Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Sensiz karanlıktayım..

Gün yerini bırakırken karanlığa başladı yine beynimdeki dansın. Zamanın da değiştiremeyeceği şeyler vardır derlerdi, inanmazdım. Şimdi anlıyorum; üzerinden ne kadar zaman geçse de her figür kazınmış adeta derinlerime. Hala ilk gün ki gibi canlı gözlerimin önünden geçen sahneler.
Kağıdan kalemin başına oturduğum sıradan bir akşamdan farklı değil bu kez olanlarda. Yine fonda bir şarkı eşlik edecek yazdıklarıma. Belki bir iki kelimesi uzun uzun mısralarımın önsözü olacak, belki kendimi kaptırıp şarkının tüm sözlerini sıralayacağım birazdan.
Ne kadar çok benziyorum aslında dinlediğim şarkılara. Onların sözü notasına düşman, benim beynim yüreğime.
Bu benzerlik sıradan mı yoksa benmiyim bu seçimlerin sorumlusu emin değilim. Aslına bakarsan ilgilenmiyorumda. Gecenin çöküşü yüreğimde birşeylerin dizginlerini bırakmama neden oluyor. Parmaklarım bazen şuursuzca düşüyor klavyenin tuşları üzerine. Kimi zaman tutkulu bir aşık olup çıkıyorum, kimi zaman adın hasret diyorum, otur oturduğun yerde. Bir deli mavinin peşinden koşturduğum dizelerin akıbeti ne oldu inan bilmiyorum. Bir sigara paketi ardına gizlediğim imlamı düşünürsek eğer pek başarılı oldukları söylenemez herhalde. Ama yine de engelleyemediğim bir yazma arzusu yatıyor bu kıçı kırık imlanın altında.
Biliyorsun, en çok sana yazıyorum, yani sensizliğe. Bir hayalin peşinden sürüklenen onca mısranın parmaklarımdan döküldüğüne inanamıyorum bazen. Hele ki uzun susmaların ardından gelenler daha heyecanlı oluyorlar. Ben bile tanıyamıyorum bazen.
Bu akşam biraz farklıyım sanki. İçimde tuhaf bir dinginlik var. Adın hasret senin dediğin anı hatırlamak istemiyorum. Biliyorum şaşıracaksın ama beni sevdiğini söylediğin anlarıda hatırlamak istemiyorum bu kez. Sana bana indirgemeden içimdeki aşkı bildiğim tüm kelimeler ile ifade etmek istiyorum.
Hani bazen unutulmuş bir dilin hatırlanan son sözcükleri gibi sana gelişlerim vardı ya bu kez sadece aşka akmak istiyorum. Hesapsız, fütursuzca. Sonumu düşünmeden içimde yanan ateşi körüklemek istiyorum. Zihnimde uçuşan kelimeleri melodinin eşliğinde sıralarken aklımda bir tek mavi olsun istiyorum uçsuz bucaksız. Bazen sığ bazen derin.
Her tonunu hissetmek istiyorum bu gece. Laciverte dönen anlarında aşkında kaybolmak, yeşile dönerken kendimi bulmak istiyorum.
Çok mu yoğun, çok mu karışığım bu gece dersin. İnan bilmiyorum. Cevapları unutulmuş bir sınav kağıdı gibi bembeyaz lekesiz kalsın istiyorum bu gece. Büründüğüm onca kimliğe birde bunu eklerim ne çıkar ki. Bir eksik bir fazla. Neyi değiştirir.
Meğer açmış kollarımı bir mavi bekliyormuşum gökten kopup gelecek. Meğer bir su damlasıymış tek derdim. Biraz ıslak, biraz serin.
Boş yereymiş demek istemiyorum. Suya yazılan bir sevda mektubu olmak istemiyorum. Heybeme katıp özlemlerimi akşamları deviriyorum bir bir. Her yeni güne belkilerle başlayıp usul usul gözden kaybolan güneşimle beraber yitirmek istemiyorum ümidimi.
Gördün işte. Bir hayaletin güncesi olarak düşerim yine sayfana. Uyur uyanık görülen düşlerin arasından sıyırdığım deli mavinin koynunda karanlıktayım.
Anla işte. Her notada seni vuruyorum, her mısrada hançerlerimi saplıyorum sineme. Üşüyorum ve neden bilmiyorum korkuyorum bu gece karanlıktan.
Sensiz karanlıklardayım yine bu gece. Şimdi böl ikiye güneşi. Kurtar beni karanlıklardan.

Şarkı : Gökhan Türkmen - Sevdam

 
Toplam blog
: 36
: 603
Kayıt tarihi
: 24.03.09
 
 

..