Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasal yasaklılıktan Başbakanlığa

2002’de genel seçimle iktidara geldi AKP.

Resmi oy pusulasının üstünde Recep Tayyip Erdoğan AKP’nin başkanı gösteriliyordu. O tarihte, devlete karşı işlediği anayasal suçtan ötürü siyasal yasaklıydı ve parti başkanlığı bir yana, herhangi bir siyasi partiye üye olması bile olanaksızdı. Anayasa Mahkemesi bu gerçeği ancak bir yıl sonra, 2003’te açıkladı. Seçim sonuçlarını, seçmenin iradesini etkilemediği kanısına varılmış olmalı ki, Yüksek Seçim Kurulunca bu apaçık usulsüzlük kabul gördü. Oysa seçmenler, Tayyip Erdoğanı o partinin başkanı olarak gördükleri için oylarını AKP’ye vermişlerdi.

2002 seçimlerine katılma hakkı bulunmazken, Genç Partinin seçimlere katılıp, topladığı milyonlarca oy yüzünden baraja taktığı YTP ve MHP’nin oylarının da toplanarak AKP’ye aktarılması, bu partiyi ezici çoğunlukla iktidara taşıdı. Seçim sonucunu derinden etkileyen usulsüzlük ve Seçim Kanunu ihlâlleri, seçmen iradesini en doğru biçimde yansıtabilmesi şöyle dursun, YTP ve MHP’li seçmenlerin oyları 180 derece saptırılmış oldu.

AKP işte böyle bir ortamda, hukuk zorlanarak, dolanılarak, iktidar oldu! Yakın tarihimiz nasıl değerlendirecek bunu ve 7 yıldır yaşanan, kurulu düzene ve uygarlığa karşı düşmanlığı...

RTE hep yasaklı, hükümetin başında Abdullah Gül, Yaşar Yakış Dısişleri Bakanımız... Hemen işe koyuldular, Dışişleri Bakanı AB yetkilileriyle görüşüp Kıbrıs konusunda yersiz ve gereksiz tavizkâr beyanlarda bulundu. Dışişleri Bakanlığı telâş içinde kendi bakanlarının bu tavizci beyanlarını resmen ve derhal tekzib etmek zorunda kaldı.

Soydaşlarımız Kıbrıs Türkünün haklarını, Türkiyenin menfaatlerini yılmadan koruyan Sayın Denktaş’a karşı AKP hükümeti tarafından uygulanacak politika oyununun ilk işaretiydi bu.

2002’de genel seçimle iktidara gelen AKP kendisinin bile düşlemediği oranda Meclisteki ezici çoğunluğuna güvenerek adımlarını büyüttü. Partiyi dışarıdan yöneten Tayyip Erdoğan’ın, Mecliste oluşan bu güç sayesinde, meşrulaştırılmasına geçildi. İlk olarak, yasaklı durumunun çözümlenmesi ele alındı. Ama Erdoğan’ın suçu anayasaldı, 3/2 çoğunluk muhalefetin de oylarıyla sağlandı. Bir tek kişi uğuruna Anayasadaki değişiklikle suç unsuru kaldırıldı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yasaklı durumu ortadan kalktı. O artık milletvekili de olabilirdi. Oldu da, hem de Siirt’den! Bunun sağlanması için, genel seçimden sonra bir milletvekili istifa etti, yerine nasılsa Erdoğan seçiliverdi. Peki muhalefet bu oyuna neden katıldı? Çünkü Erdoğan “Ben artık o eski islâmcı gömleğimi çıkarttım, eski Erdoğan değilim, değiştim” demişmiş de ondan! Uygar bir ülkede, onun hukukunda, kanunların Metin’leri kadar Özüyle de, bu denli oynandığı görülmemiştir. Bu da tarihe geçecek...

2002’de ülke içinde PKK terörü sıfırlanmıştı, ordumuz Devletler Hukuku ve Birleşmiş Milletlerin tanıdığı haklar çerçevesinde, Kuzey Irak’a aralıklı harekâtlarla terorist kalıntılarını hudutumuza mesafeli tutuyordu. 2003’te ABD Irak’ı işgâl etti. Destek aldığı ve destek verdiği Kürt aşiret başkanları, Barzani ve Talabani, ile “Büyük Ortadoğu Projesi”’nin uygulamasını başlattı: Kerkük’e Kürt akını; bölgedeki Türkmen ve Arap varlığının silinmesi; PKK’nın sınırımıza yakın konuşlanıp güçlenmesine göz yumulması; Kürt devletinin oluşumunda Türkiye’nin görevlendirilmesi... ve nihayetinde, haritada belirtildiği üzere, Güneydoğu bölgemizin “Büyük Kürdistan”’a bağlanma hazırlığı mı?

Kandil Dağından güçlenerek tekrar ülkemize sızan teroristlerin katlettikleri gazilerimize, Mehmetçiye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bakın ne diyor, “Kelle” diyor; alçakca kurulan pusularda can veren subay ve erlerimiz için “Askerlik yan gelip yatma mesleği değildir” diyor; ABD’ye gönderdiği yakın danışmanı Zapsu’yla, ABD yetkililerine “Bu adamı (RTE)deliğe süpürmeyin, isteklerinizi yerine getirecek başkasını bulamazsınız” dedirtiyor; 40’000 vatandaşımızın, çoğunluğu Kürt asıllı, kanına giren câni teroristbaşı Abdullah Öcalan’a “Sayın Öcalan” diye hitab edebiliyor; 19 mart 2006’da, bir terör saldırısından sonra, televiziyonlardan, doğrudan PKK’ya hitaben “Bizden “O” beklediğiniz “Desteği” bulamayacaksınız” diyebiliyor; PKK terör örgütünün emrinde, siyasal kanadı DTP’nin başkanıyla buluşup, baş başa görüşebiliyor!

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi”nde eşbaşkan olarak yer aldılar! AKP’yi kapatma davasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu konuyu sorgulaması sırasında, AKP sitesinde yer alan bu gerçek hemen çıkarılmıştı. Böylece Anayasa Mahkemesine yalan beyanda bulunuldu. Ülkemizin bütünlüğüne kasteden “BOP” projesinin altında, ABD, İtalya ve Yemen’le birlikte, Gül ve Erdoğan’ın imzaları var mıdır, araştırılmalı... Burada, Sayın Condoleezza Rice’la birlikte “BOP”’a eşbaşkanlıklarını övünçle imzalayarak ilân eden üçlü resimlerine bakılmasını öneriyorum!

 
Toplam blog
: 48
: 480
Kayıt tarihi
: 02.04.09
 
 

10 Şubat 1931'de Ankara'da dogdum. Ilk, orta ve liseyi "Galatasaray" Lisesinde tamamladim. Isviçre, ..