Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '18

 
Kategori
Şiir
 

Şiir Anlayışı

satırbaşı

sesi kuşandı sözcükler
sonrasız

taşıyor günceli
satırbaşında çığlık

uyanış ağlamaklı
düş korkulu

gün bayram değil

türkay korkmaz

Şiiri, yazın türleri içinde özgür, dilbilgisi kuralı tanımayan bir türdür diye tanımlayabiliriz. Ozan şiirini kendine özgü bir anlayışla, kurallarını kendi koyarak örmüş. İkiliklerle kurulan şiir tek dizeyle bitmektedir.

Bu örgü, şiirin omurgası kurgulanan şiirde ozanın düşündüklerini, duyumsadıklarını bir bütünlük içinde şiirine aktarması alışılmış şiir anlayışının dışına çıkarak gerçekleştirilmiş.

Bu açıklamadan şiirin yerinde durmadan biçim ve içerik olarak değişiklere uğrar sonucunu çıkarabiliriz.Her çağ kendi şiirini, her ozan kendi dilini yaratır.Şiir, her ozana, her okura göre biçimlenen; içerik kazanan bir türdür. Bu tanım da bu şiire uygun düşmektedir.

Şiir, içerik olarak hemen kendini ele vermiyor. Her okur şiirde ayrı sesler, söylemler, duyumsamalar, anlamlar, anlamsızlıklar yakalayabilir. Ozan kadar okur da özgürdür. Ozan, şiirini kurarken nasıl özgürlüğüne düşkünse okura da aynı özgürlüğü tanıyor. Sözcüklerin çağrışımlar yaratacak biçimde imge olarak kullanılması anlamı ya da duyumsananı arka planda vermesini sağlıyor. Bu da ozanı özgünlüğe götürüyor.

Kısaca:
Şiir, özgül ve özgün bir kişilik kazanarak nesnel gerçekliği yeniden üretir.
Şiir, dilsel yapının güzelduyusal değeridir.
Şiir, sözcükleri kanatarak, sözcüklere kanat takarak gerçekleşir.

Şiir ustalarından Özdemir İnce'nin şiirine bakalım:

BAHÇIVAN

Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni
yakarmalarla gelmez dünya
sen git onun ayağına

Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni
veba sesiyle konuşuyor kahinler
yasaların dünyayı kirlettiği söyleniyor
yas tutuyor üzümde şarap
ve su dileniyor kavmin çocukları

Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni
zaman daralıyor, aylardan dikim ayı
derinden sür tarlanın toprağını
yeni mahyalar dik
mahşerin karıklarına

Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni
Sen dönek kent, yırtık kuma,
diye yaz kağıdın beyaz alınlığına,
sen hasret geçidinin softa bekçisi
çöl katlanıyor ve gelmiyor haberci.

Toprağa düşen neyin anlamıdır?

İmgeyle dilsel arayış, buluş, güdülenmiş dil oyunları, sanatlı söz dizimleri, toplumsal gerçeklik ve onun algılanışı şiirde ozanla birlikte akar; ulaştığı yerde yeniden algılanır.Okur, şiirdeki çağrışımları, sözcük ilişkilerini ve imge örgüsünü çözdükçe kendini bekleyen duyusal / düşünsel tada dokunabilir. Bu dokunma eylemini başarmada okura çok iş düşmektedir.

Özdemir İnce’nin şiiri derin, bilge, ozanca! Şiirdeki giz arka planda kendini duyurur.İnce, şiirini dil ve anlam diyalektiğinde yapılandırarak kendine özgü şiirselliğini kurar. İşte buna örnek bir şiir okuduk.

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..