Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '11

 
Kategori
İnançlar
 

Şevk imanla gelir; bedeni ve ruhu besler

Şevk imanla gelir; bedeni ve ruhu besler
 

Gerçek imana sahip insanlar kesintisiz bir ümit, şevk ve coşku içindedirler. Müminlerin yaşamlarının asıl amacı Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktır; bu uğurda güçleri yettiğince çaba harcar, asla vazgeçmez, geri dönmezler. Kur'an onları, "Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd eden", yani "çaba harcayan, gayret eden"ler olarak tarif eder. 

 

Allah'a karşı kararlı ve halisane bir teslimiyet gösterirler ve hangi zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar yılgınlığa kapılmaz, "Allah bize yeter" derler. Bu yüksek ruhun kaynağında Allah'a duydukları derin aşk ve O'nun hoşnutluğunu kazanma şevki vardır. 

 

Bu şevk imanla gelir; insanı bedensel ve ruhsal açılardan besler. Böylece insana güç, kuvvet, sağlamlık ve cesaret kazandırır. Müminler bu iman gücü sayesinde zorluklardan yılmaz, Rabb'lerinin nimetini durmaksızın anlatır, kınayanın kınamasından korkmaz, Allah yolundaki mücadelelerini sadakat ve kararlılıkla sürdürürler. 

 

Müminlerin şevk ve coşkusu, cahiliyenin şevk anlayışından tamamen farklıdır. Dinden uzak kişiler anlık, kısa süreli heyecanlar yaşarlar. Müminlerinki ise imandan kaynak bulan sürekli bir coşkudur. Neşesizlik imanla çelişir. Sevinç, heyecan ve coşku yoksa imanda bir rahatsızlık vardır. 

 

Samimi müminler coşku ve şevki yalnızca kendi içlerinde yaşamaz; tüm inananların şevkini, coşkusunu ve heyecanını sürekli ayakta tutmaya çalışırlar. Bu çok önemli duyguyu yaşamaları için kardeşlerini de "... Müminleri hazırlayıp-teşvik et..." (Nisa Suresi, 84) ayeti gereği şevklendirirler. 

 

"Allah'ın dinine hizmet"in verdiği coşku, müminlerin yaşamlarının sonuna dek artarak sürer. Bu çok büyük bir nimettir; güçlerine güç katar. Sabır ve tevekkül göstererek zorlu imtihan zamanlarında dahi şevklerini yitirmeyenlere müjdeler vardır. Çünkü onlar, tuttukları dosdoğru yoldan vazgeçip şeytanın sarp yollarına sapmaz, "orta bir yol" tutarak dini yaşamayı yeterli görmez, "yarışıp öne geçenlerden" olmayı hedeflerler. Onlar "eni göklerle yer kadar olan cennete kavuşmak için" (Al-i İmran Suresi, 133) yarışırlar. 

 

Dünya özel olarak var edilmiş bir imtihan mekanıdır; yeryüzünde her olay Allah'ın bilgisi ve kontrolü altındadır. Kur'an'da herşeyin Allah'ın kontrolünde olduğu, "O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmediği" ayetlerle çok açık bir şekilde açıklanır. Dünya hayatında birçok imtihan vesilesini Allah özel olarak, hayır ve hikmetle yaratır. 

 

Müminler, Allah'ın belirlediği kader dahilinde imtihanın gereği olarak korku, açlık, mallardan ve canlardan eksiltmeyle sınanacaklarının bilincindedirler. Kuşkusuz bu yolda mümin birçok zorlu olay yaşar. Karşılaştığı olaylarda şükreder, sabreder ve ardından gelecek hayır ve güzellikleri ümit eder. Zorluğun kısa sürede geçeceğini, karşısına çıkan olayla denendiğini, güzel ahlak sergilerse sonsuz cenneti umut edebileceğini bilen mümin, fırtınada dimdik duran çınar gibidir; asla sarsılmaz. 

 

Şeytanın Adımları 

 

Diğer yandan, insanları Allah’ın yolundan çevirmeye çalışan şeytan, güzellikleri ve hayırları ümit etme konusunda insanlara vesvese vermeye çalışır. Ümitsizlik, şeytanın, insanları Allah'ın yolundan kendi yoluna çekmek için verdiği vesveselerle ortaya çıkar. Vesveselere kapılıp umutsuzluğa düşmek imani bir zaafiyet durumudur; kesin bilgiyle kadere imanın gereği gibi olmadığının göstergesidir. 

 

Şeytanın vesveselerine kapılmamak konusunda insan net bir kararlılık içinde olmalıdır. Çünkü şeytan, akla gelmeyecek yüzlerce farklı yönden sokularak vesvese verir. Örneğin sürekli hatalar yapan birine, asla düzelemeyeceği vesvesesini verir. Ne kadar bağışlanma dileyip tevbe etse de Allah'ın kendisini affetmeyeceğini fısıldar. 

 

Şeytanın imani şevki kıran gizli taktiklerinden biri de, olayları içinden çıkılamaz gösterme çabasıdır. Zorlukları, aşılması mümkün olmayan büyük olaylar olarak göstermek ister. Amacı insanların ümitsizliğe kapılmaları, şevksiz, coşkusuz, neşesiz bir ruh haline bürünmeleridir. İnsanın yaşadığı bu karamsar ruh hali, şeytanın vesvese verme yönünde işini kolaylaştırır. İşte bunlar şeytanın adımlarıdır... 

 

Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın, kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o, çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir. (Nur Suresi, 21) 

 

Dareyn Dergisi 

Devam Edecek... 

 
Toplam blog
: 727
: 972
Kayıt tarihi
: 09.02.10
 
 

Ekonomi okudum. 5 yıldır haber siteleri, portal ve dergilerde yayınlanan yazılarımı ve inandıklar..