Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '13

 
Kategori
Anılar
 

Sevdiklerim

Sesim sepetime çekildi  sesim soluğum çıkamadı. Hastalıklarla boğuşmak çok zor .Ablamın göğsü alındı. Zor bir süreçdi. Çok yıprandık. Tabi ki başta ablam yıprandı ama sevdiğine bir şey olunca sende eşekten düşmüşe dönüyorsun. Birilerini sevmek böyle bir şey işte. Sevinince sevinip üzülünce üzülmek. İnsan en çok sevdiği insanın hep iyiliğini ister , mutlu etmek için elinden gelmeyeni bile yapmaya çalışır. Ayrıca sevdiğini ne kadar çok sevdiğini de böyle olaylar insana gösteriyor. Aslında sen onları o kadar sevdiğini fark etmiyorsun. Böyle bir durumda kafana ding dong diye çanlar vuruyor. Aklın başına geliyor.

Mesela ben şöyle bir düşünüyorum da en çok kimi seviyorum ve onun için neler yapabilirim? diye. Aklıma çocuklarım geliyor. Onların gözündeki yaşa dayanamıyorum. Bir ah deseler ölesim geliyor. Bir şey istediklerinde gücümü aşan bir şeyse içim sızlıyor. Hasta olsalar etim etimden et kopuyor. Mutlu olduklarında ise ben daha çok mutlu oluyorum. Sevinçten havalara uçuyorum.

Çocuklarıma ek olarak anneme babama kardeşlerime ve eşime  de aynı hisleri hissediyorum. Hatta kardeşlerimin çocukları eşleri  ve damadım da  benim hayatımda çok önemliler. Çok şükür Allah nazardan saklasın aile geniş olunca üzülmek içinde çok neden çıkıyor. Şaka bir yana büyük olaylar insanın aklını başına getiriyor getirmesine de vakit geç olmadan aklımn başa gelmesi de ayrı bir güzellik.

Sonra aklıma başka bir şey geldi. Çok seviyorum diye kıskançlık yapanların sevgisinin gerçek olmadığına karar verdim. Çünkü kıskançlık karşıdakine dünyayı dar eder. E sevdiğin insanı mutsuz edebildiğine göre sen onu sevmiyorsun demektir.

Ay ben nereden geldim bu konuya. Her zaman ki halim .Neyse ablamın hastalığından bahsediyordum.  Bu lanet olası hastalığın adı çirkin. Zaten “cancer”yengeç demek. Yengeç de bence çirkin görünüşlüdür.  İnsanlar  bu hastalığa yakalanmadan adını bile ağızlarına almaya çekinirler. Ama olunca hayatın tokatı bir yüzünüze iniyor ki o biçim. Neyse sonuç iyiyse ona da şükredip oturmak gerekli .Keşke böyle olmasaydı amma neylersin ki oldu.

Ablamdan sonra babamın kaburgasında bir sorun oldu. Yaşlılıkta olurmuş kırık gibi bir durum. Çökme diyorlarmış ama adamcağızın resmen sırtı eğildi. Bir de yemek seçimlerinde bir reform gerçekleşti. Tatlı ne varsa yiyen adam şimdi tatlıyı ağzına koymuyor. Hatta bize her gelişinde babama browni falan verirdim hamır şumur yerdi. Birgün annemlere giderken browni alıp gitmiştim Babam ben bunu sevmem dedi. Ben de peki bize gelince spor olsun diye mi yiyorsun deyince abur cubur yemenin adı spor yapmak olarak literatürümüze yerleşmişti. O günden sonra babam bize gelince spor yapmaya geldim Çıkar malzemelerimi derdi. Ama şimdi tatlıdan midesi bulanıyor.  Üzülüyorum.

E bunların yanı sıra günlük ufak tefek gripler ve diğer hastalıklar devreye girince insanda tat tuz kalmıyor.

2013 kötü geldi. İnşallah kötü geçmez. Bütün bunlar geride kalmıştır da gelecek güzel şeyler vaad ediyordur.

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..