Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Şans Faktörü

Neden bazı insanlar inanılmaz derecede şanslıyken, diğerleri hak ettikleri olanaklara asla sahip olamaz? Bir psikolog, yanıtı bulduğunu söylüyor. "10 yıl önce, şansı araştırmaya başladım. Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştugunu merak ediyordum. Ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların benimle temasa geçmelerini rica ettim.  

Yüzlerce erkek ve kadın, araştırmam için gönüllü oldu. Yıllar boyunca, onlarla söyleşiler yaptım; yaşamlarını gözlemledim ve deneylere katılmalarını sağladım. Sonuçlar gösterdi ki insanlar, neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları, bu durumu büyük ölçüde etkiliyor.  

Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düşünelim. Şanslı insanlar bu tür firsatlarla sürekli karşılaşırken şanssız insanlar pek karşılaşmazlar. Bu durumun, fırsatları fark etme yeteneği ile ilgili olup olmadığını bulmak için basit bir deney yaptım. Hem şanslı, hem de şanssız insanlara bir gazete verdim ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istedim.  

Gazetenin ortalarında bir yere, üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirdim:
"Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin; 250 dolar kazanın."  

Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyordu ve büyüklüğü 5 cm'in üzerinde olan bir fontla yazılmıştı. Herkesin yüzünü sabit bakışlarla süzüyordum: Şanssız insanlar, ilanı fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark ettiler. Nedenini bulmaya çalışırken şanssız insanların, daha gergin olduğunu gözlemledim ve bu endişeli ruh hali, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verdi. Sonuç olarak, fırsatı kaçırdılar; çünkü başka bir hedefe odaklanmışlardı. Bu durum gerçek hayatta pek çok alanda gözlemlenebilir örneğin; şanssız insanlar genelde partilere, mükemmel eşlerini bulma düşüncesiyle giderler; bu yüzden de iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırırlar yada belli iş ilanını bulmak için gazeteleri incelerler ve diğer iş olanaklarını fark edemezler. Buna karşılık şanslı insanlar, daha geniş bir çerçeveden bakarlar, beklenilmeyene karşı daha açıktırlar. Dolayısıyla, yalnızca aradıklarını değil, orada başka neler olduğunu da görürler.  

Araştırmam, sonuç olarak şunu gösterdi: şanslı insanlar, dört ilke sayesinde şanslarını yaratıyorlar.  

Fırsatlar yaratma ve fark etme konusunda becerikliler;  

Sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar veriyorlar;
Olumlu beklentilere sahipler ve bu sayede doğru çıkan tahminlerde bulunuyorlar.
Şanssızlığı şansa dönüştüren esnek bir yaklaşım benimsiyorlar.  

Çalışmanın sonuna doğru, bu ilkelerin, şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak ettim. Bir grup gönüllüden, bir ay boyunca, şanslı bir insan gibi davranmalarına yardımcı olacak egzersizler yapmalarını istedim. Bu egzersizler, şans fırsatlarını fark etmeleri, sezgilerini dinlemeleri, şanslı olmayı ummaları ve şanssızlığa karşı daha esnek olmalarında onlara yardımcı oldu. Gönüllüler, bir ay sonra döndü ve neler olduğunu anlattılar. Sonuçlar, çarpıcıydı: Bu insanların % 80'i, artık daha mutluydu; yaşamında daha çok tatmin oluyordu ve belki de en önemlisi, daha şanslıydı.  

Sonuç olarak, asla akla gelmeyecek "şans faktörü"nü bulmuştum."  

Aşağıda, Profesör Wiseman'ın şanslı olmak için önerdiği dört temel egzersiz bulunuyor:  

İçsel sezgilerinizi dinleyin; normalde doğru çıkarlar.
Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun.
Her gün birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin.
Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.  

Şans faktörü üzerinde araştırma yapan İngiliz Psikoloji Profesörü Richard Wiseman, hayata pozitif bakanların daha şanslı olduklarını ortaya koydu. Hatta kötü talihi yenmenin yollarını da buldu! İşte, şansınızı artırmak için yapmanız gerekenler!  

Peki, araştırmanın sonucunda ne çıktı? Bu, uzun soluklu araştırmanın sonucuna ilişkin, Prof. Wiseman’ın cevabı kısa: “Herkes kendi şansını kendisi yaratıyor!”  

Zaten bu, milyon kere büyüklerimizden duymuş olduğumuz bir söz değil midir? Ama her şey o kadar basit değil! “Hayatımızı derinlemesine etkileyen bir olgudur talih” diyen Wiseman, şansı şöyle tanımlıyor:  

“Birkaç saniyelik kötü şans, uzun yıllar çabalamak zorunda bırakabilir bizi. Buna karşılık bir anlık iyi şans da, ömür boyu başarıyı ve mutluluğu getirebilir.  

Şans, olmayacak bir olayı olanaklı hale getirme gücüne sahiptir; yaşam ve ölüm arasındaki, kazanç ve kayıp, mutluluk ve ümitsizlik arasındaki farkı yaratır.”  

Wiseman, bu fikrinin birçok insana korkutucu geldiğinin de altını çiziyor: “Çünkü insan, geleceğinin kendi kontrolü altında olduğunu düşünmekten hoşlanır!”  

İyi ama gelecek, bizim elimizde değilse, o halde şansımızı nasıl kendimiz yaratabiliyoruz?  

Şanslılar, hep şanslı!  

Bu sorunun cevabını, Wiseman’ın Londra sokaklarında yaptırdığı basit bir araştırma veriyor. Sokakta, rastgele çevirdikleri insanlarla konuşan araştırma ekibi, şu ilginç sonuçla karşılaştı: Deneklerden yüzde 50’si kendilerini ‘şanslı’ görürken, yüzde 14’ü ‘şanssız’ olduklarını iddia ediyordu. İlginç olan, hayatlarının bir alanında kendilerini ‘şanslı’ bulan insanlar, diğer alanlarda da şanslı olduklarını düşünüyordu. Örneğin “kariyerimde şans yüzüme güldü” diyen bir denek, özel hayatında da şansı yakaladığını söylüyordu.  

Aynı şekilde, işinde şanssız olduğunu söyleyen denekler, şanssızlığın tüm hayatlarında etkili olduğunu vurguluyordu. Bu basit araştırma, iyi ve kötü şans deneyimlerinin ‘tutarlılık’ gösterdiğini ortaya koydu. İnsanların bir kısmı şanslarının daima yaver gittiğini, bir kısmı ise daima şanssız olduğunu düşünüyordu. Wiseman, “Araştırmanın bir başka ilginç bulgusu; insanların şansın ya da şanssızlığın tamamen kader olduğunu düşünmesi” diyor.  

İlginç hikayeler…  

Peki, hala şansa ‘kader’ diyebilir misiniz? İnsanların bir bölümü ısrararla, “ben hep çok şanslıyımdır”, bir bölümü ise “şans hiç yüzüme gülmez” diyorsa, bunda kaderin parmağı olamaz değil mi? Kaderin çok da suçlu olmadığını, ‘Şans Faktörü’ kitabındaki deneklerin öyküleri gösteriyor.  

İşte, ‘şanslı’ Lee’nin öyküsü: “Yirmi yıldan beri satış ve pazarlama işindeyim. Gösterdiğim performans nedeniyle pek çok terfi ve ödül kazandım, üst düzey görevlere getirildim. Başarımda, şans çok çok büyük rol oynadı. Her zaman doğru zamanda doğru yerde oldum.” …  

Lee, sadece işinde şanslı değil. 25 yıldır mutlu bir evliliği var. Üstelik bir keresinde şansı sayesinde kıl payı ölümden kurtulmuş!  

Stephen ise, hayatın kendisine her zaman kötü bir oyun oynadığından yakınanlardan. Londra’da yaşayan 54 yaşındaki Stephen’e bir keresinde kazı kazan kartına büyük ikramiye çıkmış. Ancak bir baskı hatası yüzünden kartın pek çok kere basıldığı ortaya çıkmış ve ikramiyeyi binlerce kişiyle paylaşmak zorunda kalmış!  

Stephen, her zaman işlerini yoluna koymakta da zorlanmış, muhasebecisi kendisini dolandırmış ve sonunda iflas etmiş. Ardından da kalp krizi geçirmiş: “Artık ne işim var, ne de param. Bana her zaman bir işin yüzde 101’ini yapmak düşmüştür. Bazen yukarıdakinin bana karşı daha insaflı davranması gerektiğini düşünüyorum. Bundan daha iyisini hakediyorum, fakat sanırım kartlar bu şekilde dağıtılmış.”  

Çok acıklı değil mi? Ama acıklı olan Stephen’in yaşadıkları mı, yoksa hayata bakış açısı mı?  

Prof. Wiseman’a göre şanslı ve şanssız insanlar arasındaki dört temel fark:  

1- Şanslı insanlar daima tesadüflere bağlı fırsatlarla karşılaşıyor. Yaşamlarında çok olumlu etkileri olacak insanlarla tesadüfen tanışıyor ve ilginç fırsatlarla karşılaşıyorlar. Şanssız insanlar ise bu tip deneyimleri çok az yaşıyor.  

2- Şanslı insanlar sebebini bilmeden doğru kararlar veriyor. Hangi kararın çıkarlarına olacağını ya da kimin güvenilmez olduğunu bilebiliyorlar. Şanssız insanların kararları ise hep yanlış oluyor, hayal kırıklığı yaratıyor.  

3- Şanslı insanların hayalleri sihirli bir değnek değmişcesine bir anda gerçekleşiyor; amaçlarına ulaşıyorlar. Şanssız insanlar için durum yine bunun tam tersi: Hayalleri fanteziden öteye gitmiyor.  

4- Şanslı insanlar, şanssızlığı şansa döndürme yeteneğine sahipler. Şanssız insanların böyle bir kabiliyeti yok ve kötü şansları onlara her zaman mutsuzluk ve başarısızlık getiriyor.  

Peki ya psişik duygular?  

Araştırmalar, aslında şans meselesinin de pozitif düşünceyle göbekten bağlı olduğunu gösteriyor. Sadece Prof. Wiseman değil, tüm uzmanlar; algıları açık, çevrede olan bitene meraklı, hızlı hareket edebilen, çabuk karar veren, riskten korkmayan, mutlu ve pozitif insanların daha şanslı olduklarını vurguluyor.  

Kişisel Gelişim Uzmanı Nil Gün de, “Şanssızlıkların, kendisini şanssız olarak addeden kişiyi bulması çok doğaldır. Çünkü bu inancı karşısına çıkan fırsatları görmesine engeldir, ” diyor.  

O halde ne yapıyoruz?  

Önce hayata olan bakışımızı pozitife çeviriyoruz. Çevremizde olan bitene dikkat kesiliyoruz, gelen fırsatlardan kuşkulanmak yerine onları birer şans olarak değerlendirip, riskleri göze alıyoruz…  

Ve tabii ki Prof. Richard Wiseman’ın araştırmasının ortaya koyduğu “Şansın Dört İlkesi”ni şiar ediniyoruz…  

Şansın dört ilkesi  

1. ilke:Tesadüflere bağlı fırsatları çoğaltın!  

• Şanslı insan güçlü bir “şans ağı” inşa eder ve bunu korur.  

• Şanslı insan hayata daha esnek ve sakin bakar.  

• Şanslı insan daima yeni deneyimlere açıktır.  

2. ilke:İş sesinizi dinleyin!  

• Şanslı insan, iç sesini ve sezgilerini kullanarak başarılı kararlar verir.  

• Şanslı insan, sezgilerini yükseltecek adımlar atar.  

3. ilke:Geleceğin iyi olacağını düşünün!  

• Şanslı insanın gelecekle ilgili beklentileri, hayallerini gerçekleştirip amaçlarına ulaşmasını sağlar.  

• Şanslı insan, şansının gelecekte de süreceğini düşünür.  

• Şanslı insan, başarı olasılığı çok zayıf da olsa amacına ulaşmak için çaba gösterir ve başarısızlığa direnir.  

• Şanslı insan, başkalarıyla etkileşiminin başarılı olacağı beklentisindedir.  

4. ilke:Kötü şansı talihe dönüştürün!  

• Şanslı insan, kötü şansını talihe dönüştürme yeteneğine sahiptir.  

• Şanslı insan, kötü kaderin iyi yanını görür.  

• Şanslı insan, başına gelen talihsiz bir olayın uzun vadede en iyi şekilde sonuçlanacağına inanır.  

• Şanslı insan, şanssızlıkların üzerinde durmaz.  

• Şanslı insan, gelecekte daha fazla talihsizlik yaşamamak için yapıcı adımlar atar.  

“Şans öğrenilebilir!”  

 
Toplam blog
: 8
: 4009
Kayıt tarihi
: 31.08.11
 
 

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nden mezun oldu. Üniversite yı..