- Kategori
- Şiir
Şiirde İmge
Haliç, Piyerloti
Ozan, imge denizinde yansımaların kaynağına yönelir, kavrayış ve dil arasındaki soyutlamayla duyumsatır, yeniden üretir. İşte bir ustadan:
SAİT’E AĞIT
Ölmüş Sait
Deniz mavisinden erken
Bunca sevgiden sonra
Ölmüş, annesini öperken
Ölmüş, eli ayağı uzak
Camların üstü buğu
Ölmüş, çocuklar izin vermeden
Yüzünde sarışın çocukluğu
Yıldızlar gitmez gün doğmaz,
Ölmüş, korkunç uykusu yerde;
Ölmüş, belli belirsiz düşcek
Üşür balıklar öykülerde
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Hüzün anlatan bu şiirdeki sevginin büyüklüğü, yüceliği boy veriyor ama, hüzünle. İşte Semih Gümüş’ün saptaması gerçekleşiyor bu şiirde.
Ozan, özü yeniden damıtır ya da yeni birleşimler, dili yeniden yapılandırma, yeni tasarımlarla şiire ulaşır.Yeni uzam, öznellik, nesnel gerçekliğe yeniden yöneliş, sözcüklerin yeniden anlamlandırılması ozanı, okuru o büyük coşkuya ulaştırır. İşte örneği:
BAHARLA ÖLÜM KOŞMALARI
Buket diye bahçeli bir meyhane vardı
Yenişehir’de
Yıkıldı çoktan GİMA var şimdi yerinde
Kenarı küpelerle çevrili o küçücük havuzun
Yamacında bir masa
Cahit Ağ’beyle otururduk yaz gecelerinde
Fıskiyenin serpintisiyle sırılsıklamdı muşamba
Zaten Cahit’in gözleri daim yaşlı
“Şunu siliver!” derdi garsona
“Şu muşambayı siliver, mirim!”
Ne Cahit kaldı, Ne Buket, ne fıskiye
Yine de bu bahar öğlesinde
Fiskiyenin üstündeki o kırmızı top gibi
- İsterse kalpten olsun, isterse-
Hop hop ediyor ya yüreğim bidüziye
CAN YÜCEL
Yaşam sürüyor özlemle, hüzünle, coşkuyla. Can Yücel’in ulaştığı bu sonucu bir başka şiirle sürdürelim.