Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

14 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Siyaset

Bizim ülkemizde rahatlıkla kullanılan bir cümle vardır;  Siyaset “iktidar” için yapılır. Buna itirazı olan var mı bilmiyorum ama ben iktidarın her şeye rağmen istenmesi gerektiğine inanmıyorum…

***

Batı ülkelerinde siyasetin ve siyasetçinin halkın önüne geçtiği görülmez. Bizim ülkemizde siyasetçiler kendilerini “vazgeçilmez” kendilerinin “alternatifi” olmadığını düşünür.

Ne acıdır ki son zamanlarda ülkemizde siyasetçiler ülkenin “kaderi” siyaset ise “yaşam biçimi” haline gelmiştir. Hemen herkes bu konuda her şeyi bilir görür ve ahkâm keser.

O yüzdendir ki, demokrasilerin vazgeçilmez unsuru “muhalefetler” hiç sevilmez hem eleştirilir hem de ülke, halk huzur güven için yaptıklarına söylediklerine gösterdiklerine engel olunur…

İşte bir şekilde “iktidara” gelenler bunu iyi bildikleri için siyaset iktidar için yapılır lafına ek olarak şunu rahatlıkla söylemeye başlarlar;  “Amaca ulaşmak için her şey mubahtır”

***

Oysa bu ülkede ne demokrasi adam gibi yerine oturmuştur ne de Cumhuriyetin vatandaşlara verdiği nimetlerin farkına varılmıştır. Son yıllarda ise dini yönetim anlayışı ortaya çıkınca da halkın tamamında bir mutabakat temini mümkün olamamaktadır. Hal böyle de olunca siyaset arenası hiç tasvip edilmeyecek şekilde sertleşmekte, taraflar birbirini en acımazsız şekilde eleştirir duruma gelmekte, karşılıklı tehditler ve şu anda iktidardakilerin en kolay yol olarak tercih ettiği şantajlar, kasetler havada uçuşmaktadır. Siyaset zemini hem pislenmekte hem de tuhaf bir hal almaktadır, ayrıca en tehlikeli yol olarak saptanan” dinin siyasete alet edilmesinde” sakınca görülmemektedir.

*** 

Demokrasinin tatlı kaymağından yiyerek iktidara gelenlerin hem Cumhuriyetten laiklikten ve demokrasiden rahatsızlıklarını görmemek artık mümkün değil. Her konuşmalarında her icraatlarında açıkça görülmektedir. Bu açıdan ilk baktığınızda ülkedeki günümüz iktidarının siyaset arenasının yapay ambalajlar içinde olduğunu yapay ideolojik yaklaşımlarını sahte inançlarını siyasette kullanıldıklarını rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Şimdi kendi doğrularını kendi inançlarını ve kendi cenahları tarafından kurgulanan yasakları uygulamanın peşindeler.

***

Siyaset bilimi ve çağdaş ülkelerindeki siyaset uygulamaları şunu söyler; Siyaset kurumları halkın emrine amade garsondur siyasette yönetime talip olanlar da toplumun refah ve huzuru için hizmete “garson devlet” anlayışı ile talip olan kişilerdir. Yani çağdaş toplumlarda olduğu gibi siyaset bilimi siyaseti “insan odaklı” olarak tanımlar.

Seçim dönemlerinde halkın verdiği “oy” ların bir tek amacı vardır; istikrarlı ve güçlü ekonomik programlara bağlı vakur ve kalıcı hizmettir. İktidarlarda ancak bu doğrultuda verdikleri hizmete bağlı ayakta kalabilir varlıklarını sürdürebilirler.

***

Geldiğimiz yerde hem siyaset arenasına hem de halka bakmak lazım. Çağdaş gelişmiş modern ülkelerde “halk” asla değişmez, bir oturmuş dengeleri vardır, bir siyasi partinin gönlüne hele hele zorlamalarına baskılarına göre şekil değiştirmez alışkanlıkları prensipleri silinemez. Evrensel kurallar var insanlık anlayışı var hemen her partinin uyması gereken. Dini siyasete alet etmenin, eşkıyalarla barışın sağlanacağını sanmanın neresi siyaset…

21 yüzyılda dengeler değişmiş dünyanın ekonomik oluşumları değer kaybetmeğe özellikle iletişim çağının başlanmasıyla birlikte de dünya insanlarının kucaklaşması değişmiştir.

Çağa ayak uyduramayan partilerin yaptıklarını,  geçmişten medet umanların, yüzyılların arkasında kalmış ve yıkılmış devlet geleneklerinden beslenmenin ve medet ummanın neresi siyaset…

***

Yine geldiğimiz bir noktada siyaset kurumları yani partiler bu ülkede neyi yapacaklarını neyi yapamayacaklarını tartışıyorlar. Bir ortak kafa yapısı siyaset anlayışlarında da bir denge yok. Oysa tüm siyasi partiler ülkenin refahı huzuru mutluluğu güveni ve güçlü olabilmesi için sosyal devlet anlayışı içinde dengeli bir siyaset yapmak zorundalar. Bu konu oy meselesine teşmil edilebilir mi?

***

Toplumun kafası karışık kimin neyi paylaşamadığını tartışmaya başladı, dış politikada aldığımız ağır hezimet ve yenilgilere boynunu bükmeye başladı. Komşularımızla yaşanan olumsuzluklardan usanmaya ve utanmaya başladı.

Siyasete yön veren ilgili kurum ve kuruluşlarda öğretim yerlerinde eğitim verenler doğruları yanlışlardan ayırarak gerçekleri ortaya koymak zorunda olmalarına rağmen kimin zurnası çalıyorsa ona göre oynuyorlar. Bu mudur bilim adamlığı akademisyenlik adamlık insanlık ve siyaset anlayışı, ahlakı?

***

Onlarca yüzlerce soru sormak zorunda kalıyoruz ülkesini vatanını seven, hemen her türlü rezaleti yokluğu baskıyı şiddet ve işkenceyi yaşamış birileri olarak. Biz sordukça görüyoruz ki hiçbir şeyin normalleşeceği de yok olacağı da yok aksini iddia edecek bir siyaset ortamı da maalesef yok…

Ve en acısı da anlaşılıyor ki; bu ülke asla kendi dinamiklerine bağlı hareket edemiyor. Kendi halkının ülkesinin toplumunun geçmişinin emanet aldıklarının doğrultusunda makul anlamlı kalıcı bir siyaset anlayışını üretemiyor, tıpkı eğitimde ve ekonomide olduğu gibi…

***

Anlamadığım bir husus var muhalefet partisi için kullanılan; Siz olsaydınız ne yapardınız veya niye barış sürecine katkıda bulunmuyorsunuz, devletin içinde meydana gelen olumsuzluklara neden engel olmuyorsunuz, diye.

Bu kadar komik bir talep ve suçlama olabilir mi? Silah ve mermi başkasının elinde her türlü imkân başkalarının denetiminde ama “hedefin kaçını, nereden vurursunuz” diye soruyorsunuz. Hadi sizi göreyim CHP li MHP li birileri olarak girin bakalım AKP nin kadrolaştığı iş yerlerine, girebiliyor musunuz? Belki şu anda çalışıyor olabilirsiniz ama taciz göremediğinizi söyleyebilir misiniz? Her türlü kısıtlamaya yasaklamaya karşı muhalefet partileri bugünkünden daha fazlasını nasıl yapabilirler? Sahip çıkın partinize verin gerekli sayıda oyu görün o zaman ne yapacaklarını…

Lütfen nerede olduğunu ve nasıl bir siyasi linç yaşandığını bilerek sorular sorun ve değerlerinize sahip çıkın…

***

Halkın büyük çoğunluğu yanlışları görmeğe başladı. Temel haklarının bir oy meselesi olmaktan çıktığını, insan haklarına saygı duyulan, hukukun herkese bir gün lazım olacağının bilincinde olarak, istikrar ve huzurun ekonominin büyütülmesinin yanında sosyal devlet anlayışından geçtiğini kavramış bu bağlamda da birlik ve beraberlik içinde el ele yan yana yaşamak zorunda olduğumuzu görecek olgunluğa erişmiştir.

Yeter ki dini baskılardan uzaklaştırılabilsin biat kültüründen uzaklaştırılabilsin, devlete olan güvenci yeniden tesisi edilebilsin…

İşte siyaset kurumlarına ve siyaset adamlarına düşen yegâne görev de budur. Gerisi lafı güzaftır…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..