Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '08

 
Kategori
Öykü
 

Şizofrenin güncesi (1)

Şizofrenin güncesi (1)
 

Bölüm 1
Küf kokulu banyomdaki kırık aynaya takıldı gözlerim. Akşamdan kalmışlığın tüm izlerini taşıyordu adeta, kan çanağı gözler, göz altındaki torbalarım, günlerdir jilet yüzü görmemiş kirli sakalım. Alnımda ufak bir morartı gördüm, aynı zamanda şişmişti. Hatırlamıyorum dün geceyi, kör kütük içtikten sonra, kirli yatağa zıbarırken bir yere çarpmış olmalıydım. Paslı musluğa uzanıp, sırları dökülmüş kurnayı çevirdim, su yerine yılan tıslamasına benzer bir ses duydum, okkalı bir küfür savurdum. İçim birden coştu, güçlü bir öfke seli geliyordu, kalp atışlarım hızlandı, nefesim darlandı. Genzimi sertce temizleyip, ağzıma dolan tükürüğü silahtan çıkan bir kurşun gibi aynaya fırlattım. Aynadaki o kirli surat canımı sıkmıştı, yüzüne tükürmeme rağmen kılı bile kıpırdamamıştı. Aynadan Newton'nun yer çekimi kanununu kanıtlarcasına yere doğru süzülen tükürüklerimin görüntüsüne deli gibi kahkaha patlattım. Kahkaha sesimin şiddetinden sabah avı için ipeksi ağında pusu kuran kara bir örümcek yuvasına kaçtı. Bir el darbesiyle yuvasını yerle bir ettim, parmaklarımda ki ağlara bakarken yoketmenin tatmini sardı kahkahalarımı.

İçeriye girip günlerdir değişmeyen, kimbilir kimlere arsız, sessiz, pis pis sırıtarak yataklık eden; eski yatağa bıraktım kendimi sırt üstü. Tavandaki yer yer rutubetten sidik rengi alan şekilleri izledim. Küçükken de toprağa böyle uzanıp bulutları izler, türlü hayallere dalardım. Sahi ne kadar oldu kimbilir yüzümü gökyüzüne çevirmeyeli. Yine öfke patlamasıyla hışımla ayağa fırlayıp zaten topu topu iki metrekarelik alanda ne yaptığını bilmez halde volta atmaya başladım. Önümde bana kafa tutan bir hamam böceğini çıplak ayağımın altındaki sesi hissederek yokettim. Biraz rahatladım, yoketmiştim. Gücüm ona mı yetmişti acaba? Oysa onlar benim dostlarımdı, yemeğimi paylaşıp saatlerce konuşurdum ama yine de onu yoketmenin mutluluğunu yaşadım. Daha çok var nasılsa ve umurlarında değil birine zarar vermem, kin gibi yüce duyguları yoktur, nefrette etmezler, üstelik bir o kadarda çabuk çoğalıp yenilenirler, belkide bu yüzden umursamazlıkları, belkide çok önceleri vazgeçtiler gereksizliğini anladıkları bu duygudan ve tek düşmanlarının dünyada insanlar olduğunun bilincinde yaratıklar. Başka her şeye karşı koyacak kadar güçlü ve kendinden eminler. Darwinin teorisini yerle bir eden dik, karşı koyan mahluklar.

Neden bunları oturmuş yazıyorum hiç bir fikrim yok ve büyük olasılıkla bu yazdıklarımda diğerleri gibi çöpün kokuşmuşluğunu boylayacaklar, umrumda da değil. İnsan neden yazar ve neden kalkıp bu kendinden parça yazdıklarını ulu orta meydanlara serer. Okudukça kendi yazdıklarına aşık olur zamanla ve biraz pohpohlanmayla egosunda müthiş ama aslında zehirli hazlar duymaya başlar ve bu gitgide bağımlılık hali yaratır beyinlerde. ben onun için yazmıyorum diyeceğim ve siz inanmayacaksınız; umrumda sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Sadece niyet ettim bir kere ve tüm yazanlara öfkemden yazıyorum aslında ve okuyup bana kızacak olanlarla, çok bilmiş diyeceklerle mutlu olacağım. Bir yerde tezimi kanıtlayacağım.

Bu yazacaklarımın hiç bir dizini, sırası olmayacaktır kendimi tanıdığım kadarıyla ve çoğu zaman oradan oraya atlayacağım. Neden karşımda okuyan varmış gibi yazıyorum bilmiyorum. Ne bileyim, sanırım böyle anlatmak daha kolay. Karşımda biri olduğunu düşünmek biraz daha kendimi temize çekmek belki, belki de ne bileyim bir rahibin önünde günah çıkarmak bir nevi.

Bana gelecek olursak, ben kırk yaşına merdiveni dayamış tırmandıkça aşağıdaki halime acıyan ve geçtiğim kırılmaya yüz tutmuş basamakları gördükçe midesi kalkan çoğu zaman kusan biriyim. İnsanların kendilerine bile bu kadar uzak olmalarını, ve bu aslında olmayan benliklerine kendilerinin bile inanmış olmalarını artık yadırgamaktan vazgeçen biriyim. Herkese, herşeye öfkeliyim, iki kere iki dört diyenlere hayatı matematiğin üzerine oturtmaya çalışanlara ve sonunda kendilerinin ayakta kalmalarına katıla katıla güler, hatta ayakta kalmalarını bizzat kendim gerçekleştiririm, bir yerde intikamın tadını yaşarım. Param yok, bir devlet dairesinde memurum halimden de memnunun, paradan nefret ederim, ve önüme gelen fırsatları bilakis teperim ve bundan müthiş bir haz duyarım.

Dostlar vardır, bazı şeyleri söyleyebilirsiniz, dostlar vardır çoğu şeyleri söyleyebilirsiniz, ama öyle sırlarınız kirlenmişliğiniz vardır ki kendinize dahi sırrınızı veremezsiniz. Ben size bunları vereceğim ve beni gözetlemenizi sağlayacağım ki insan oğlunun vazgeçemediği bir güdüdür, izlemek. Başkalarının yazdıklarından yargılamak, çeşitli yaftalar yapıştırmak vs ve bundan çılgınca bilmişlik hazzı tatmak.

......................................................

 
Toplam blog
: 13
: 229
Kayıt tarihi
: 15.03.08
 
 

İşletme bölümü mezunuyum. Özel bir şirkette rakamları pek sevemesemde muhasebe departmanında çalışıy..