Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Şerif Mardin Hoca'ya mahalleden açık mektup

Şerif Mardin Hoca'ya mahalleden açık mektup
 

Saygıdeğer Hocam,

Mahalle Baskısı teorini çok iyi kavradık. Siz genel hükümleri ortaya koymuşsunuz. Ama, bizim mahallemizde öyle bir sorun olmadığından müsterih olabilirsiniz.

Hocam, bizim mahallemizin çok daha büyük sorunları var. Bildiğiniz gibi değil. Mahallemizde besleyip büyüttüğümüz, sonra da vatana millete yararlı adamlar olsunlar diye başka mahalleye gönderdiğimiz insanlarımız gerçekten başardılar, yüzümüzü kara çıkarmadılar, büyük adam oldular. Devletin kilit noktalarına da geldiler ama, şimdi bizi beğenmiyorlar, bizi tanımıyorlar. Çok değiştiler çok. Bir yabancı gibiler. Hayır, biz de "verdiğimiz emekler haram olsun" yine demeyiz, bağrımıza taş basarız, onlar bizi tanımıyorlarsa biz de onları tanımıyoruz deriz ama, yine de kendimizi kurtaramıyoruz. Azınlıktalar ama mahallemiz onlardan soruluyor. Bizim kaderimiz iki dudakları arasında. Herşeyimize karışıyorlar. Hiç huzurumuz kalmadı hiç. Lanet olsun, mahallemizi terk edip gideceğiz ama, gidecek başka bir mahallemiz yok ki... Çaresiziz Hocam...

Bu olayın sosyolojik adı nedir? Tedavisi, bir çaresi var mıdır Hocam?

Hocam, derdimiz bir değil ki... Bir de bizim sorunlarımızı anlatsınlar, yazsınlar, çizsinler diye, mahallemizden gönderdiğimiz idealist, sosyalist gazetecilerimiz vardı. Vaktiyle Bab-ı Ali yokuşunu yayan inip çıkarlardı. Şimdi, bizim köyün dışında, bilmediğimiz Arnavutköy, Yeniköy, Demirciköy, Zekeriyaköy gibi başka köylerde, villalarda, etrafı surlarla çevrili, tecrit edilmiş sitelerde yaşıyorlarmış. Onlar da bir acaip değişime uğradılır. Onlar da şimdi bizi tanımıyorlar. Tanımalarından vazgeçtik, bizden kaçıyorlar. Bizi gördüklerinde hortlak görmüş gibi, Cin çarpmış gibi oluyorlar.

Hele sizin şu teorinizi duyduktan sonra, bir başka korkuya, bir başka dehşete kapılmışlar. Geceleri gözlerine uyku girmiyormuş Hocam. Onların köylerini basacakmışız! Tövbeler olsun. Herşeye rağmen bizim çocuklarımız onlar. Hiç öyle şey yaparmıyız. Zaten istesek de yapamayız. Bizim etimiz, budumuz ne ki!

Hocam, siz bizden daha iyi bilirsiniz ama, bunların hastalığına psikolojide "Türbanofobi" deniyor. Hani, olmayan şeylerden korkmak, paniklemek. Olmayan bir korkuyu varmış gibi görmek ve yaşamak var ya, işte ondan...

Hocam, mahallemizden onları gönderirken, bize söz vermişlerdi; bizim için çalışacaklardı, bizim gözümüz, kulağımız olacaklardı, bizi haksızlıklardan kurtaracaklardı. Olmadı, gidince bizi unuttular. Ama olsun, yine de kendilerini kurtarmışlar ya! Biz bundan da memnun oluruz, mutlu oluruz..

Hocam, bizi esas endişelendiren; biz bunları mahallemizden gönderirken dinlerine, imanlarına bağlı insanlardı. Çünkü, biz öyle terbiye etmiştik onları. Şimdi çok değişmişler, bambaşka insan olmuşlar. Atalarımız: "Rüşvet kapıdan girince iman bacadan kaçar." demişlerdi. Sakın böyle bir şey olmasın Hocam! Biz daha çok üzülürüz, ne de olsa bizim çocuklarımız. Onlar bizi unutsalar da, sevmeseler de biz onları yine de çok seviyoruz...

Hocam bunun sosyal patolojisi ne olabilir? Yine, bunun da çaresi var mıdır?

Bu marazi hastalıkların çaresi varsa, lütfen söyleyin Hocam. Kıt imkanlarımızla, vatan millet için yine de tedavi ettiririz onları. Yazık, çok üzülüyoruz çok!!!

Sizi de mahallemize bekleriz, misafir etmek isteriz...

Mahallemizden sevgiler, saygılar Hocam...
 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..