zaman Rusya’yla üstü kapalı bir gerginliğin yaşandığı Karadeniz’de petrol aranması hususudur. Rusya ile siyasal yakınlaşma bu konuda da olumlu etki sağlayacağı su götürmez bir gerçekliktir. Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye’nin gelecek planları arasında yer alan ve önemsediği bir proje olan ‘ Türkiye’nin Asya ve Avrupa Kıtaları arasında Enerji Koridoru ’ olmak iddiasını da güçlendirecektir. ŞİÖ’nün Batıya karşı elinde bulundurduğu en büyük koz bence askeri üstünlüğünden ziyade enerji kaynaklarına hükmetme oranıdır. Böyle önemli bir konuda enerji vanasının hangi sınırda olduğu yüksek öneme sahiptir. Diğer rotalar göz önüne alındığında şu an bile Doğu, NATO üyesi ve Avrupa Birliğine aday bir Türkiye’yi tercih etmek durumunda kalıyor. İleri vadede Türkiye’nin de Şanghay İşbirliği Örgütüne üye bir devlet olması enerji koridoru olması iddiasını güçlü şekilde destekler nitelikte olacaktır.

Son olarak Türkiye’nin kuruluşundan buyana açıkça veya zımnen güttüğü veya gütmeye çalıştığı Türk-i Devletlerle olan bağını ve alakasını artırmak misyonu da bence bu birliğe bağlı olarak daha kolay biçimde sağlanabilir. Şöyle ki; Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan doğrudan ŞİÖ üyesi, Azerbaycan Türkiye ile birlikte ŞİÖ diyalog ortağı ve Türkmenistan ise ŞİÖ destekçisi sıfatıyla dolaylı da olsa birlik bünyesinde bulunuyor. Eğer Türkiye gerçekten akraba devletlerle stratejik bir birliktelik içinde olacaksa bu örgüte üye olmak Türkiye için bence büyük bir şanstır. Şanghay İşbirliği Örgütünü yakından incelemek isterseniz resmi internet adresi ‘ http://www.sectsco.org/ ’ dur. Fakat maalesef site yalnızca örgütün resmi dilleri olan Çince ve Rusça okunma seçeneği sunuyor. Esenlikle kalın …

Stj.Av.Muhammet Ali KURT

 
Toplam blog
: 13
: 242
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Muhammet Ali Kurt; Kendi çapında hukuku ve insan haklarının üstünlüğünü savunan, doğayı seven fak..