Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Siyaset Kaldığı Yerden Devam Ediyor, Senin Hayatında...

Siyaset Kaldığı Yerden Devam Ediyor, Senin Hayatında...
 

          Oh be Dünya varmış bu sabah ne huzurlu uyandım. Köy meydanı ne kadar da sessiz sakin. Seçim bitti kavga gitti mi dersiniz? Uyku sersemi size kendimi takdim etmeyi de unuttum.  Merhaba efendim ben köyümüzün ileri gelen kocaoğlanlarından  Karabaş.

           Şikayet etmek gibi olmasın ama muhterem köy halkı uzun süredir ne kendine acıyordu ne bizlere. Ondan öyle dedim. Şükür ki galiba sular durulmuş. Aman öyle olsun, Muhtar emmiden tut, balıkçı Rüstem’e, bakkal Eşref’ ten, zerzevatçı Ali’ ye kadar herkes iyice birbirini incitmeye başlamıştı. 

          Nasıl mı? Efendim normal şartlarda köyümüzün ahalisi birbirine pek bağlıdır da şartlar normal değildi. Bir seçimdir bir siyasettir tutturmuş gidiyorlardı valla. Vay seninki şunu yapmış vay benimki bunu demiş. O bayrak senin bu bayrak benim tozu dumana kattılardı yahu. Tabii ben ırkım ve yapım itibariyle olayın detayına inemeyeceğim sadece duyduklarımı ve gördüklerimi paylaşıyorum sizinle. Aman ha sakın yanlış anlaşılmasın herkese köylüsüne de, şehirlisine de, siyasetçisine de saygım sonsuz. Zaten karakter itibariyle dedikodudan hiç haz etmem. Sizi yakalamışken içimi döküyorum diyelim. Olanlar karşısında ayrım yapamadığımdan, her birini ayrı sevdiğimden, kimseciklere kıyamadığımdan ondan yani.

          Şimdi herkesin aynı görüşte olması mümkün değil ya olaylar oradan patlak verdi. Üzüntüsü bize kaldı. Herkesin gönlünde bir aslan yatıyor konuşmalardan onu anladık ta, yahu kıymetli büyüğüm ! Gönlünde yatanın sevgisi sana. Yanıbaşındaki gönlünde yatanı sevmiyor, onaylamıyor diye incitmek niye? Mesela geçen tarladan gülüş cümbüş döndüler hatta söğüdün altında beni görünce “ Gel oğlum Karabaş “ diye beni de yanlarına çağırdılar. Sevdiler, karnımı doyurdular, suyumu verdiler Allah razı olsun hepsinden. Ne melek şu insanlar derken, haberler başladığında bir canavarlaştılar ben bile tanıyamadım. Bir bağırış, bir kıyamet nereden geldiğimi şaşırdım. Yan yana kol kola yürüyen ben bile onlardan tırstıysam, kenarda oynayan yavrucukları o kavgadan nasıl korkmuşlardır. Iıhhh hiç tasvip etmedim, Gelecek nesillere bu davranışlarıyla kötü örnek oluyorlar. Siyasetten soğuttular vesselam.

          Neyse bir süre sonra korkuyu bıraktım. Gittim avaz avaz havlamaya başladım. Bırak Muhtar Emmi ve yandaşlarını da pek severim, Bakkal Eşref’i ve yandaşlarını da. Ben şimdi kime heyt diyeyim. Yine de elimden geldiğince dedim diyeceğimi. “Ne yapıyorsunuz insanoğlu ayıp dedim, yazık dedim. Yarın öbür gün bir birinizin yüzüne bakacaksınız günlerdir atıştınız en sonunda kavgaya dönüştü. İyi mi oldu?’ dedim. “ Yarın öbür gün tarlana imeceye gelecekler etme Muhtar Emmi dedim. Cenazene diğerleri koşacak yapma Bakkal Eşref “ dedim. Kız alıp vereceksiniz balıkçı Rüstem! “ dedim. Karpuzları elden ele tezgaha kim atacak küsersen zerzevetçi Ali” dedim. Dedim de kime dedim. Her seçim lafında bir tartışma. Çeşme başında atışma. Laf yerleştirmekte yarışma. E nereye kadar? 

           En son önceki gün canımdan bezdim. Bayrak asma yarışından gına geldi. O diyor benim partimin bayrağı köy meydanına, öbürü diyor hayır benimki. E yan yana sırayla dizin ölür müsünüz dimi ama? Yahu ortak gayeniz Al Bayrağımız olsun da, diğer bayraklar da yanını süsleyiversin olmaz mı? Olur olur pek güzel olur. Bu seçim ders olsun. Bu kavgalar son bulsun. Kardeşlik, dostluk, saygı, sevgi hüküm sürsün. Kıymetli büyüklerimiz ülkelerine faydalı olabilmek için uğraşmış ya bir ucundan da siz tutun. Destek olalım derken köstek olmayın yahu. Bir de küseni barıştırmaya, ayrılanı birleştirmeye uğraşmasınlar. Bu güzelim memleket hepimizin ya be canım....

          Birbirinizi yediniz de ne oldu? Yarın düğününe arkadaşın Rüstem gelecek. Tarlanı Muhtar Emmi sürecek. Çocuklarına zerzevatı Ali getirecek. Belki dünür olacaksın. Belki cenazende omzunda ağlayacaksın. Demem o ki siyaset kaldığı yerden devam ediyor sevdiklerim. Ama hayatınızda. Siyaset için tamiri mümkün olmayan yaralar açmayın. Yara olmayın yar olun. Görüşlerinize saygı duyun kimse kimsenin gönlündekini desteklemek zorunda değil ki. Ne var “ Olabilir saygı duyuyorum kardeşim “ deyiverseniz, senin söylediğini onaylamıyor diye yükselmeseniz. Dinleseniz, dinleseler orta yolu bulsanız...

          Şimdi diyeceksiniz e bunları niye anlattın? E hiiç başımızdan bu badireler geçince üzüldüm de paylaşmak istedim. Naçizane sözlerim yüreğinize dokunsun da bir daha düşünün istedim. Aaa bakın bakın toplanmışlar imeceye gidiyorlar. Duydunuz mu? “ Karabaş gel oğlum” diyorlar. Ayıptır söylemesi bensiz yapamazlar da. Bende onlarsız... Ben demedim mi kırmayın kırılmayın. Tarlana imeceye siyasetçiler gelecek değil ya eşin dostun gelecek. Lafıma geldiniz miii ne haber? Onca havladım o gün dinlemediniz. Bugün aklınız başınıza gelmiş pek güzel pek güzel. E bunun şerefine bir yoğurtlu ekmeğinizi alırım biraderler. Haydi hep beraber imeceye...

          Ha unutmadan hepsi aramızda ne dediysem onların iyiliği, güzelliği için dedim. Size güveniyorum ben koşup yetişeyim kalın sağlıcakla, iyilikle, güzellikle, dostlukla...

 

SİBEL YILMAZ

 

 

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..