Şehzade

Şehzade

    Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde çok uzak bir ülkede bir padişah varmış. Bu padişah ülkeyi çok adaletli bir şekilde yönetirmiş. Bu padişahın biricik bir çocuğu varmış. Genç şehzade siyah saçlı ve uzun boylu çok yakışıklı bir delikanlıymış. Sarayın uzağında bir orman varmış ve şehzade her fırsatta atına biner akşama kadar orda gezer ve yeni yerler keşfetmek istermiş. Bir gün sabah erken atına binmiş az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ve bir uçurumun kenarına kadar gitmiş. Uzak diyarları merak ettiği için tüm gün karşıya geçecek bir yol aramış ama bulamamış. Akşama doğru artık umudunu kesmişken bir anda atı dile gelmiş.

- Şehzadem eğer beni üç gün üç gece iyice besler ve ilgilenirsen ben seni karşı tarafa geçiririm.

Bunun üzerine atı en güzel otlarda otlatmış ve temiz sularda sulandırmış. Ormanın en serin yerlerinde yatırıyormuş at. Bu şekilde iki gün geçti. Üçüncü gün sulak yemyeşil bir otlağa gitmişler ve orda iyice beslenmiş güzelce suyunu içmiş. Bu arada at iyice güçlenmiş ve çok güzel bir at olmuş. Akşama doğru at tekrar dile geldi.

- Şehzadem artık zamanı geldi şimdi üstüme atla ve sıkı tutun.

At biraz uzak bir yerde uçurumun karşısına geçmiş ve üstünde şehzade sıkıca tutunmuş.

Uçuruma doğru hızlıca koşmaya başlamış at, iyice hızlandıktan sonra uçurumun üzerinden atlamış. Bir süre havada kaldıktan sonra kendisini karşı tarafta bulmuş şehzade.