Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Şeytanın doldurduğu tüfeğe benzeyen insanlar

Şeytanın doldurduğu tüfeğe benzeyen insanlar
 

Bedenime kazınan bir dövmeydi insanlar. Tenime yosun kokusu hakim olunca, mavi bir dalga yıkadı beni ansızın. Silindi tüm bedenime kazınan figürler. Ne güzel bir dokunuştu öyle sevgilim denizin ıslak elleriyle beni yıkayışları. Ipıslak bir aşkın dalga sesleriydi yürek limanıma ve koylarıma dolan. Dramdan bir şey kalmadı hayatımda o an. Sanki denizin üzerinde kızıl renkli bir buluttum. İçimdeki boşluğu deniz ve yağmur sularıyla doldurmuştum. Birikmişti yüreğimin barajına için için kaynayan serin sular. Sonra koyuverdim ruhumun coşkusunu trübünlerden. Işık ve aydınlık doldu sinir tellerime. Gözlerim bir avize gibi parladı. Bir metropol gibi tüm sokaklarım neon ışıklarıyla doldu. Bir deniz kenarında ışıl ışıl bir şehir oldum. Tüm intiharları balkonlarımda tuttum. Pencerelerimden sokak taşlarına gözlerimden damla damla mutluluk döktüm. Öyle mutluluk vardı ki bende, sanki gökkuşağı altında bir ayçiçeği tarlasıydım. Çiftçinin alın terinde denizdim. Dalga dalga yayıldım bileğiyle, beyniyle emek sarfeden insanlara. Tüm asalak otları kopardım yüreğimden. Kimi sevdiysem, bir işçi gülüşü oldu aşkım. Sevginin namuslusunu, emeğin namuslusunu, duanın namuslusunu, inancın namuslusunu sevdim tecavüze uğramış hayatımda. Hayatımda şarapnel parçaları oldu insanlar. Hep yalanlarla, hep aldatmalarla, hep yaranmalarla doldu her yanım. Şiirlerimi vurdular, iddiasız bakış açılarıyla. Hep beni öldürmeye çalıştılar, aslında bir işe yaramayan şeytanın doldurduğu tüfeğe benzeyen insanlar. İnsanların asıl işi bir başkasına yama yapıştırmak oldu. Çünkü, kendisinden sağlam ve kaliteli kumaş çıkmayan insanlar, ya başkalarına yamandı ya da başkalarına yama taktı. İş yaşamında ve meslek hayatında kendini insanlığa adayanını rastlamadım. Oysa hep insanlıktan dem vurdular. Sonra bir kazana benzeyen göbeklerini doldurdular. Daima elleri ceplerinde poz verdiler. Ceplerini doldururken insanlar, beyinlerini ve yüreklerini boş verdiler. Bugün bu yüzden insanlardan deniz kenarına kaçtım. Sevgilim denize mahzun mahzun baktım. Denizin iyot ve yosun kokusu yetti bana. Attım kendimi denizin mavi yansımalarına. Deniz kıyısında mutluluktan bir martı gibi mutluluktan az daha uçacaktım. İnsanlar yolarken saçlarımı, deniz okşadı her yanımı. Sevgilim deniz ufkuna aldı beni. Ufuk çizgisiyle yeniden çizdi hayatımı. Bir su damlası kadar değil, kıtadan kıtaya, ülkeden ülkeden taşırarak sevdi beni sevgilim deniz. Ağaçlara aşık oldum ama; ben en çok denizi sevdim. Belki de hayatın hep kıyısında bulunduğumdan, ben en çok deniz kenarında bulundum. Bedenim daha soğumamışken, ben deniz kenarında canlı bir ceset oldum. Ruhumu çıkardım beden kalıbımdan. Yıkadım kendimi deniz dalgasıyla. Öyle bir deniz koktum ki, bedenimin deniz dibindeki balçıktan yaratıldığını sandım. Sonra sevgilim deniz bedenime üfledi deniz rüzgarlarını. Ruhum deniz rüzgarı gibi kıpır kıpır oldu. Ben kumsallara da aşık oldum ama; en çok denizi sevdim. Çünkü ruhumun çöplerini ben kıyıya vurdum. Bu yüzden insanlar bana bir çöplükmüşüm gibi baktı. Bana bir adım atsalardı, aslında deniz olduğumu anlarlardı. Oysa insanlar sığ yaşamayı tercih ettiler. Bu yüzden bendeki derinliği hiç göremediler. 

 
Toplam blog
: 44
: 575
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Yüreğimin ve beynimin tavanında buluyorum, tozlu mısraları. Aklım bir çatı katı. Gözlerim yıldızlarl..