Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '09

 
Kategori
Futbol
 

Santrası olmayan gol

Santrası olmayan gol
 

50’nci yaşını kutladığımız Turkcell rozetli süper ötesi ligimizin son haftasını yaşadık geride bıraktığımız hafta sonu. Takımımız şu günlerde horon ile kolbastının figür güreşine tutuştukları Trabzon’da, konuk oldu bordo-mavi umutların bağlandığı şehrin takımına. Ligdeki takımların geleceklerine dair çok şeylere gebeydi bu 90 dakika. Kimin hangi kupaya katılacağını belirlemesinin yanı sıra uzaktan da olsa şampiyonluğa da dem vuracaktı.

İşte bu yüzden temkinli başladı müsabaka. Takımımız ligin bu son 90 dakikasına ‘kuruluş-2008’ patentli formayla veda etmeyi tercih etti. Amaç; 3 puanı alıp, ligdeki derbi yitirmezliğimizi Trabzonspor’u da yenip devam ettirmekti. Tabi Trabzonspor ile oynanan maçları sözlük anlamına ihanet edercesine ‘derbi’ sınıfına koymak ne kadar doğru, işte orası tartışılır.

Kimine göreyse kazanmamızdaki mecburiyetin altında rüşvet kokan başka bir neden yatmaktaydı. Ligin bu son maçında alınacak galibiyet; sezon boyunca omuz omuza yürüdüğümüz ebedi dost, ezeli rakip Galatasaray’ın önünde averajla da olsa ligi 4’üncü tamamlayarak, önümüzdeki sezon beraber katılacağımız Avrupa Ligi’nde bir eksik ön eleme oynama hakkını elde etmek, dolayısıyla bu da Ağustos sıcağında başlayacak ligimize hazırlıkların bir hafta daha geç başlaması ve bir hafta daha tatil yapabilmek demekti. Rüşvetten kastım tabiî ki buydu.

Dakikalar 10’u gösterdiğinde Gökhan Ünal’ın sağdan getirdiği meşin yuvarlağı bulut yüklü soyadı olan Umut Bulut ağlarımıza bırakarak takımını 1-0 öne geçirdi. Ali Sami Yen Stadı’nda Yiğidolar’ın Galatasaray’dan yedikleri gol, kolbastı mühendislerinin iştahını kabartmış olacak ki, daha fazla gelmeye başladılar üzerimize ikinci gol için. Sağ beklerin bir maçlığına stopere kaydırılıp ve bu aşının tuttuğunu düşünenlerce kendi yerlerine hasret bırakılan çakma stoperlerden oluşan defansımızın geçit vermeyişinden cesaret alan forvet hattımızın imecesinden gelen beraberlik golümüzle devre biterken skoru eşitleyip gittik soyunma odasına. Son haftaların formda golcüsü Güiza’nın soldan taşıyarak, yerden ceza sahasına yuvarladığı kolbastı kültürüyle büyüyen meşin yuvarlağa samba yaptırmak elbette ki kaptan Alex’e yakışırdı. Beraberlik golümüzü bu yalın cümlelerimle özetlemek mümkün.

Yiğidolar’ın İstanbul madeninden çıkardıkları gol, kolbastı mühendislerinin gevşemelerine, Galatasaray’ın galibiyeti getiren golü ise bizim kendi işimizi ciddiye alarak, tatilimizi bir hafta daha uzatacak olan gol avına çıkmamızı sağladı.

Deivid’in ardı ardına kaçırdığı gollere dayanamayan okçu, Kazım’ın ortasını ıska geçen Semih’in tam arkasında biterek santrası olmayan golü attı. Bu gol şampiyonluk başta olmak üzere, ligin ilk 5’ini de belirlemiş oldu. Böylelikle ligin ilk devresini 6’ncı bitiren Beşiktaş şampiyon olarak takipçisi Yiğidolar ile birlikte şampiyonlar ligine, kolbastı mühendisleri, biz ve ezeli rakip Galatasaray Avrupa ligi vizesini ceplerimize koymuş olduk.

Ligimizin kör kuyusuna göz atacak olursak; haftalar evvelinden körfezin bağrındaki takım Kocaelispor ve başkentin forması mor menekşe açan takımı Hacettepe’nin vedalarının ardından, bu hafta da hoşgörünün kol gezdiği şehrin takımı Konyaspor aramızdan ayrıldı. Gidenlerin yerleri tabi ki dolar. Manisaspor, uzun bir aradan sonra Diyarbakırspor ve geçen sezon düşen eli maşalıların takımı Kasımpaşa geri döndüler. Gidenlere; “Güle güle, kendinizi fazla özletmeyin emi” kokulu mendil sallarken, gelenlere ise; “efil efil esen yele merhaba” diyerek önümüzdeki sezonun güzelliklerle geçmesini temenni ederim

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..