Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '16

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Santosha

Santosha
 

Günlük hayatımızda yaşadıklarımızdan, hissettiğimiz duygulardan ya da düşüncelerimizden midir bilmem ama nedense farklı gruplarda olsalar da öğrenciler genellikle aynı yoga "asana"ları (duruş) çalışmak istiyor. Uzun süredir bu konuya dikkat ediyorum. Bir grup dersine gidiyorum ve öğrenciler o gün kalça açıcı akış yapmak istiyor. Sonra aynı gün ya da başka gün bir grup dersine gidiyorum ve o dersteki öğrenciler de kalça açıcı "asana"lara yoğunlaşmak istiyor. Sebebini bilmesem de aslında benim için de değişik bir deneyim oluyor. 
 
Geçtiğimiz hafta akşam grup dersinde öğrenciler kalça açıcılara yoğunlaşmak istediklerini söyledi. Kalça açıcı çalışma istendiğinde genellikle "hanumanasana" (maymun duruşu) ya da "padmasana" (lotus) deniyorduk. O gün daha önce hiç çalışmadığımız bir zirve duruşu seçmek istemiştim. Bu grupla uzun süredir birlikte çalıştığımız için de çok kolay bir "asana" da olsun istemiyordum. Sınırlarımızı görmek ama o sınırları zorlamamak ve ötesine geçmemek... Şu an nerede ve hangi koşulda olduğumuzu fark etmek, o koşulu kabul etmek ve zaman içinde belki o duruşta biraz daha ileriye gitmek...  
 
Yapacağımız zirve duruşunu bulduğumda bedenin hangi bölgelerini esnetmek gerektiğini de düşündüm ve derse başladık. Dersin ilk yarısında omuz kuşağını, kalçayı dışa döndüren kasları, kalça fleksör kaslarını ve göğüs kafesini esnettik.  
 
Zirve duruşumuz "eka pada raja kapotasana"ydı (tek bacaklı kral güvercin duruşu). Duruşun önce üst beden ile hafif geriye eğildiğimiz şeklini yaptık. Sonra öne eğildiğimiz şeklini yaptık. Bundan sonra arkadaki bacağın kalça fleksör kaslarını esnetmek için dizi kalçaya doğru çekip tuttuk. Duruşun ulaşabileceğimiz en son noktası arkadaki ayağı aynı taraf dirsek içine yerleştirmek ve elleri başın arkasında birleştirip göğüs kafesini açıp bedeni uzattığımız duruştu.  
 
O gün derste eğitmen bir arkadaşım da vardı ve duruşu çok güzel sergiledi. Birkaç öğrenci de duruşun son halini yapabilmişti. Sadece zaman içinde duruşu biraz daha geliştirip göğüs kafesini öne doğru döndürmek ve göğüs kafesini açmak kalıyordu. Çalıştıkça olacaktı. Bazı öğrencilerin omuz ya da diz sorunları vardı. Onlar da kendilerini zorlamadan bedenlerinin el verdiği kadarıyla duruşu sergileyip kendi sınırları içinde kaldı. Beni en çok mutlu eden bu olmuştu. Bu grupla uzun zamandır çalışıyorduk ve herkes artık sadece kendiyle ilgileniyor ve kimseyle yarışmıyordu. Bedenini dinliyor ve durması gereken yerde duruyordu. 
 
Aynı çalışmayı sabah grubunda da yapmıştım. Sabah grubundaki öğrencilerle de uzun zamandır birlikte çalışıyorduk. Onlar da aynı şekilde kendilerini zorlamadan yapabildikleri kadarıyla duruşu denediler ve kendilerini zorlamadılar.  
 
O iki derste de öncelikle kendimizi sevmeyi ve kabullenmeyi deneyimlemiştik. Bedenimizi kabullenmeyi, her ne kadar bazı "asana"ları yapamasa da yapabildiği kadarıyla tatmin olmayı ve mutlu olmayı... Yoganın en sevdiğim iki felsefesinden biriydi "santosha" (tatminkar olmak)… O andaki koşullarını kabul etmek ve onlarla mutlu olmak... Değiştirmek için hayatı zorlamak yerine akışın sana getirdiklerini kabul etmek ve sonrasında sana sunulan değişimi görmek...  
 
 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..