Şaşkın aşık

İlk aşkım
hemşirenin zilli kızı
bense
mahallenin afacan arsızı
kuytuda sıkıştırıp öpmüştüm
kızaran yanaklarını
ama zilli
anlamamıştı
yemin olsun aşkımdandı
yani
anneme
şikayet etmeye
ne gerek vardı...

İkinci aşkım
mavi gözlü öğretmenim
gözlerine baktıkça
hayaller kurar erirdim
bir sabah karar verdim
olmaz oğlum böyle dedim
oturdum
bir mektup yazdım
aşkımı
sevdamı
bir bir anlattım
yaş farkına aldırmaz
isterse kaçırırdım
okudu
sanırım anlamadı
öyle ya
boşuna yememiştik dayağı...

Bir diğer aşkım lisenin sosyete kızı
bir görsen bir bilmiş, bir havalı
kıvrık kiprikli, uzun saçlı
öpmek isterdim
o kırmızı dudakları
yok yok
böyle olmazdı
uzaktan sevmek aptallıktı
bir gün sokuldum yamacına
aşkımı fısıldadım kulağına
kaşlarını çattı
kiyameti kopardı
şikayet etti
kısaca yine yedik işte dayağı...

Birde komşunun kızı vardı
giyerdi kısa etekleri
başını, saçını, kıçını sallardı
oda zilliydi
oda havalı
ama biraz da farklıydı
o kısa etek
bir başka yakışırdı
eh bizde
mahallenin afilli delikanlısı
kestim önünü
anlattım sevdamı
onunda abisi
morartmıştı gözümü kaşımı...

Anlamıştım artık
hocam bizim rota yanlıştı
zillisi
havalısı
canımızı yakmıştı
bulmalıydı artık
hanım
hanımcık olanı

Yarım kalmış cümle gibi
birden karşıma çıkı verdi
bir güzel
bir alımlı
görsen
saray prensesi
karanfil kokardı nefesi
çiçek gibi kokardı teni
öyle derin bakardı ki
kahve rengi gözleri...

o selam verdi
ben utandım
o gülümsedi
ben kaçtım
en sonunda da
geç kaldım
fırıncının oğluyla evlendi
bir görsen
ne kadar güzel gelindi
buralarda kalmadı
başka şehire yerleşti...

Neyse
şimdi bir kız var işyerinde
ağzında cikleti
kıçında mini eteği
evet
buda biraz zilli
ama
deli ediyor beni
omuzları açık kırmızı elbisesi.

Aceba
sokulsam
yamacına
bizim patrona söyler mi
duu bakalım
sanki bu sefer
oldu gibi...