Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Uçurumu sevenin kanatları olmalı...

Uçurumu sevenin kanatları olmalı...
 

İlk kar düşüyor İstanbul'a. Döne döne, güle güle, sarmaş dolaş düşüyor taneler. Kimi el ele, kimi yan yana bazısı tek kişilik paraşütüyle atlıyor. Kar, İstanbul'a taze aşklara, kimsesiz kedilerin kafasına, damı olmayan evlerin üstüne düşüyor. Çok güzel düşüyor. Kar böyle yağmalı. Yavaş yavaş, şarkı dinler gibi, bembeyaz.

Şimdi bir cafe'de iki sevgili el ele göz göze. Düşünmeden geleceği ve geçmişi sadece o an. İkisi birbirinin tanrısı, gözler ibadethane. Şimdi bir dağ karakolunda, askerliğinin bitmesine on gün kalmış gün sayan asker. Allah'a yakarıyor günler n'olur çabuk geçsin. Neye baksa özlediği şeyler, mesela beyaz peynir, cam bardakta çay, ama geç kalkılmış bir sabahta.

Hepimiz bir iş yapıyoruz ya. Kimimiz doktor, kimimiz eczacı, kimimiz birşey. Ama başka zamanları özlüyoruz sık sık. Vakit gelse de o apartı işletsem, emekli olsam Köyceğiz'e yerleşsem, çocuklar kendini kurtarsa, kendi iş yerimi açsam. Yaz gelse, tatile gitsem, kış gelse, evin taksitleri bitse. Oğlan askerden gelse, sevgilim okulu bitirse. Bekle bekle sütün altı yanacak gibi olur bazen, evdeki hesap çarşıya uymaz, yak bir cigara daha.

Öğrenci olsan gençlik, boş vakit, arkadaşlar ama paran olmaz. Askere gitsen, ekmek elden su gölden ama ah nerede canım özgürlük! Seversin o da seni sever, atlaman gereken yüzlerce engel, onları atlarsın, hayat ve ekonominin gidişi, evlenir bir eve yerleşirsin herkesten uzak, oh ne mutlu bana, bir de bakarsın bacadan kaçar gider aşk. Otur artık el ele baş başa. Nerede sevdanın hazzı? Zorluklar mı tadını getiriyor sevdanın?

İlk kar düşüyor İstanbul'a. Yolun yarısına gelmişim, çocuk değilim. Oysaki zilleri çalıp kaçmak istiyorum şairin dediği gibi. Kar yollara, boğaza, tek başına kalmış kel kumrunun kafasına düşüyor. Şimdi bir el telefon kaldıracak, başka bir el o telefona cevap verecek. Sessizlik olacak, genç erkek konuşacak ''herşey bitti.'' Ayyaş bir deli gibi düşecek kafasına dünya kızın, ama herşey aynen devam edecek diğer insanlar için, soğukta kalbi üşüyecek kızın, kar ne yapsın?

Üstü açık barınaklarda köpekler üşüyecek şimdi. Eylül'de doğmuş yavru kediler ve anneleri üşüyecek. Beykoz'da bir gecekonduda yerin altında bebeler üşüyecek. Sınırda nöbet tutan askerin ayağı üşüyecek. Diğer yandan Uludağ'da sıcacık elma şarabı. Dudağın dudağa tosladığı akşam ateşi. Şöminede ateş, ateşte hülyalı düşünceler. Kar düştükçe düşecek, herkes nasibini alacak ondan.

Şimdi çocuk olsam çılgın gibi sevinirdim Kar'a . Alırdım yanıma ne almam gerekiyorsa, deli gibi akşamı ederdim. Ama hatırlamam ne zamandan beri sevinemem kar'ın yağmasına. Bu kadar güzel, bu kadar masum, bu kadar hoş olsa da? Kar yağdıkça üstü örtülecek kuşların yemlerinin, kediler köpekler yiyeceği daha zor bulacak, evde odun yok kömür yok, bebeler üşüyecek. Kar'ın suçu ne? Sıcacık elma şarabını getir aklına.

Torbalarımı yaptım, ekmekleri hazırladım. Tüm bölgeye dağıtım yapma vakti. Yağmur almayan yerlere, çöp altlarına koymalı sokak hayvanları için yiyecekleri. Ekmekleri yüksek yerlere çatılara koymalı. Kurtarabildiğimiz kadar, ulaşabildiğimiz kadar, bulabildiğimiz kadar mücadeleye devam. Ömür, bir kibrit ateşi kadar ama çok güzel. Evladın kokusu, yarin teni , aklımızda yaşanacak güzel günler. Ömür bir şenlik gibi sürsün, ülkemde olsun hep güzel insanlar. Barınaklara mama yollarsanız çok sevinirler, gece rüyanızda öperler sizi. Sabah yanağınızda azıcık ıslaklık...Kim öptü beni?

''Uçurumu sevenin kanatları olmalı'' diye buyurmuş Nietzsche. Doğru buyurmuş. İçimdeki kapılar birbirine rüzgar yapıyor. Kanatlarım yok, uçurumlardan düşüyorum. Acı çekmeden yaşanmaz. En insan yanımızdır bu...

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..