Siyaset

Midemde bir ağrı...

Dilim pas içinde.

Şakaklarım karıncalanıyor, sırtımda bir ürperti.

Hayır, en önemlisi o mide bulantısı... O mide bulantısı!

Tansiyonum mu tavan yaptı, sanmıyorum; mide...

O midenin içten içte burgu gibi, kalpten sıyırıp, atar/toplar damarlardan zıplayarak ruhunu oyması insanın... İşte o!

Doktora anlatıyorum, sırıtıyor.

Dahiliye mafiş:  hariciyeye gönderiyorlar.

Oradan intaniyeye.

Derken bevliye, sonra kulak/burun/boğaz...

Yetmiyor, bilumum operatörler, falan-filan ve efendime söyleyelim,  kapı kapı dolaşıyorum tababet makamlarını...  Hikaye!

Geçmiyor midemin ağrısı. Bulantısı; hele o bulantısı!..

Sizin de mideniz bozulmuştur herhalde, ılık ılık bulanmıştır mideniz: hiç öyle değil.

Çekmişinizdir kafayı, Ilgaz Ilgaz bulanmıştır içiniz; değil, hiç biri değil...

İshal hali... Değil.

Üşütme durumu... Değil.

Başka?..

Bam/başka bir çaresizlik içine düştüğüm kuyu...

Sonuç: Midem allak/bullak!

İniyor kayık/çıkıyor kayık, misali dehşetli bir burulma dolanıyor midemde, anlatılır gibi değil...

Anlatamadığım gibi, yani...

İşte böyle bir şey!

Böyle bir şey bedenimin, ruhumun, aklımın, yüreğimin ve kişiliğimin SİYASET denen şeye verdiği tepki!.. Açtığı cephe, siper ettiği göğüs... İşte o bulantı!

Bu kadar sözcüğü ard/arda sıralamama rağmen, anlatamadığım bir şey o buruk/acılı bulantı...

Midenin bulantısı.

Ruhun burukluğu.

Gönlün karalar bağlaması, mirim.

İşte böyle bir şey!

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com