Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '17

     
    Kategori
    Müzik
     

    Sezen Aksu’nun yeni albümü “Biraz Pop Biraz Sezen” tam zamanında imdada yetişti!

    Sezen Aksu’nun yeni albümü “Biraz Pop Biraz Sezen” tam zamanında imdada yetişti!
     

    Günlerdir kendime gelemiyorum. 6 yıllık kocaman bir aradan sonra gelen yeni Sezen Aksu albümü “Biraz Pop Biraz Sezen” bana tarifi zor bir mutluluk yaşatmaya doludizgin devam ediyor. Heyecan, sevinç, hüzün; hepsi öyle birbirine karıştı ki. Gün içinde albümü sürekli başa alıp alıp dinliyor, uyumadan önce telefonumdan açıyor, uyuyup uyandıkça bile kulak veriyorum. Yeniden kavuşmanın verdiği bu delilik hali ne zaman geçer bilmem…

    Kariyeri boyunca iki albüm arasında verdiği en uzun ara oldu bu. Bu süreçte “Yeni ve Yeni Kalanlar”ı tekli olarak yayınladı, Orhan Gencebay, Aysel Gürel, Kayahan gibi isimlere yapılan birçok proje albümde yer aldı, dizi ve film müzikleriyle karşımıza çıktı, hatta İngiliz Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile eşsiz bir buluşma gerçekleştirdi, ancak dolu dolu bir Sezen Aksu albümün özlemini hiçbiri dindiremedi.

    Remix albümlerini saymazsak, yayınlanan 25. albümü olan “Biraz Pop Biraz Sezen” çıktığı günden beri herkesin gündeminde. Yazılı ve sözlü basında olduğu kadar, sosyal medyada da yankılarını görmek mümkün, hatta belki de daha fazla. Uzun zaman sonra ilk kez bir albüm insanların hayatına bu kadar dahil oldu ve adeta bir bayram sevinci yaşattı.

    Yılbaşı gecesi albüm kapağı yayınlandığında gözlerimi alamadım. O dik duruş, “Gülümse” dönemine selam çakan o küt saçlar, o kıpkırmızı dudaklar, o siyahın üstünde daha da göz kamaştıran inci taneleri, o robotik efektler, her öğe muhteşem bir bütünün parçası olmuş. En etkileyici olan unsur elbette ki Sezen Aksu’nun o anlam zengini bakışı. “Hey yoldan çekilin ben geldim” der gibi, biraz sert ama tebessüm eder gibi, “Hazır mısınız başlıyorum” dercesine, ciddi ve iddialı… Ayrıca “Otomatik Portakal” göndermesini gayet başarılı buldum, hem görsel, hem de anlam olarak. Özünde insanların günden güne daha da mekanikleştiğini, herkesin oluşturulan kalıplara göre şekil aldığını, bireylerin kendi duygularını ve düşüncelerini hiçe saydığını, her şeyin buyrulduğu gibi kabul edildiğini, daha az sorgulayıp daha çok akışa uyulduğunu anlatan kitap, tam da günümüzü işaret ediyor aslında. Böylesine derin bir mesajı uzun uzun anlatarak değil, bir gözüne kirpik takıp, diğerine takmayarak veriyor. Albümün sıkça görmediğimiz özel bir cd kutusu tasarımında, içinde imzalı bir resimle sunulması da her aşamada özenle davranıldığının kanıtı.

    2017 etiketli bu albüm her şeye rağmen duyguların ve düşüncelerin altını çiziyor. Sezen Aksu ile aynı dönemde müziğe başlayanlar best of ya da konsept albümlerle yoluna devam ediyor, ya da zamanın ruhuna uymaya çalışıyorken, onun kendi çizgisini bozmadan, her zamanki gibi kendi yazdığı şarkılarla iddialı duruşunu koruması büyük bir başarı. Onun neden Sezen Aksu olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

    Sezen Aksu’nun benim hayatımdaki yerini bilenler bilir. Hakkında kimseyle çok fazla konuşmayı sevmem, kendi içimde büyük bir tutkuyla ona bağlı yaşarım. Ara ara kendimi tutamayıp onunla ilgili hislerimi diler getirir, sonra yine susarım. Bu albümle ilgili de aslında geride durmak istedim, ancak şarkılar hakkındaki hislerim içimde öylesine taşıyor ki, az ve öz paylaşmak istedim. Yani bu bir müzik eleştirisi yazısı değil asla. İlk dinlediğim andan bu ana kadar bende uyananların yazıya dökülmüş hali sadece.

    ***

    1. İsyancı / “Baştan ayağa yaraydın yani, kalsaydın da ben saraydım seni…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Erdem Yörük                                          

    A1 diye nitelendirdiğimiz, albümün açılış şarkısı olan “İsyancı”nın introsu ilk andan itibaren heyecan verici bir atmosfer yaratıyor. İlk dinlediğimde kalp atışlarımı duyar gibi oldum, okyanusun dibinden yüzeye doğru çıkıyormuşum gibi bir histi. Sözlü kısım başlar başlamaz epey derin bir şarkıyla karşı karşıya olduğumu anladım. Yenik, özlemle dolu, her şeyi yeni yeni idrak bir aşığın gidenin ardından yüreğindekileri haykırırcasına ortaya dökmesi tokat gibi indi yüzüme. Böylesi sözlerin dışavurumuna sebep olan duyguların yoğunluğu karşısında nutkum tutuldu. Bu nasıl aşık olmak?... Onno Tunç’a mı yazıldı bilmem, ama sözler akıp giderken benim gözümün önüne hep o geldi. Sezen Aksu hiç unutamadığı büyük aşkına birçok şarkı yazsa da, efkarı hiç dinmedi. Hem ona seslendi, hem onu yazdı. Zamansız bir ayrılıktan sonra geride kalanın yaşadıklarını anlatan bu şarkı, dinleyen herkesin kalbini sızlatacaktır.

    2.  Baba Evi / “Anladım ki çok muhabbet, ayrılık getirdi…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Okay Barış

    Sezen Aksu’nun annesinin hastalığında İzmir’e gittiği zaman yazdığı “Baba Evi”, ismi itibariyle can yakacağının sinyallerini veriyordu zaten. Şarkı, ayrılığın her türlüsüne karşı insanın ne kadar dayanıksız olduğunun resmi gibi. “Adamın biri de tutturmuş damar bir şarkı” cümlesi beni başta biraz irite etse de, dinledikçe alıştım. O, gündelik dili şarkılara her zaman çok iyi adapte etti, burada da onu yapmış. Nakaratta “Canımdan can gitti” derken, canımdan can gitti gerçekten. Alaturka sazların eşliğiyle efkarına efkar katan şarkı bana “Takvim”den aldığım duyguyu hatırlattı biraz. Şarkının sonunda duyulan Sezen Aksu vokali bir kez daha bam telimi titretmeyi başardı.

    3. İhanetten Geri Kalan / “Gel gör ki bende rüzgar en sert poyrazdan esti…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme:  Okay Barış

    İşte o şarkı! Albüm çıkmadan tanıtımlarda duyup aşık olduğum, beni anında içine alan, duymak için sabırsızlandığım “İhanetten Geri Kalan”. Albüm çıkar çıkmaz ilk önce bunu dinledim ve aldığım hazdan dolayı bir kere daha başa aldım. Bana soracak olsalar, çıkış şarkısı olarak bu şarkıyı önerirdim kesinlikle. Erkin Koray’a selam çakan yapısıyla, rock tınıları eşliğinde alaturkası bol, kolayca dile dolanan, klasik olacağı 100 metreden belli olan bir Sezen Aksu şarkısı. Nitekim albüm iTunes’a yüklenir yüklenmez zirveye oturdu. Albümdeki şarkılar arasında en çok dinlediğim şarkı olma özelliğini taşıyor hala ve albümü birilerine dinletirken ilk olarak bu şarkıyla başlıyorum dinletmeye. Günümüzde gidenin ardından söylenmedik laf bırakılmıyorken, Sezen Aksu yine bütün kibarlığıyla, bütün asaletiyle “İstemem artık geriye dönme, dönersen bile bu evde sönme” diyor, saygı çerçevesinden hiç çıkmıyor. Bu güzel şarkının ruhunu bize sihirli dokunuşlarıyla en iyi şekilde yansıtan Okay Barış’ı da kutluyorum, ilk kez Sezen Aksu’yla çalışmasına rağmen onu doğru çözümlemeyi başarmış. Birlikte nice şarkılara imza atarlar inşallah.

    4. Hakkımda Konuşmuşsun / “Dargınken sevgililer, erken konuşan kaybeder…”

    Söz-Müzik: Sibel Algan

    Gitar: Erdem Sökmen

    “Bayan Pardon” olarak hafızamıza kazınan Sibel Algan, “Pardon” kadar etkileyici şarkısı “Hakkımda Konuşmuşsun” ile albümün en dingin, en sakin, en dinlendirici şarkısına imza atmış. Sadece bir gitar eşliğinde, dertleşir gibi söylüyor Sezen Aksu, sesinde duyduğumuz tüm kırgınlığıyla. Yine bir ayrılık şarkısı ve yine gidenin ardından kibarca dökülüyor sözcükler. Zaten bildiğimiz gibi, aşk acı çekmekten oluşuyor, yani aşkın mutlu olanı yok. Bu yüzden eninde sonunda son buluyor ve acıya dönüşüyor yaşananlar. Önemli olan her şey bittiğinde, acının pençesindeyken bile duruşu bozmamak, kırgınlıkları dile getirirken bile karşı tarafı kırmamak, severken olduğu kadar, ayrılırken de karşıdaki insanın değerini bilmek, arkasından kötü kötü konuşmamak, hiç olmazsa hatırasına saygı duymak. Böyle düşünen, böyle yaşayan çok az kişi kaldı, ancak iyi ki böyle şarkılar var, bir nebze olsun yön gösteriyorlar. Sezen Aksu’nun kaleminden düşmeyen ama onun kaleminden düşmüş gibi duran nadir şarkılardan “Hakkımda Konuşmuşsun”. Sibel Algan’ın hisleri Sezen’in hisleriyle çarpışmış ve ortaya duygusu yoğun bir şarkı çıkmış, iyi ki de çıkmış!

    5. Canımsın Sen / “Boşuna mı yaprak gibi rüzgarına kapıldım ben…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Ozan Bayraşa

    Tanıtımlarda duyup iç çektiğim şarkılardan bir diğeri de “Canımsın Sen”. Hem hareketli, hem de duygusal şarkı nasıl mı olur, işte tam da böyle. Pozitif bir rüzgar estirmesine rağmen, aslında yine hüznün koynunda yaşayan, karşı tarafın tüm yaşattıklarını kabullenip, ona sırılsıklam aşık bir kadının hikayesine tanıklık ediyoruz. “Yanmışım Sönmüşüm Ben” ile aynı kategoriye girebilecek bir şarkı. Albümün öne çıkanlarından olmayı başardı bile, listelerin üst sıralarında hemen yerini aldı. Radyoların yeni sevgilisi olmaya aday.

    6. Manifesto / “Yaşıyoruz desinler diye, bizi çok sevsinler diye…”

    Söz: Şehrazat

    Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Volga Tamöz

    “Manifesto” ismini görünce, acayip bir şarkının yolda olduğunu hissetmiştim. Nitekim öyle de oldu! Ahretlikler güç birliği edip bütün kalıpları altüst ederek, 2017 yılına damgasını vuracak bir şarkıya imza atmış. Şehrazat’ın İngilizce olarak yazdığı şarkı Sezen Aksu’nun elinde Türkçeleşmiş, bir tek “lol lol”, “parti parti” ve “manifesto” sözcükleri orijinal versiyonundan alınmış. “Çakkıdı”da, “Cuppa”da yaptığı gibi yine tatlı tatlı hicvetmiş Sezen Aksu, yine “Kafayı sıyıracağımıza hep beraber coşalım, nasıl olsa düzen değişmiyor, boşuna yorulup kederlenmeye gerek yok, anı yaşayalım a dostlar” tadında seslenmiş bizlere. İyi de yapmış, yine tam zamanında imdada yetişti! Bir anda herkesin diline dolandı, “lol lol” ne demek diye sorgulamadan, şarkıyı duyan herkes neşe içinde eşlik ediliyor. Yabancı kavramları şarkılara bu denli yedirip kabul ettirmek yine bir Sezen Aksu farkı olarak karşımıza çıkıyor. Klip için hazırlıklar başladı, merakım tavan yaptı, bekliyorum.

    7. Köz / “Nasıl yaşanacak bir daha, ne seninle, ne sensiz…”

    Söz: Sibel Algan

    Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Aytuğ Yargıç

    Deyim yerindeyse eğer, albümün rakı masası şarkısı kesinlikle “Köz”dür. Alkol ve sigara kullanmayan biri olarak söylüyorum bunu. Sibel Algan’ın sözlerini epey içli bir besteyle buluşturan Sezen Aksu, ortaya Türk Sanat Müziği formunda bir şarkı çıkarmış. Hani 70’lerde Zeki Müren’den, Gönül Akkor’dan duymaya alışkın olduğumuz o unutulmaz şarkılar var ya, işte onlar tadında olmuş. Özellikle “Nasıl yaşanacak bir daha” diye meyana yükselirken tüylerim diken diken oluyor. Bu şarkının Ajda Pekkan tarafından Muazzez Abacı ile birlikte yaptıkları alaturka albümde yorumlayacağını duymuştuk, ancak ne olduysa oldu, şarkı o albümde yer almadı. İsabet olmuş gerçekten, çünkü bu şarkı Sezen Aksu dışında kimseden bu kadar etkili olamazdı. 

    8. Kördüğüm / “Lakin hayat fışkırıyor damarlarımızdan, onca şeye rağmen…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Aytuğ Yargıç

    Birbirinden bağımsız gibi duran şarkılar, albümde bir araya geldiğinde müthiş bir uyum içinde duruyor. “Kördüğüm” albüm içindeki en kendine has, en başka şarkılarından biri mesela. Şiir olarak okunabilirken, şarkı olarak da bambaşka bir etki yaratıyor. Albümün geneline bakıldığında, şarkı sözlerinin gücü ve derinliği göze çarpıyor zaten. “Lakin hayat fışkırıyor damarlarımızdan” diye başlayan şiir bölümünde duyduğum o ses içimi parçaladı. İnsanoğlu’nun hazin varoluşunu anlatan şarkı bir ders daha veriyor, hem katil, hem kurban olduğumuzu tüm gerçekliğiyle gözümüze sokuyor. Aşk meşk değil yani şarkılardaki bütün mesele, Sezen Aksu bunların ötesinde bir ozan, bu yüzden herkesten farklı bir yerde duruyor.

    9. Ey Benim Çocukluğum / “Ne yapsam, nereye gitsem olmuyor, hayattayken araftayım…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Ozan Bayraşa

    Sözlerini ilk okuduğumda çok etkilenmiştim, şarkı sözünden çok şiir tadı almıştım yine. Sözlerdeki bu olgunluk, bu derinlik hoşuma gitmişti. Albümü beklerken hayalimde canlandırmaya çalıştım şarkıyı, ancak ufkumun ötesinde bir şarkı olarak çıktı karşıma. Düzenlemesi club şarkıları formunda olsa da, özünde yine çaresizlik, yine özlem barındıran, ucundan melankoliye bağlanan, nağmelerin yükseldiği bir şarkıya dönüşüyor. Yani ne açıp efkarlanmalık, ne de kalkıp dans etmelik, kendine has. Hatta introsu başladığında bana kilise korolarında söylenen şarkıları hatırlattı. Sözel olarak albümün en öne çıkan şarkılarından biri kesinlikle. Özellikle nakaratıyla epey akılda kalıcı. Ben bu şarkının da Onno Tunç’a yazıldığını hissetim. “Ne yapsam, nereye gitsem olmuyor, hayattayken araftayım, bir hatıraya sevdalı, hem kazanan, hem kaybeden taraftayım” derken hala onun aşkıyla yaşadığını, ondan sonra ne tam mavi, ne tam sarı olmadığını, yaşadığını ama canının çoğunun onda kaldığını, onsuz kolunun, bacağının, ocağının olmadığını ifade ettiğini düşünüyorum. Ki zaten “Hala her şeyden çoksun” diyerek de bunun altını çiziyor.

    10. Ben Kedim Yatağım / “Nerdesin, sesin nerde, kirpiğinden düşen hüzün hala yerde…”

    Söz: Sezen Aksu

    Müzik: Rob Dougan

    Düzenleme: Rob Dougan

    İsmi itibariyle muzip bir şarkıymış gibi gelmişti bana, ama bir yandan da Rob Dougan bestesi olmasından dolayı farklı bir beste yapısına sahip olacağının farkındaydım. “İzmir Yanıyor”u andım ilk saniyesinde, o sularda seyreden bir şarkı mı acaba derken, “Beyza’nın Kadınları” filmi için yazılan “Beyza”ya daha çok benzemeye başladı gittikçe. Sonra bir baktım, şarkı “Yaz Bitmeden” albümünde gizli kalan “Oyalanma”nın izinden yürüyor. Bana birçok şarkıyı andıran bu şarkı, “Matrix” filmindeki şarkısıyla tanınan Avustralyalı müzisyen Rob Dougan tarafından 8 yıl önce Sezen Aksu’ya teslim edilmiş, demek ki tamamlanıp bize ulaşması bugüne kısmetmiş. Müthiş düzenlemesi şarkının bestecisi tarafından yapılan “Ben Kedim Yatağım” albümün en yenilikçi, en özgün şarkılarından biri.

    11.   Hu Hu / “Yok, oluru gider yok bu dünyanın, burası bir acıhane…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Erdem Yörük

    Adı “Nuri” olacakken küçük dokunuşlar sonrasında “Hu Hu” olan, benim tabirimle “Muzip Şarkılar Üçlemesi”nin ilk şarkısına geldi sıra. Feleğin her çemberinden geçip gücünü kaybetmeden yaşamaya alışan bir kadının hikayesini dinliyoruz, üstelik dul ve her şeye rağmen hala aşka inanıyor. Sezen Aksu hiçbir şarkısında aşkı kötülemez, “Aşktan başka her şey yalan” der, “Yeter ki aşk olsun” der, “İyi ki aşk var dünyada” der, bir gün olsun ona cephe almaz. Bu şarkıda da “Üstüne bir de yeni sevgili yapmışım, ki oldum olası sadece aşka tapmışım” derken yine aşka olan inancını ve tam bir aşk kadını olduğunu vurguluyor. Şarkının “Düğünü cenazesi, bir eksik bir fazla herkesin hikayesi” cümlesiyle de “Düğün ve Cenaze” albümüne ve albümün ana fikrine atıfta bulunuyor. Şarkıyı yerimde duramadan dinlerken düşünceden düşünceye geçiyorum.

    12. Üfle De Söneyim / “Anlamadım gitti, yeşil alan bitti, ayılar da açıkta kaldılar ya kutupta…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Okay Barış

    Tempo yükselmişken “Üfle De Söneyim” ile albüm tam gaz devam ediyor. “Muzip Şarkılar Üçlemesi”nin ikinci şarkısında da yine kelime oyunlarının yanı sıra, “Yeşil alan bitti, ayılar da açıkta kaldılar ya kutupta” gibi eğlencenin arkasına saklanmış, toplumsal olaylara duyarlı cümleler saklı. Yine üzülürken, çare bulamazken, yana yakıla isyan ederken her şeye inat devam etmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyor.

    13. Koca Kıçlı / “Bir hayra açın ağzınızı, kelimelerin gücü var…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Ozan Bayraşa

    “Kayıt mı?” deyişiyle başlıyor şarkı, öyle tatlı soruyor ki, stüdyo ortamında ne kadar eğlendiklerini bilince, daha fazlasını duymak istiyor insan. Bir müzikal şarkısı, bir film müziği havası taşıyan “Koca Kıçlı” albümdeki en uçuk isme sahip olan şarkı. Yakından tanıdığımız birçok Türk kadının hikayesiyle benzeşiyor bu kadının dramı. Daha önce de dediğim gibi ‘sadece aşk meşk’ yazan bir kadın değil Sezen Aksu, insanın hayattaki her evresine eğilen, her duygu durumuna dokunan biri o.  Türkiye’de kaç kişi böyle bir şarkıyı söyleme cesareti gösterirdi peki? Belki Nazan Öncel, belki Nükhet Duru söylerdi ama ancak o kadar. Tektipleşen şarkılar arasında öyle ayrı bir dünyanın şarkısı ki bu, sırf konusundan dolayı bile alkışı hak ediyor. Üstelik sözleri eğlenceli olduğu kadar anlamlı da, “Kelimelerin gücü var” kocaman harflerle yazılacak, başlı başına önemli bir cümle mesela. “Koca Kıçlı“ ile birlikte “Muzip Şarkılar Üçlemesi”nin üçüncü şarkısını dinlemiş bulunuyoruz.

    14. Benim Karanlık Yanım / “Cennet de cehennem de, melek de şeytan da bende…”

     

    Söz: Sezen Aksu

    Müzik: Ara Dinkjian

    Düzenleme: The Secret Trio

    2015 yılında yayınlanan “The Secret Trio” albümünde yer alan ve sadece belli başlı bir kitleye ulaşan “Benim Karanlık Yanım” iyi ki bu albüme de konmuş, bu sayede daha çok insanı kucaklayacak. Daha önce “Sarışın”, “Vazgeçtim”, “Hoş Geldin” gibi şarkılarda bir araya gelen Ara Dinkjian ve Sezen Aksu, birlikte ne kadar özel bir uyum yakaladıklarını bir kez daha göstermiş oldular. İnsanın kendisini ara ara sorguya çekip, muhasebe yapması, nereden gelip nereye gittiğini görmesi mühim mesele. Hiçbirimiz masum değiliz ve eğer bunun farkındaysak bile bir adım öndeyiz, inanın. Hepimizin karanlık yanları var, önemli olan onları bilip, onları kabullenip yola öyle devam edebilmek. Gece yatmadan önce, bu şarkıyı açın dinleyin, iyi geleceğine yüzde yüz eminim. “Melek de şeytan da bende” cümlesi “Deliveren”e güzel bir gönderme olmuş ayrıca.

    15. Günaydın Memur Bey / Dünya seyretti ben giderken…

    Söz-Müzik: Onur Özdemir

    Düzenleme: Ozan Bayraşa

    Gizemli bir başlangıcı var şarkının. Konuşur gibi, umarsızca giriyor Sezen Aksu söze. “Dünya” derken ciğerlerinden geliyor ses, içimi titretiyor. Kendi yazmamasına rağmen kendi yazmış gibi yorumlamış, öylesine hissederek, öylesine üstüne giyinerek. Yıllardır bekleyen şarkı, belli ki iyi demlenmiş. Onur Özdemir’in bir zamanlar üyesi olduğu “Sakin” grubu zamanlarından kalma “Kurtlu Kuyu”, “Günaydın Memur Bey”e dönüşen kadar olgunlaşmış ve tam olarak kendini bulmuş. Faili meçhul cinayetlerin yasını tutan şarkı, teması nedeniyle bana “Cumartesi Türküsü”nü hatırlattı. Genele ne kadar hitap eder bilmem ama Sezen Aksu yorumuyla şarkının gücüne güç katıldığı kesin.

    16. Göç / “Bitmez umuda yolculuk, bağlayamazlar…”

    Söz-Müzik: Sezen Aksu

    Düzenleme: Erdem Yörük

    İlk olarak 2011 yılında vizyona giren “40” filminin müziği olarak kullanılsa da, film öne çıkmayınca pek fark edilmeyen, düzenlemesi itibariyle “Işık Doğudan Yükselir” albümünden fırlamış gibi duran ve her dinlemeye başladığımda tüylerimi diken diken eden bir şarkı “Göç”. Erdem Yörük apaçık sınırlarını zorlamış ve ortaya buram buram Onno Tunç kokan, efsane bir düzenleme çıkmış. İlginç olan şu; şarkı gayet sakin ilerlerken 49. saniyeden itibaren bir yükselme başlıyor, vokallerin de etkisiyle adeta bir savaş müziği atmosferi oluşuyor, Sezen Aksu söze girince o senfonik hava dağılıyor ve şarkı bir Ege türküsü hissiyatında ilerliyor. Bu şarkı bana nedense 2008 yılında çıkması planlanan ama bir türlü çıkamayan, içinde insanlığın kökeninden izler taşıyacak olan eserlerin yer alacağı söylenen “Kök” albümü projesini hatırlatıyor. Bir tokat gibi başlayan albüm, biterken de çıtayı yüksek tutuyor ve nefesimi keserek susuyor.

    ***

    16 ayrı derdin derttaşı olduktan sonra, bir huzur çöküyor üstüme. Her birini defalarca, tekrar tekrar dinleyip, her sözü uzun uzun düşünüp, anlamlarıyla hissettirdikleri arasında köprüler kurarken, dibine kadar onların dünyasında yaşamayı sürdürmek istiyorum. “Deliveren” ve “Öptüm” albümlerinin sonunda yer alan sürpriz kayıtlardan bu sefer yok. “Biraz Pop Biraz Sezen” kendi içinde kocaman bir sürpriz zaten. İyi ki varsın Sezen Aksu, iyi ki bizimlesin, eksik olma!

     
    Toplam blog
    : 1
    : 190
    Kayıt tarihi
    : 30.09.16
     
     

    Fikirler paylaşıldıkça güzel... ..