Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '13

 
Kategori
TV Programları
 

Sıra dışı bir polisiye dizisi: The Killing

Sıra dışı bir polisiye dizisi: The Killing
 

Hazır söz dizilerden açılmışken; sizlerle bir dizinin daha bilgilerini paylaşmak isterim. Yalnız bu sefer yazıma konu edeceğim dizi yerli değil, yabancı bir yapım ve bu paylaşımın amacı da; diğerleri gibi bir dizi eleştirisi ya da bir soruna değinmek değil. Aksine kısa süre önce fark edip, iki sezonunu da bir çırpıda izlemiş olduğum bir diziyi sizlere tanıtmak ve tavsiye etmek.

Eğer sizler de benim gibi, yabancı dizileri büyük bir ilgi ve zevkle takip eden güruhtansanız; bu yazı en çok sizleri ilgilendiriyor. Amerika'nın ünlü TV kanallarından AMC'nin; 2011 yılında yayınlamaya başladığı "The Killing" isimli suç-drama-polisiye dizisi; aslında son derece başarılı bir Danimarka televizyon dizisi "Forbrydelsen"in uyarlaması.

Dizinin konusu; cinayete kurban giden, 17 yaşındaki genç bir kızın (Rosie Larsen) soruşturmasına dayanıyor. İlk sezon 13 bölümden oluşuyor. Seattle'da gerçekleşen bu cinayetin; polis soruşturması tabanlı konusu ayrıca üç farklı hikâyeyi daha barındırıyor: Dosyaya atanan dedektiflerin, maktulün ailesinin ve şüphelilerin hikâyesi. Şehirdeki siyasetçilerin de soruşturmaya dahil olmasıyla; olay iyice karışık bir hâl alıyor. Bölümler ilerledikçe; hiçbir şeyin kazara olmadığı, herkesin bir sırrının olduğu ve karakterler hayatlarına devam etmeye çalıştıkça; geçmişlerinin peşlerini bırakmayacağı su yüzüne çıkıyor. (Alıntıdır. Kaynak: http://www.dizi-mag.com/the-killing)

ROSIE LARSEN'I KİM ÖLDÜRDÜ?

Yani anlayacağınız ortada bir cinayet var ve dizinin ilk bölümünden itibaren aradığı şey ise; tek bir sorunun cevabı: Rosie Larsen'ı Kim Öldürdü?

Neden özellikle bu diziden bahsetme gereği duydum? Çünkü kendine özgü anlatım tarzı, dramatik yapısı, sıra dışı kurgusu, her bölüm nakış gibi işlenen detayları, bütün karakterlerin özenle yazılmış psikolojik analizleri ve tüm bunlara müthiş bir biçimde cuk oturmuş olan Seattle'in kasvetli havası ve mükemmel müzikleri ile The Killing; türünün diğer örneklerinden ciddi bir şekilde sıyrılıyor ve rakiplerine açık ara fark atıyor. Her bölüm sonunda izleyiciyi mutlaka bir sürpriz ve ciddi bir ters köşe bekliyor.

Dizinin klişelere yüz vermeyen ve her karesi zekâ ile işlenmiş yapısı; izleyiciyi tam on ikiden vuruyor. Dizinin geneline sinmiş kasvet ve hüzün; bazen temponun ağırlaşmasına sebep olabiliyor. Ancak bu "ağır tempo" bile; dizinin dokusuna o kadar cuk oturmuş ki, kendinizi o tempoya severek bırakıyorsunuz.  

Şu sıralar 3. sezonunun çekimleri için hazırlık yapılan The Killing; ilk iki sezonu başarı ile tamamladı. Her iki sezon da 13'er bölümden oluşuyor ve toplamda 26 bölümü yayınlanmış olan dizi; kısacası tek bir konuya, tek bir cinayete, yani Rosie Larsen cinayetine odaklanıyor. Her bölümü tek bir gün olarak anlatan dizide; izleyici de, cinayeti araştıran kahraman dedektiflerimiz Sarah Linden ve Stephen Holder'la birlikte adım adım gerçeklere yaklaşıyor ve 26. bölüm sonunda (yani cinayetin 26. gününde) katilin kim olduğunu öğreniyoruz. Hem de en çarpıcı şekilde. Bu arada dedektiflerimize "kahraman" dememe de pek aldanmayın. Her ikisi de özel hayatlarında dibe vurmuş, psikolojileri darmaduman olmuş, arızalı, hasarlı tipler.

Özellikle dedektif Sarah Linden karakterine hayat veren Mireille Enos'un performansı dudak uçuklatacak cinsten. Ek olarak cinayete kurban giden Rosie Larsen'ın annesi Mitch Larsen'ı canlandıran Michelle Forbes'un oyunculuğu da her türlü övgüyü hak ediyor bence.

Son olarak; hem türün meraklılarına, hem de sıra dışı ve zekice kotarılmış bir yapım izlemek isteyenlere diyorum ki: "The Killing'i mutlaka izleyin, asla pişman olmayacaksanız." Ve bu kez yazımı bir soru ile noktalıyorum: "Sizce Rosie Larsen'ı kim öldürdü?"

Katharsis

katarsisindunyasi@gmail.com 

Dikkat! Yasal Uyarıdır: Bu blogda yayımlanan tüm içeriğe ilişkin haklar blog kullanıcısına (üyesine) ait olup, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun koruması altındadır. Bu blogdan ancak kullanıcının adı ve blog adresi kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Aksi takdirde her türlü hukuki ve cezai sorumluluk alıntıyı yapana ve yayımlayana ait olacaktır.

 

 
Toplam blog
: 19
: 6255
Kayıt tarihi
: 13.08.12
 
 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum, yaklaşık 10 senedir psikolog olarak çalış..