Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

20 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Şiddetin 5 ayağı

Şiddetin 5 ayağı
 

alıntıdır


Ailede şiddet. Sokakta şiddet. Okulda şiddet. Stadyumda şiddet. Kısaca insanımızın var olduğu her yerde şiddet. İnsanlar özellikle büyük şehirlerde sokağa çıkamaz duruma geldiler. İşlenen suç adetinde inanılmaz artışlar var. Kapkaç, hırsızlık, cana kast, ……vb.
 
Ne oluyor bize? Nereye gidiyoruz?
 
Mutlaka bir açıklaması olmalı.
 
Konunun üzerinde düşündüm. Kafa yordum.
 
Ve şiddetin başlıca beş ayağı olduğu sonucuna ulaştım.
 
1-Yoksulluk.
 
2-Amaçsızlık.
 
3-Ümitsizlik.
 
4-Kültürel yozlaşma.
 
5-Kabadayılık kültürü.
 
Yoksulluk: Gelir dağılımı zaten bozuktu. Son yıllarda daha da bozuldu. Kişi başına düşen milli gelirler bilmem kaç dolara çıkmış. Çıkmış olabilir de, kimlerin cebine akmış bu dolarlar. Bakın: Kişi başı milli gelir 5000 dolar olan bir ülkede, beş nüfusla bir ailenin yıllık geliri ortalama 72 bin TL olması gerekir.
 
Diğer bir bakış açısıyla ailenin aylık geliri 6000 TL olmalıdır. Ülkemizde kaç ailenin böyle bir geliri var.
 
Reklamlarla sunulan nimetlere ulaşamayan insanların ruh halini düşünün.
 
Amaçsızlık: İnsanlarımızın, özellikle genç insanlarımızın, kendileri, aileleri, ülkeleri için belirli bir amaçları yok. Popüler kültürün de etkisiyle sadece marka düşkünü, iyi bir tüketici olarak yetiştirildiler. Dünyadaki tek amaçları; kısa yoldan zengin olup, yeme içme ve eğlenceden ibaret olan sanal bir dünyanın peşinde olmak.
 
Burada eğitimi sorgulamak gerekir.
 
Ümitsizlik: Ümit mutluluğun anahtarıdır. Ümitsizlik ise sonu olmayan bir yoldur. İçimizde doldurulamayan boşluktur. Her şeyini özellikle de ümidini kaybeden insandan, korkmak gerekir. Çünkü kaybedebileceği bir şey kalmamıştır.
 
Kültürel Yozlaşma: Bizi biz yapan o güzelim değerlerimizi bir bir yitiriyoruz. Nedir bu değerler: Büyüklere saygı, küçüklere sevgi, yardımseverlik, aman dileyene el kaldırmama, komşusu açken tok yatmama anlayışı, mutluluğu ve kederi paylaşma, ….vb.
 
Kız erkek ilişkilerinde dozajı aşma. Mahrem yerlerde yapılacak davranışların, park, bahçelerde sergilenmesi.
 
Çocukların, gençlerin ağızlarında dolaşan sayıca yüzü aşmayan, bazı TV kanallarının ürettiği argo kültürden oluşan sözcükler. Yine, gençlerin birbirlerine televizyonlarındaki dizilerden esinlenerek taktıkları lakaplar.
 
Burada da medya sorgulanmalı.
 
Kabadayılık kültürü: Öyle bir milletiz ki; kabadayılık kültürü genlerimizde mevcut. “Gebertirim ulan. Kodum mu, oturturum. İki seksen uzatırım” bizim dilimizdeki söylemler.
 
Bu yapı bir de özendirildi mi, varın gerisini düşünün.
 
Adını, sanını duymadığımız, bilmediğimiz bir şarkıcı mıymış neymiş? Ekranda arkadaşına tokat attı. Haydi.. ertesi günden itibaren TV kanalları kuyruğa girdi. Kabadayıyı sırayla konuk ettiler. Adam birden meşhur oldu. Bunu izleyen bir genç nasıl düşünebilir sizce?
 
“Demek ki birini dövdüğünde herkes tanır, herkesten saygı görürsün” şeklinde olmaz mı?
 
Yeni mahallemizde çocukların ellerinde oyuncak da olsa silahlar görüyorum. Aynen dizilerdeki ağabeylerini taklit ediyorlar.“Çuff.. Çuff… . Geberttim….”
 
Anneler, babalar size sesleniyorum: Çocuk dediğin, yaşamın kurallarını, oyun içinde öğrenir. Demokrasinin kurallarını (Oyunlarda yaptıkları seçme-seçilme işlemleriyle), kurallara uymayı (Her oyunun kuralı vardır.), sevgi, saygıyı…
 
Şiddeti de küçük yaştan itibaren oyunlarla öğrenebilir.
 
Lütfen çocuklarınızın ellerine, tekrar ediyorum oyuncak da olsa silah vermeyin. Onları şiddet içeren oyunlardan uzak tutun.
 
Çözüm :
 
1- Çocuğun eğitimine daha doğmadan başlanmalı.
 
2- Anne-baba eğitimi şart olmalı. Şunu hiç anlayamam: bir metal parçası olan araba kullanmak için, eğitilen insanlar, anne-baba olmak için neden eğitilmezler. Yani diyorum ki anne-baba olabilmek için ehliyet (yeterlilik belgesi) alınmalı.
 
3- Çocuklara şiddet ve kaba-dayılık özendirilmemeli. Sorunların konuşa konuşa çözümlenmesi öğütlenmelidir.
 
4- TV yayınları gözden geçirilmeli. Bu konuda büyük(!) patronlardan, program yapımcısına kadar herkes sorumluluğunu bilmeli. RTÜK görevini yapmalı.
 
(Televizyon öyle bir şey ki aynı uyuşturucu. Önce azar azar verip, sizi bağımlı kılıyorlar. Arkadan gelsin kısmet programları, bilmem ne star yarışmaları, gelin kaynana kavgaları, …. Vb. “Bunda ne var kardeşim? Basarsın düğmeye kanalı değiştirirsin, olur biter” diye düşünebilirsiniz. Pekiyi. İyi de 13-14 yaşındaki çocuğum, bunu nasıl başarabilecek?)
 
5- Eğitim-Öğretim programları, amaçları, içerikleri yönünden gözden geçirilmeli. Yeni düzenlemelere gidilmeli.
 
6- Gelir dağılımının düzeltilmesi yönünde, acilen adımlar atılmalı.
 
Çözülmeyecek sorun yoktur. Yeter ki istekli olalım. 
 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..