Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '14

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Şeker portakalı ve el mahkum

Şeker portakalı ve el mahkum
 

ŞEKER PORTAKALI VE EL MAHKUM.


Eğer yukarıda biri var ise ve benim ile alay ediyorsa sanırım bu en uygun durum. Lütfen gülme bana  Yaradanım. Benimle dalga geçmenin binbir yolu var ama bu ölüm ve yaşam mı olmalı . Şeker portakalı nı ilk lise yıllarında okumuştum.  Çok üzülmüş müydüm. Bilemiyorum.Tek hatırladığım çok etkilendiğim idi.  Yıllar önce okuduğum "ŞEKER PORTAKALI"  nı tekrar okumam, yeğenimin kitabı "EL MAHKUM" ‘un çıkması ve onunla birlikte okumam aynı haftalara denk geldi. Zeze nin acıyı tatmasındaki masumiyeti ve gerçekliğini acıyı gerçekten tatmamış kaç kişi anlar ki. Acının da çok fiziksel olduğunu, acı çekenlerin müthiş bir yemek yememe ve kusma ihtiyacı hissettiğini  kaç kişi anlar ki.

Hayata küsmesini, küçük hayal dolu dünyasından çıkıp büyümeye başlamasını. Acının kendisini yalamasını kaç kişi anlar. Hep uyumak isteğini ya da.

Yazar kitabın arka kapağında der ki 20 yıl yüreğimde sakladığım bir hikayeyi  sadece 12 günde yazdım. Der. Şimdi oğlum okudu kitabı. Eminim o da unutacak. Hayatı tekrar yaşamaya başladığında hatırlar ve bir daha okursa kitabın ne demek istediğini anlayacak. Elimden geldiğince bütün karakterleri anlattım ona.  O da üzüldü.

Bence eleştirilecek bir şey yok. Hikaye sağlam. Yaşamın kendi içinden, otobiyoğrafi değil.  O dönemi ve  biraz da insan olmayı anlatır. Ne, neden ve  niçin  sorularına verilen cevapların  hikayede anılan herkese göre nasıl değiştiğini görürsünüz. Belki yazarlığın ön koşulu bu . Empati yeteneğini kağıt üzerinde konuşturmak.  Köprü olmak. Geriye güvenle bakmak,geleceğe  yapılan  bu yolculuğa tek başına çıkmak.

Çünkü Şeker Portakalını bu sefer acıyı bilen bir insan olarak okudum. Ve kalbimin üzerindeki çark geriye sarmaya başladı. Ağabeyim kalp krizi geçirerek öldü. O kadar yalnız bir adamdı ki. Öldüğünü duyduğumda uykumdan yeni kalkmıştım ve hiç ağlamamıştım. Sadece devamlı şöyle söylüyordum uyumak istiyorum.  Yattım, tekrar kalktığımda sanki bu haberi hiç almamış olacaktım. Ama ölmüştü. Ve bana ölümü öğretip gitmişti.  Acı çok kötüydü. Hiç ağlamadım. Müthiş bir kusma ve uyuma isteği. Bir de hayatın olağan akışını bırakma isteği. Olaya müdahil olmama isteği. Sadece yorganı kafana çekip keşkelerini düşünme isteği. Konuşmama isteği. Ama öyle olmadı, tabii. Buna fırsat vermiyorlar. Sen ağlayan zırlayan o kadar çok insan görüyorsun ki. Acının böyle yaşanacağını zannediyorsun.Ve acıyı reddediyorsun bir süre sonra.  Tek düşündüğüm havanın çok kötü olduğu ve üşüyeceği idi. Yıllar sonra oğlumun cansız bedenini kucağıma verdiklerinde de onu ısıtmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Eğer ısınırsa canlanacağını ve yaşayacağını düşünmüştüm. Çok hastalıklı bir psikoloji ama acı gerçek bu.
 

İşte SEKER PORTAKALI ndaki ZEZE nin acı yı hemde kalbinde 20 yıl saklayacak kadar derin ve acımasız öğrenmesi, içimi eritti. Zeze ‘nin en sonunda babasının kollarında isyan ettiği andır benim için yaşam. Portuga ‘ya söylediği gibidir. “Ben babamı öldüreceğim der” Portuga sorar “ Nasıl” der. Zeze  karşılık verir.

--Yüreğimde öldüreceğim. Sönecek ışık der. Babasına hissettiği budur. Bende Ağabeyimi yüreğimde hala öldüremiyorum. Acıyı öğrenen bir insan olarak, sırf bu yüzden Ağabeyimin mezarına gidemem. O na yakıştıramadığım dan değil , inanmadığımdan.

 

Ve aynı anda bir kitap daha okudum. İyi ve güzel bir kitap.Şeker Portakalı ile hemen hemen aynı sürede bitti. . Bana sıcacık ve samimi gelen bir kitap. .

“El mahkum” Kitabın adı. Elimizin mahkum olduğu şeyleri yaşamak, yaşadıklarımıza isyan gibidir bazen.Bazen hayatımız için  öngördüğümüz bir noktadır  “El mahkum”  çekeceklerimiz içinde deriz. Bazen de aslında geçmişin hesabını verip, geleceğe hesapsız bakmak için vicdanımızın sesidir “El mahkum”. 

Ben “El Mahkum” için en iyisini diliyorum. Umarım kendisi ve geleceği için iyi bir şeyler yapmıştır. Geçmişdeki hataları ile yüzleşip geleceğe umutla gülümser yazar. “El Mahkum” yazılmamış ve yaşanmamış bir kaderin zorunlu ifadesi olmaz, güneşli günlerin habercisi olur.

Bunlar dilediklerim. Kitabın yazarı benim yeğenim.Ağabeyimin oğlu Eğer kitabı okursanız diye söylüyorum ben kötü halayım. Kitabı tarafsız okuyamıyorum çünkü, yeğenimin yaptığı işi çok takdir ediyorum. Edebiyat dünyasına ben de varım dediği için, öz güveni olduğu için, sürünün dümen suyunda gidenlere başkaldırdığı için. Ben olmayı bencil olmadan becerdiği için.

Eleştireceğim bir nokta yok. Çünkü profesyonel bir yazar değilim. Dilim malum. O yüzden eleştirilerim ne kadar sağlıklı olur düşünmek gerekir.Çabuk okudum. Heyecanı yukarıda tutan bir bütünlük var konuda.  Çabuk bitti.

Bunlar teknik olarak bakmam gereken şeylerdi. Sizlerin okumanıza yardımcı olacak bir zenginlik var kitap da. Ama konu derseniz. Anlattığı her şeyi bildiğim için, okurken çok düşündüm. O anları yaşadım. Konuda  sizler kadar tarafsız olamayacağım. Siz belki o otobiyografiyi bir hikaye gibi okuyacaksınız. Ben yaşadıklarımızın diğer penceresini aralayacağım. Ben kendi acımı yaşarken, henüz çocuk bakmaktan bile haberi olmayan  benim, o çocuğun nasıl acı çektiğini öğreneceğim. Ben ağabeyim ile yaşanmamışlıklarıma hala ağlarken, bir ömür boyu yalnız kalan birisini anlamaya çalışacağım. Benim kitap da aradıklarım ile sizin arama sebebiniz birbirinizi tutmayacak belki ama muhakkak okuyun. Ve bir insanın üzerini bazen toprakla örtmenin hiç yetmeyeceğini, aslolan fikirlerin ve onu yaşatacak insanlar olduğunu

Kendi tarafımı da tutmayacağım. Çünkü ben pencerenin diğer tarafıyım. Bunu belki bende bir gün anlatabilirim. Ama şunu söyleyeyim. Ağabeyim öldükten sonra ona düzenli olarak iki yıl mektup yazan bendim.  Hiç yollamadığım mektuplar. Yollayamayacağım mektuplar. 

Tabii ki yüreğinde 20 yıl sakladığı bir hikayeyi 48 yaşında yazmış yazar ile henüz hayatının baharında geçmişini sorgulayan ve kendi yüreğinden çok anlatılanları dinleyip bir iş çıkaran yazarı  karşılaştırmayacağım.

EL MAHKUM – MEHMET COŞKUN

 Sevgilerimle AYRIK OTUM

  

 
Toplam blog
: 96
: 369
Kayıt tarihi
: 05.09.07
 
 

Size hikayeler anlatmamı beklemeyin, halen büyümek istemeyen birisiyim. Daha çocuk, daha yaramaz ..