Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '11

 
Kategori
Spor
 

Schuster’i başarısızlaştıran popülist yaklaşımlarımız

Schuster’i başarısızlaştıran popülist yaklaşımlarımız
 

Schuster’in bir süredir saha kenarında televizyonlara yansıyan vücut dilinden, maç sonu zorunlu olarak kameraların önünde geçip Ömer Güvenç’le yaptığı söyleşilerden ülkemizle ve elbette Beşiktaş ile olan duygusal bağını yitirmiş olduğunu hissediyorduk. Bu nedenle dün gelen istifa haberi kamuoyunun büyük bölümü tarafından sürpriz olmadı; şaşkınlıkla karşılanmadı.

Asıl şaşkınlık uyandırması gereken şey bizim bunu çok normal bulmamız, böylesi haberlere gösterdiğimiz duyarsızlığımızdır.

Meseleyi sadece Schuster’in Beşiktaş’ta göstermiş olduğu performans ile değerlendiremeyiz. Bu bizim aynı zamanda dünya futbol kamuoyuna göstermiş olduğumuz istikrar anlayışımızdır.

İstikrara duyduğumuz saygı göstergemiz de bizim futboldaki seviyemizle doğru orantılıdır.

Giderek yalnızlaşıyoruz ve Avrupa futbolundaki havuzdan kopuyoruz. Kendi havuzumuz da daralıyor. Ülkemize kaliteli futbolcu ve teknik adam getirmede daha büyük zorluklarla karşılaşıyoruz. İspanya’da 1 milyon Euro’ya top oynayan adamı 2,5 milyon Euro’ya zor ikna edebiliyoruz.

Schuster’in veya Hagi’nin takımdan ayrılmasından sonra aklımıza gelen ilk isim Daum olabiliyor. Lucescu ismi gündeme taşınıyor. Mustafa Denizli ve Fatih Terim alternatifsizliğinin ötesine geçemiyoruz.

Çok yakın zaman önce yazmıştım; Beşiktaş ve Galatasaray’ın yaşadığı sorun kendi yarattıkları modeli terk etmelerinden kaynaklanmaktadır. Fenerbahçe’nin 1980’li, 90’li yıllardaki istikrarsız, modelsiz kulüp yönetim anlayışı yerleşmiştir.

Yeri geldi mi Beşiktaş ve Galatasaray taraftarının 14-15 yıl beklediğinden sıklıkla söz edilir; oysa bugün taraftarın talepleri, beklentileriyle ile popülizm yapılmaktadır. O taraftarın istikrarının, samimiyetinin ne olduğunu da yine burada tartıştık, konuştuk.

Daha geçen hafta başarısızlıklarının ardında federasyon, hakemler ve Fenerbahçe’yi sebep gösterenlerin futbol takımlarının içinde bulunduğu durumundan direkt olarak yine futbolcu ve teknik adamlarını sorumlu göstermeleri, destek olmamaları da anlaşılması çok zor bir tutumdur, anlayıştır, davranış şeklidir.

Bugün Schuster’in istifasının geri planında yatan sebeplerden bir tanesi yönetimin teknik adamın arkasında durmaması, futbol kamuoyu önünde onu yalnız bırakmasıdır. Yoksa Alman ekolüyle yetişmiş ve hayatta her zaman kendi bildiğini yapmış, kimsenin sözüne göre hareket etmemiş bir adamın taraftar ya da bir iki medya mensubu istiyor diye görevini bırakacağını hiç sanmıyorum.

Zaten bu dedikodu mekanizması değil midir bizleri daha büyük istikrarsızlığa ve karmaşaya yönlendiren?

Futbolu hep çok iyi bildiğimizi sanıyoruz. Oysa bilip bildiğimiz en fazla şey bize yine başkaları tarafından gösterilmiş, başarılı olmuş bir takım deneyimlere, modellere, taktiklere mevcut durumu eşleştirmeye, benzetmeye çalışmamızdır.

Spor medyasının elli yıllık duayeninin bilip bildiği şeyler Derwall, Piontek, Mustafa Denizli ve Fatih Terim taktiği ve sözleridir.

Çok bildiğimiz için de kimseye çalışma alanı bırakmıyoruz. Şu yazının yazılma süreci bile belli bir hazırlık, zaman ve uygun bir çalışma ortamı arıyor. Kaç kişi yazısını yazarken birinin başında durup, her cümlesine müdahale edilmesine, eleştirilmesine katlanabilir?

Galatasaray Lucescu’yu gönderdiğinde kendi yarattığı sistemi yıktı.

Beşiktaş da çifte kupalı şampiyonluklarına rağmen Ertuğrul Sağlam’a zaman tanımadığı için bugün bu noktaya gelmiştir.

İstifanın tek taraflı bir müessese olduğunu iddia edenler isteseler bunu kabul etmeyeceklerini bildirip, Schuster’in görevde kalmasını sağlayamazlar mıydı?

Hepimiz biliyoruz ki bal gibi yaparlardı.

Schuster’in sezon sonuna kadar kalması da çok önemli bir hareket olacaktı.

Dediğim gibi bu bir puan cetvelinde nerede bulunduğunuzla ilgili bir sorun değildir. Schuster’in kim olduğunu dün en basit bir internet sitesinden bile öğrenebilirdiniz. Bugün ondan şikâyetçi olduğunuz şeylerden hangisi yok o özgeçmişlerde?

Demek ki ne başında ne ortasında ne de sonunda gerektiği gibi hareket edemiyoruz.

Schuster başarısız oldu; ya biz?

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..