Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Sevr muhipleri cemiyeti

Başlığı görünce bazılarınız hemen söylenecek. Tarihte böyle bir cemiyet yoktu ki, bu da nereden çıktı.

Aslına bakarsanız gerçek anlamda resmen kurulmuş böyle bir cemiyet yok ama dincisiyle bölücüsüyle Sevr’i benimseyen, onu savunan o kadar kişi olunca…
Bari onları tek bir ad altında toplayabilelim istedim.

Farkında mısınız son günlerde Sevr konusu ne çok tartışılır oldu, işte benim bu
Sevr muhipleri dediğim kesim…

Gün geçtikçe Sevr’in yeni yeni faziletlerini akılları sıra bulup ortaya koymaya çalışmaktadırlar.

Hatta bazıları son günlerde çıkan yazılarında diyor ki “Sevr bir barış anlaşmasıdır.”

Günaydın!

İki ya da daha fazla ülkenin karıştığı savaşların sonucunda imzalanan anlaşmalara her zaman barış anlaşması denilmez mi?

Siz şimdiye kadar savaş anlaşması adı verilen herhangi bir anlaşma falan duydunuz mu?

Böyle bir garabet olabilir mi?

Zaten savaş anlaşması falan olmaz, savaş anlaşmayla falan da olmaz. Savaş ilan edilir.

Kaldı ki savaş sonunda imzalanan tüm anlaşmalar barış anlaşmasıdır da…

Sadece farkı…

Kuralları yenen taraf koyar…

Mondros’da ateşkes anlaşmasıydı ama bizim teslim olmamızı içermiyor muydu?

İşte aynen öyle.

Sevr’de bir barış anlaşmasıdır ama kuralları yenen taraf yani o zamanki adıyla itilaf devletleri denilen ülkeler koymuştur.

Ve dahası bu anlaşma ülkemizin barış içerisinde parçalanmasını içeren birçok maddeyle de doludur.

İşin en ilginç yanı da, o günün Sevr anlaşması ile çizilmek istenilen haritayla bu gün BOP adı altında oluşturulmak istenilen harita, ülkemizin doğu ve güneydoğusu dikkate alındığında birbirine oldukça benzemektedir.

Tek farkı, O günün galipleri İngiltere, Fransa, İtalya iken bu günün görünürdeki galibi ABD’dir.

Hani bu gün BDP’li belediyelerce de dillendirilen demokratik özerklik, etnik nüfus sayımı gibi öneriler de esas olarak kaynağını Sevr’den almaktadır.

Ayrıca…

Sevr’in Kürt konusuna yer veren esas olarak 62 ve 64.maddelerine biraz göz atmak kanımca bu günü anlayabilmek için oldukça büyük bir önem taşımaktadır.

Ne diyor 62.madde” Fırat’ın doğusunda, ileride saptanacak Ermenistan’ın güney sınırının güneyinde ve (…) Suriye ve Irak ile Türkiye sınırının kuzeyinde, Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğini, işbu Antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde, İstanbul’da toplanan ve İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetlerinden her birinin atadığı üç üyeden oluşan bir Komisyon hazırlayacaktır.”

Ya 64. madde o ne diyor: ”İşbu Antlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvururlarsa ve Konsey de bu nüfusun bu bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varırsa ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı Türkiye’ye salık verirse, Türkiye, bu öğütlemeye [tavsiyeye] uymağı ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeği, şimdiden yükümlenir…
…Bu vazgeçme gerçekleşirse (…) Kürdistan’ın şimdiye dek Musul İlinde kalmış kesiminde oturan Kürtlerin, bu bağımsız Kürt Devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.

Sizce de başka bir yoruma ihtiyaç var mı?

22—07–2010

Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..