Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '19

 
Kategori
Siyaset
 

Sınırlardan Taşan Karşı Hamle

          Unuttukları bir şey var. Tehdit altındaki halklar; dipten yükselen “BEKA” tehdidi algısıyla, bir kenetlenme ve bu kenetlenmeyle sınırlardan taşan karşı hamle gelişiyor

            Devletler de tıpkı insan organizması gibi kendi mülkiyet alanı dışındaki türdeşleri ile etkileşim halindedir.

             Bu yönüyle; insan organizmasının dışa vurduğu aksiyon veya reaksiyon bakımından yapılan okumalardan yola çıkarak ‘Devlet’ davranışları çıkarımları üretilebilir.

              Bilimsel bulgular düzeyinde olamasa da akıl erdirme işinin geniş alana yayılması açısından faydalı olabilir.

              Çok stresli tartışmaların hala aynı gerginlikte sürdüğü; bilim-siyaset, Din-Bilim konusunun, materyalist-metafizik felsefe kuramcılığında da şiddetini koruduğunu düşünürsek, teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmenin yatıştırıcı etkisi, güven ve hoşgörü salgılayamıyor demektir.

               Dünya da; devletlerin davranış veya pozisyon kırılganlıkları, devletlerin güven ve hoşgörü bunalımı içinde olduklarını açığa çıkarıyor.

               Türdeşlerin; ortak duygulanma edimlerine verdikleri tepki, ezber bozar nitelik gösterirse, öngörülemez karmaşalar kapıda demektir.

                Yeryüzünde muhtelif ittifaklardan müteşekkil bloklar her ne kadar farklı ortak çıkarlar olması hasebiyle birbirini kesen daireler gibi olsa da hepsinin tepesinde anlaşmalar sözleşmeler ve uluslararası kurumlar vardır.

                 Uluslararası, anlaşmalar, sözleşmeler, kurumlar olarak, BM, İLO, Lahey Adalet Divanı, UNIC, AİHM VS gibi büyük küçük ayırmadan her devleti bağlayan yazılı metinler vardır ve olmalıdır.

                 Ancak 21.yy ilk günden itibaren; hatta 1989 Sovyet bloğunun dağılması ile başlayan süreçte, soğuk savaş angajmanlarına alışmış devletler bir sersemlik dönemi yaşadılar. 2000’li yılların ilk günlerine kadar süren bu sersemlik hali, 2019 yılı itibari ile kuralların alabildiğine zorlanarak eğilip büküldüğünü görüyoruz.

                 Tek kutuplu dünya versiyonuna geçiş; ABD’nin dünya jandarmalığı, diğer anlamıyla ‘al kıran baş kesen’ bir ekşiye üretti.

                 İşte bu kadar özetlenebilecek nedenlerden dolayı, devletlerin güven bunalımı ve “Beka” kaygısı salgın hastalık gibi yayılmaya başladı.

                 Hem askeri, hem ekonomik, hem teknoloji, hem stratejik açıdan en güçlü olarak gösterilen ABD, İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa, Çin, Japonya kendini güvende hissedemiyor. Bu nedenle saldırgan ve hak-hukuk tanımaz davranışlar sergilemekte, giderek öteki türdeşlerine korku-kaygı yaşatmaktadırlar.

                Çok daha ileri giderek düzensizliğin düzenini kuruyorlar.

 

AMBARGO VE YAPTIRIM MEKANİZMASI

                ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika devletleri kendilerini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yerine koymaktadır. BMGK koalisyonu tarafından uygulanabilecek olan “ambargo-boykot” muhasara yaptırımlarını bir kaçı birbirine destek çıkarak sadece kendi amaçları doğrulturunda yaptırımlar uyguluyorlar.

                 Son on yıllık süreçte ambargo-yaptırım gibi uygulamalar; birkaç ülkenin ortaklaşa uygulayabildiği, sadece onların çıkarına hizmet edecektir. Bu insanlık açısından meşru olmayan bir uygulamadır. Bu duruma maruz kalan devletin başvurabileceği tek merci dünya kamuoyu ve BM dir.

                  2018 yılı içinde; 193 devletin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı olmadan, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ortaklığında, Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Venezuela uygulanan ekonomik yaptırımlar, ABD’nin meşru olmayan soğuk savaş dönemi angajmanıdır. Doları silah gibi kullanıp, istediği ülkeyi iç kaos yöntemiyle çökertme girişimidir.

                     Böyle çökertme girişimine maruz kalan ülkelerin “BEKA” sorunu vardır. “BEKA” sorunu ile karşı karşıya olan Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Venezuela devletlerinin iktidarlarının arkasında alışılmadık bir şekilde yüzde ellinin üstünde halk desteği var.

                   Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Venezuela Halklar tarafından hissedilir ve anlaşılabilir durumdaki ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ortaklığındaki saldırılara karşı “BEKA” tehdidi karşısında ulusal kenetlenme tepkisine dönüştü.

                     Ve görüldüğü gibi Türkiye, Rusya, İran, Çin ve Venezuela devletleri arasında bu “BEKA” tehdidine karşı dayanışma içinde oldukları fark ediliyor.

                      Özellikle ABD’nin “eşkıya” gibi, Venezuela’da olduğu gibi, seçilerek iktidar olmuş, Nicolas Maduro yüzde 74 halk desteğine rağmen, muhalefet lideri ABD yanlısı Juan Guaido’yu Devlet Başkanı olarak tanıdığını ilan eden ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika devletlerinin bu davranışını tarih nasıl açıklayacak.

                        Benzer bir şekilde, Türkiye Cumhuriyeti içinde kendini muhalefet olarak tanımlayan birbiriyle ideolojik veya siyasi ortak hiçbir yönü olmamasına rağmen koro halinde ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika devletlerinin yaptırımları ile mevcut iktidarı düşürerek kendilerine iktidar yolu açma hayalindeler. Oysa Ülkemiz bu ve benzer saldırıların toplamı göz önüne alındığında “BEKA” tehdidi ile karşı karşıyadır.

                         ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika devletlerinin insanlığın çeşitli kaygılar, korkular ve tehditler içinde iyice gerilmelerine ve böylece kolay yönetilebilir kıvama gelmelerini sağladıklarını düşünüyorlar.

                          Bu yöntemle başarılı oldukları Ülkelerin başında Mısır, Suudi Arabistan, BAE örneğinde olduğu gibi Ortadoğu da diğer ülkeleri ve Kuzey Afrika Ülkeleri üzerinde sinsi bir oyun yürütüyorlar.

                          Unuttukları bir şey var. Tehdit altındaki halklar; dipten yükselen “BEKA” tehdidi algısıyla, bir kenetlenme ve bu kenetlenmeyle sınırlardan taşan karşı hamle gelişiyor.

 

Ambargo ve yaptırımlar

“Boykot edilen bir ulus teslim olmaya mecbur bir ulustur. Bu ekonomik, barışçıl, sessiz ve ölümcül araç kullanılır ve güç kullanmaya ihtiyaç olmaz. Bu korkunçbir araçtır. Boykot edilen ulus dışındaki hayata bir maliyet yüklemez, fakat boykot edilen ulus üzerinde baskı kurar; bence hiçbir modern ulus buna karşı koyamaz.”  Woodrow Wilson, 1916

 

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ

             BM açısından ambargo ve yaptırım uygula usul ve esasları

   “Kimler ekonomik yaptırım uyguluyorlar?  Dünyada, uluslararası ve ulusal olmak üzere, iki çeşit mekanizma vardır.  Uluslararası mekanizmalar: Halen en önemli mekanizma BM Güvenlik Konseyi’dir. Bu mekanizma hakkında şunları bilmek gerekir:  ? Bu ekonomik yaptırımlara Türkiye dahil bütün BM üyeleri “hukuken” uymak zorundadır (BM Şartı, m.41 ve 23, 103, 2/5).  ? BM’nin kurulusundan 1990’a kadar, bu mekanizma sadece 2 kere kullanıldı (Soğuk Savaşta Rusya her şeyi veto ediyordu). Fakat 1990-2015 BMGK kararları daimi üyelerin (Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) “oybirligˆi” ile alınır ve her birinin “veto” yetkisi vardır.  ? Hangi ülkenin hükümetinin “meşru, gayrimeşru veya   terör destekçisi” olduğunu, hangi örgütlerin “terörist” olduklarını onlar söyler; ve bunun tersi de doğrudur (Mesela Amerikan vetosu nedeniyle İsrail’in, Rusya vetosu nedeniyle Esat’ın gayrimeşru ilan edilmesi asla söz konusu olamaz). ? Uygulanacak yaptırımların kapsamını beş ülke belirler (Mesela 2010 İran yaptırımlarında, Çin vetosu nedeniyle, enerji hariç¸ tutuldu).  Ulusal mekanizmalar: Her ülkenin kendi hukukuna göre uyguladığı yaptırımlardır (Mesela Amerika’da başkan emirleri ve/veya CISADA gibi özel kanunlarla konur). Şunları bilmek gerekir:  ? Türkiye, “hukuken” bunlara uymak zorunda değildir. Buna karşılık, politik/ekonomik zorunluluklar olabilir.  ? BMGK mekanizması “hiç işletilemedigˆi” durumda ulusal yaptırımlar konur (Amerika’nın Küba ambargosu, Hamas’ı terör örgütü sayması, vb.). “Kısmen işletilebildigˆi” durumda ise kalan kısım için ilave yaptırımlar konur (İran hakkındaki 1929 sayılı BMGK Kararında silah ambargosu ve nükleer program dahil olmasına rağmen enerji hariç¸ tutulduğu için ABD ve AB enerji endüstrisine “ilave yaptırımlar” koydular).  ? Ulusal yaptırımlar, ne kadar “uluslararası iş birligˆi” sağlanırsa o kadar başarılı olur, Hedef o kadar köşeye sıkışır (Aksi halde, Üçüncü Ülkelerle ticaret yapar, Uygulayıcılar mal satamadıklarıyla kalırlar). Bu iş birliği, Üçüncü Ülkelere diplomatik baskı yaparak sağlanır. 1998 G-7 Uzlaşması, bu konudaki kurumsal iş birliğidir.” (*1)

 

(*1) https://www.academia.edu/    Av. Dr. Serdar Acar On Soruda Ekonomik yaptırımlar bülteni 21.12.2017

 

 

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..