Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Deneme
 

Sevgi ile acımak

Acımak ile sevgi arasında bir bağlantı varmış gibi geliyor ilk duyduğunda insana. Oysa bence bu iki kavram kendi içinde bir çok çelişkiler barındırıyor. Sevginin içerisinde acımak yani acı ile bakmak nasıl varolabilir ki? Bence bu duygu durumu çok başka dürtülerin ifade ediliş şekli gibi.

Aslında bir şey hakkında acıyabiliyor olmak, kişinin kendisini bir tür üstün görme durumudur. Herhangi bir sebepten ötürü acınılan canlının muhtemelen zor durumda olduğunun görüldüğü, yani acıma işlevini gören kişinin acıdığı kişiyi kendisinden daha alt bir statüye koyduğunun açılımıdır bence.Oysaki ne kadar doğru bir yaklaşımmış gibi çıkar bu cümle çoğu kişinin ağzından ve neler barındırır altında. Sevgi ile nasıl bir ilişkisi olabilir ki?Sevmek yalnızca sevmektir.

Öte yandan sevdiğiniz tüm değerlerin ve tüm kişilerin olası zor durumlarında üzüntülerini ve acılarını paylaşmak ise bambaşka bir şeydir. Paylaşım dürtüsü ile karşınızda ki kişiye içten duygularınız ile desteğinizi vermeniz insana bakışınızda bir eşitlik olduğunun bilincine varmış olmanız başka bir konudur. Koşullarının zayıflığı ile kişiye acıyan bir göz ile bakmanız ise bambaşka ve hatta ukalaca içinde ben senden üstünüm mesajı saklı olan bir durumdur kanımca. Bu tür kişiler için müthiş bir tatmin acımak! Acıma duygusunun çok fazla olduğunu söyleyen kişiler aynı zamanda kendilerinden daha üstün bulduğu kişilere de aynı şiddette bir nefret ile bakabilmekte.

Genellikle dostları pek olmayan bu insanların hep acıdıkları insanlar olur dikkat ederseniz. Bu tür kişilikler, kendilerine hayatlarında başarısız olduklarını hissettiren bir çok güç sahibi karakterin etkisi altında oluşan kısmen kompleks içerikli bir durum sebebi ile tepkilenmekte ve bu tepkinin karşıtı olarak kişisel birlikteliklerinde kendilerinden alt seviyede insanlara acıma yakıştırması altında bir üstünlük kurma çabasına girmektedir. Bir nevi bir yerden aldığı olumsuz bir enerjiyi kişi başka bir olumsuz şekilde su yüzüne çıkartıyor, aslında sadece özde olumsuz duygularının yerini değiştiriyor. Fakat her halükarda duygusu aynı olumsuz şiddette hiç değişmeden varlığını sürdürüyor.

Bir başka açıdan da; içerisinde acıma olmadan da şartları ve fiziksel özellikleri ile bu kişilerin sosyal yaşamlarında kendilerine kendilerinden daha alt seviye insanları seçiyor olması benzer bir durum. Bu kişiler güçlü insanları sevmiyor çünkü kendisinde eksik bulduğu bir çok özelliği ile yüzleşmesini sağlayacak ve onu ciddi bunalımlara sürükleyecek güç sahibi kişilikler onun hayatında tehlike teşkil ediyor. Giderek mantıktan daha çok uzaklaşıyor ve hayatı bir rekabet yarışı olarak beynine kodluyor. Kontrol edemediği tüm güçlü karakterleri öldürmeye çalışıyor ve liderliğini ispatlamak için yaşıyor. İşte büyük yanılgı burada daha karmaşık bir hale geliyor.

Bunlar sadece insanoğlunun yaraları, Asıl altında yatan ise yine koşulsuz sevilmemiş olması ve koşulsuz sevmeyi bilmiyor olması. Sevmek ya da sevilmek için ille de bir üstünlük modeli çizmesi gerektiği yanlış inanışının saçma sapan bir belirme şekli. Oysa ki gerçekten koşulsuz sevilmiş olsaydı bu kişi, sevgi için ille de üstün özelliklere sahip olması gerekmediği gerçeğinin de bilincinde olur, kendini olduğu gibi kabullenir, insanları olduğu gibi güçlü ya da güçsüz özelliklerini koşullandırarak seçmez, bu tür yanılgılar içerisine düşmemiş olurdu. Ve mutlaka böyle bir kişi hayatı boyunca tüm bildiği doğruları sevgi ile tüm insanlar ile paylaşabilmek aktarabilmek için müthiş bir coşku içerisinde yaşar, kendini paylaşarak çoğaltırdı.

Şahsen ben üstünlük kelimesini pek kabul edenlerden değilim. İnsanların başarılarına sevgi ve güzel hayranlıklarla bakabilen birisiyim. ve bence her güzel başarı örnek alınmalı. Başaran kişiye ise hem başarısını göstererek örnek olduğu yol gösterdiği için teşekkür etmeli, hem de her kim olursa olsun onun yaşadığı güzellikler adına ben de mutlu oluyorum diyebilmelidir insan.

 

(AYÇA: 21 Şubat 2014) 

 
Toplam blog
: 156
: 390
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Ayça Marangoz Coşar, Üniversite, Akademi istanbul, Gazeteci Abbas COŞAR , Mektebi Mülkiye, Ye..