Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '12

 
Kategori
Kentleşme
 

Semtler dönüşüyor, “kent” dönüşüyor, ama ya zihniyet?

Kentsel dönüşüm adı altında Sulukule’yi ve Kumkapı’yı ve Tarlabaşı’nı “dönüştüren” muhteşem ve ilerici, vizyon sahibi, kentini seven zihniyet, maharetli parmaklarını bu sefer de Fikirtepe’yi dönüştürmek üzere şıklattı ve kısa sürede hızlı manevralarla harekete geçti.

Fikirtepe’de yıkımların hızla başlayıp sürdüğüne şahit olduğum şu günlerde, bu semtte evi olan ve yıkımdan sonra yeni evini nereye kuracağını düşünen taksici kardeşimizle yaptığımız kısa sohbetin ardından, konu üzerine bir kez daha düşünmeye başladım ister istemez.

Fikir sahibi kimseler, kentimizin daha nezih, daha güzel bir görüntüye, siluete ve çevreye sahip olması gerektiğine karar veriyor ve bu konuda bir dönüştürme; ıslah etme harekâtına başlıyorlar. Tıpkı Sulukule’de olduğu gibi, oranın insanlarını alıyorlar, “çirkin, gözü rahatsız eden evleri” yıkıyorlar, kendilerine “kentin dokusuna ve tarihi yapısına uygun; güzel (!!!)” toki villaları yapıyorlar ve buradaki insanları kentin dışına, kendilerini de oranın içine alarak, semti; kenti “dönüştürüyorlar”! Nezih bir yere yani!  

Şimdi Fikirtepe’de yüzme havuzlu, 24 saat korunan, her şeyi içinde mevcut, süper lüks yaşamalanları ve akıllı evleri olan siteler yapıyorlar. Bunları evlerini yıkıp, ıslah ettikleri ailelere göreceli uygun fiyatlara satıyorlarmış ya da daha küçük ama yeni evler veriyorlarmış eski evleri yerine.
Ancak tabii durum şu ki, konuyla ilgili konuştuğum taksici gibi Fikirtepe’de doğmuş ya da burada yaşayan ailelerin kültürel yapılarına ve alıştıkları yaşam biçimine pek de uygun olmayan bu tarz site ve yaşamalanlarında barınamayacakları, yaşayamayacakları için, bu aileler yıkımdan sonra müteahhit firmalardan aldıkları paralarla kendilerine; daha evvel de köylerinden memleketlerinden topluca geldiklerinde yaptıkları gibi, yeni yaşam alanları oluşturacaklar… Benim konuştuğum taksici ve ailesinin, akrabalarının, köylülerinin ve komşularının düşündüğü Ümraniye-Dudullu’nun arka taraflarında “yeni yapılanmaya açık” münasip bölgeler gibi…
 
Ve bir kentsel dönüşüm hikayesi daha şu şekilde son bulacak; Fikirtepe de nezih ve “dönüşmüş” güzel bir bölgemiz olacak, halkı başka bir bölgeye gidip yeniden konuşlanacak ve güzel kentimizde yine ve yeniden “güzel kentimize yakışmayan”, “dönüştürülmeye muhtaç” gecekondu semtleri oluşacak… Ve bir süre sonra da zaman gelecek bu bölgeler dönüştürülmek üzere yıkılacak… Ve hikaye böyle sürüp gidecek!
 
Bana göre, anlaşılması zor olan bir diğer nokta da şu; bu kadar çok ve hiç de azımsanmayacak kadar pahalı bu konutların sayısı her gün çılgınca artmakta ve hızla bitirilen bu yapılar, bittiği gibi de satılıp, yerleşilmekte! Daha evvel bu kadar konut eksiği mi vardı da bu kente konut yetmez oldu? Ve elbette ki bu pahalı konutları hayatı boyunca tasarruf ederek kendine ait bir ev parası biriktirebilmiş orta sınıf aileler almıyorlar, peki kim ve neden ve nasıl bu denli pahalı konutları edinebiliyor? Daha evvel evsiz miydi bu insanlar da bu evler hemen dolabiliyor?
 
Kentsel dönüşümü düşünen ve hayata geçiren zihniyet, acaba bir gün kenti gerçekten ve iyi niyetle dönüştürmek için, çarpık yapılaşmaya ve insanların kötü yaşam koşullarına son vermek için gerçek ve kalıcı çözümler üretmeye de çalışacaklar mı? Göçle gelen bu insanları yerlerinden ederek bir diğer göçe sebep olmak değil, onlara daha nitelikli yaşam koşulları sağlamak, kenti gerçekten daha “doğal afetlere dayanıklı”, daha sağlam, daha sağlıklı, daha insani ve “kentli” yaşam olanaklarına sahip yerlere dönüştürmek için bir şeyler yapacaklar mı? Yoksa paraya sahip olanlara daha “elit” yaşam olanakları ve “yeni yatırım araçları” sunmak için hizmete devam mı edecekler?
 
Aslında geçtiğimiz günlerde kentsel dönüşümün gerçek nedenini açıklamak “büyük mimar”, kent vizyoneri Kadir Topbaş'a nasip oldu:"Tekstille küresel krizi aşamazdık, inşaat sektörü ve TOKİ kurtardı…"
Sağolun başkanım ve sizin zihniyetinizdeki tüm karar verici ve uygulayıcılar; bizi ve memleketi krizden kurtardığınız için…
 
Ve Fikirtepeli taksi şoförünün de şu sözü durumu anlatmaya yetiyor aslında; “abla, ayda 1500 lira bahçıvan masrafı ve aidatı olan, artı en az 1000 liraya “yerden ısınan” evleri biz nasıl öderiz? Ve yeni gelen herkesin bize gözünün ucuyla bakacağı bir lüks sitede biz nasıl yaşayalım ki? Biz de kendimize uygun bir yere gideceğiz artık, mecburen…”
 
Düşünüyorum da, ne zaman medeniyet düzeyiyle, kent ve kentli kültürüyle, kentli olanaklarıyla, yurttaş; insan ve kentli gibi; gerçek, doğru, sürdürülebilir bir kentte yaşayabileceğiz? Acaba?
 
Ve bekliyoruz, bakalım Taksim’i nasıl “dönüştüreceksiniz”; herşeye ve herkese; halk için, halka rağmen!
 
 
 
 
lakırtı kavafı g. ü. ikiaralıkikibinonikiistanbul…
 

 

 
Toplam blog
: 7
: 146
Kayıt tarihi
: 18.07.12
 
 

Motosikletim. Yolculuklarım. Cazım. Defter & kalemlerim ve kitaplarım. Bir de ben ve kedim. m..