Saraydan Kız Kaçırma

XIII. ULUSLARARASI İSTANBUL OPERA FESTİVALİ SARAYDAN KIZ KAÇIRMA İLE SONA ERDİ

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nce bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Opera Festivali, AKM’de sahnelenen “Saraydan Kız Kaçırma” operası temsili ile İstanbullu sanatseverlere son kez merhaba dedi.

1973 yılında Aydın Gün’ün de destekleri ile kurulan İKSV ve ardından tüm festivallerimizin bir festival geleneği olarak düzenlendiği ve ilk yıldan bu yana her yıl festivalde sahnelenen Wolfgang Amadeus Mozart'ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası, 13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin de kapanış eseri oldu.

Almanca librettosu önce "Christoph Friedrich Bretzner" tarafından yazılmış ve sonradan Mozart'in istek ve katkılarıyla "Gottlieb Stephanie" tarafından adaptasyonlar yapılmış, bestesi Wolfgang Amadeus Mozart’a ait eser, bu kez Caner Akın’ın rejisiyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelendi. Klasik haline sadık kalınarak, iki yıldır, küresel salgına göndermelerin yapıldığı farklı bir reji ile sunulan eser, sanatseverlerin beğenisini kazandı. 

Orkestra Şefi Zdravko Lazarov yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın sanatçılara eşlik ettiği temsilin, Volkan Akkoç koro şefliği, Tan Sağtürk eserin koreografi, Olcay Engin Kaymaz dekor ve kostüm tasarımı ve Taner Aydın ise ışık tasarımına imzaları olan yaratıcı kadrolarındaydılar.

“Saraydan Kız Kaçırma” operasında “Belmonte” rolünde Ufuk Toker, “Osmin” rolünde Umut Tingür, “Konstanze”, rolünde Ceren Aydın, “Blondchen” rolünde Işılay Meriç Karataş, “Pedrillo” rolünde Serkan Bodur, İstanbul Devlet Opera Balesi Korosu eşliğinde sahnede yer alan sanatçılardı.

AKM Tiyatro Salonunda yapılan temside perde açılınca, sahnenin ön kısmı oyunun oynandığı alan, Osmanlı motifleri ile işlenmiş paravan arkasında ise orkestra yer almaktaydı. Eserin giriş müziği İDOB bale sanatçılarının dans gösterisi ardından, konusu kısmen günümüzün pandemi sorunlarının işlendiği oyunda, kurumun genç sanatçıları başarılı bir performans sergilediler. Tüm sanatçılar rollerini en iyi şekilde oynayarak hak ettikleri alkışları almış oldular.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, W.A.Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma operası temsili, İstanbul’daki festivallerin olmazsa olmazıydı, ancak bu temsillerin tümü de yazın açık hava alanlarında yapılmıştı. İlk olarak 1973 yılında Topkapı Sarayı giriş kapısında başlayan temsiller, sonraki yıllarda Harbiye Açıkhava Tiyatrosunda, daha sonraları 1. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nde Yıldız Sarayı avlusunda, uzun bir süre de Arkeoloji Müzesi kapısında yapılıyordu. AKM’de ilk kez olarak kapalı alanda bu temsil izlenmiş olundu. Kapalı alan ve özellikle de salon bir tiyatro salonu olunca akustik sorunlar da ortadan kalkmaktadır. Bu da tiyatro ve opera temsillerinin olmazsa olmazıdır. Çünkü, bir opera temsili en teknik şekilde, akustik donanıma sahip tiyatro salonlarında oynanabilmektedir. Bunun yanında, akustik kurallarına uygun mikrofon destekli açık hava temsilleri de ayrı bir vazgeçemeyeceğimiz etkinliklerdendir; tek bir şartla, akustik kuralına uygun mikrofon desteği olması koşuluyla.

13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında sahnelenen ve 1 Temmuz’da “7 Tenor Konseri, 20 Temmuz’da Tosca, 23 Temmuz’da IV. Murat, 27 Temmuz’da Carmen ve son kapanış eseri olarak da 30 Temmuz’da Saraydan Kız Kaçırma operaları İstanbullu sanatseverlerin beğenilerine sunularak, seyircinin alkışlarla hak ettikleri karşılıkları almış oldu.

Böylece, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Projesi çerçevesinde benim de ilk ateşi yakanlardan biri olmaktan gurur duyduğum Uluslararası İstanbul Opera Festivali DOBGM’nün başarılı bir etkinliğidir. Nice yıllara Uluslararası İstanbul Opera Festivali. Bu festival için 13 yıldır emek veren başta DOBGM, festivallere katılan tüm sanatçı, teknik ve idari ekibe teşekkürlerimi sunuyor, nice uzun yıllar diliyorum.

İSMAİL HAKKI AKSU