Siber ordu savunmak için değil saldırmak için kurulur

Sakarya Meydan Muharebesi. Bir ülkenin, bir milletin ölüm kalım savaşı. Her evin iki çorabından birini orduya bağışladığı bir yokluk ve fedakarlık dönemi. O anda bir komutan aslında ne için savaşıldığını anlatan bir cümle sarfediyor: "Hatt-ı müdafa yoktur sath-ı müdafa vardır. O satıh bütün vatandır." Bir insanın neden başkomutan olduğunun anlaşıldığı bir sözdür bu. Özetle demek ister ki: Siz bir cepheyi tutmak için savaşmıyorsunuz. Bir ili ya da onun öte berisini korumuyorsunuz. Siz aslında bütün bir vatan toprağını koruyorsunuz. Eğer düşman sizi bir cepheden söküp atarsa hemen ilk bulduğunuz yerde yeni bir cephe açacaksınız.

 

Bugün o günlerin dehasından çok uzaktayız. Gazetelere yansıyan haberlere bakacak olursak ülkede şu anda en çok eksikliği duyulan şey bir siber orduymuş. Bunu siber ordunun başına geçmesi muhtemel yapılanmanın başkanı, Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Alkan söylüyor. Türkiye en çok siber saldırılara uğrayan 10 ülkeden biriymiş. ABD, İngiltere, Çin, İran, Kuzey Kore siber ordular kurarken Türkiye yerinde sayıyormuş.

 

Öncelikle şunu söyleyelim burada bir savaş yok. Mevcut durumda yapılan saldırılar bir Sakarya meydan muharebesi değil. Daha çok Rusların Afganistan'daki durumu, ya da ABD'nin Vietnam'daki durumuna benziyor. Karşınızda konvansiyonel ya da düzenli bir ordu yok. Sabah size ekmek satan fırıncının oğlu, ya da çocuğunuzun üniversitedeki sınıf arkadaşı ve hatta iş yerinde yanınızda oturan sünepe çocuk bu saldırıları gerçekleştiriyor olabilir. Bunlar belli bir düzene bağlı, belli bir strateji kapsamında size saldırmayacaklar. Sadece boy görükleri, çok ses getireceğine inandıkları yerlere saldıracaklar.

 

Eğer biz sırf birileri başkomutan olsun diye düzenli bir orduya vakit, kaynak ve enerji harcayacaksak sorun yok. Ama gerçekten bir sonuca ulaşmak istiyorsak farklı çözümler üretmeliyiz: Öncelikle bu ülkenin teröristlerle karşı verdiği mücadele bize ders olmalı: Düzenli, büyük ve hantal bir ordu sistemiyle alamadığımız başarıyı küçük birlikler ve korucu sistemiyle elde ettiğimizi unutmayalım.bizim kendimizi küçük oluşumlarla korumamız şart.

 

Bu noktada tekrar başkomutanın sözünü hatırlayalım: Hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır. Yani basbakanlik.gov.tr adresine yapılan saldırılar, bu ülkenin başa çıkması gereken tek saldırıları değildir. Ayşe teyzenin yemek tarifleri sitesi de, mehmet amcanın sonol posla güçlendirilmiş bakkal dükkanı internet sitesi de, ülkenin örgün gazetesinin sitesi de, Caner kardeşin şahsi blogu da bizim korumamız gereken değerlerdir. Bunların topunu bir orduyla koruyamazsınız. Sathı müdafa için toplu olarak ülkenin akıllanması, hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen internet eğitiminden geçmesi ve dikkatli hareket etmeyi öğrenmesi gerekir.

 

Çünkü saldırılar dikkat etmeyen Ayşe teyzenin bilgisayarında oluşturulan hayalet sistemden geliyor olabilir.

 

Çünkü devlet dairesinde çalışan Osman bey internette oyun oynamak adına bilgisayarın portlarını açık bırakabilir ve bilgisayar korsanlarına istemeden bir arka kapı yaratabilir.

 

Çünkü en önemli devlet kuruluşlarından birinin sistem mühendisi yeni şifre yaratmaya üşendiği için sistemin genel güvenliğini 123456 parolasının arkasında unutmuş olabilir.

 

Bu yüzden de bizi ordu değil bu konuda atılacak adımların ve atılmazsa oluşacak tehlikelerin somut biçimde anlatılacağı eğitimler lazım. her zaman söylenmez mi ülkenin son 40 yılda teröre karşı harcadığı parayı o bölgede eğitime vermiş olsaydık bambaşka bir ülke olurduk diye... İşte bu da öylesi bir hikaye...

 

Bu arada aklımızdan çıkarmamamız gereken önemli bir şey, ülkeler siber ordularını savunmak için değil saldırılar için kuruyor. Kore, Çin, İran ve ABD isimleri sizde ne çağrıştırıyor? Bunların hepsi nükleer silahlara sahip ülkeler. Hepsi saldırgan tutumla ileleyen ülkeler. Biz böyle bir ülke olacak mıyız? Örneğin Suriye'nin elektrik santrallarını hack edip ülkeyi karanlığa boğacak mıyız? Yapmamalıyız.

 

Ama illa yapacaksak "oleey biz siber ordu kuruyoz oğluuum" diye gazetelere demeç vermemeliyiz.

 

Biraz akıllı olmalıyız.