Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '17

 
Kategori
Hayvan Bakımı
 

Sokağa Terk Edilenler

Sokağa Terk Edilenler
 

Gökçe Özcan


Bazen hayvan besleyen insanlara çok kızıyorum. Bu cümlem elbet yanlış anlaşılabilir. Aslında anlatmak istediğim "zevk için hayvan beslemek". Facebook'ta hayvan gruplarına çok takılırım mesela. Birisi sokaktan bir kedi çeker ve paylaşır. "acil yuva aranıyor". Gelen yorumlara bakıyorum, öylesine. "ahh canım, vahh canım, ne kadar tatlı, ne kadar poncik, inşallah bir yuva bulur." sokaktaki hayvanın aslında kaderi bu. Fakat şimdi başka bir kediye geçecek olursak şöyle güzel bir cins kedi, ne kadar da sevimli o da yuva arıyor. Yorumlara bakacak olursak, "ya bize gönderin, bizim oğlan çok istiyor" gibisinden gibisinden çok aşırı hayvan sever oluveriyorlar. Aslında o da kedi bu da kedi. Aynı şey birçok diğer hayvan türünde geçerli. Geçtiğimiz günlerde tesadüfen İnstagram üzerinde fark ettim bir arkadaşın köpeği çalınmış. Köpeğe bakınca zaten "gel beni çal" havası var. Asil bir alman kurdu. eee daha ne olsun, kap götür onu. Halbuki bi gidiverse barınaklara orda ne kadar güzel canlar var. Şaka değil bir Alman Kurdunu da çok rahatlıkla görebilirsiniz. Hele hele golden sanırım 3 köpekten 1'i o. Sokaklara baktığımız zaman, bilhassa tatil yerlerinde, yazlıkların olduğu yerlerde özellikle insanlar köpek alıyorlar ama sonra bırakıyorlar. Yazık bakmayacağın hayvanı ne diye alırsın ki ?

Bir hayvanı almadan önce eğri oturup doğru düşünmek lazım. Bu bir heves mi, bir sorumluluk mu? Bence bunu çok iyi irdelemek gerekiyor. Zira cevabı heves olanların şekil A'sı barınaklarda ve sokaklarda mevcut. Heves geçince kurtul ondan! 

Bazende gördüğüm ilginç şeyler var. Falanca kişi tatile gidecekmiş. "Yemini suyunu şöyle koydum kaç gün dayanır". Yahu çocuğunu bırakmıyorsan hayvanını neden bırakıyorsun? Bilenler bilir benim "Çiko" adında bir muhabbet kuşum vardı. Onu kaybedeli 6 ay oldu. Çarşıdayken bile o evde yalnız ise aklım onda olurdu benim. Düşünsenize koskoca bir hafta onu evde yanlız bırakmışım. Düşüncesi bile çok saçma! Bir kere insan o yastığa kafayı koyunca "acaba" demez mi? Demiyorsa zaten orda durup bir hayvanseviyor mu diye düşünmeli. Hala aklıma estikçe ağlıyorum. Onun için çok fedakarlık yaptım. Benim bir evcil hayvanım var diye birçok şeye katılmadım, uzak durdum. Ve iyi ki bunu yapmışım. Şu an içimde onun yarattığı kocaman bir boşluk var. Keşke yaşıyor olsa da birçok şey eksik olsa diyorum hep. Evlat yerine koyuyorsun çünkü. Konmalı da zaten.

Mesele muhabbet kuşundan açılmışken bazı yorumlara da denk geliyorum. Bazı arkadaşlar muhabbet kuşu özgür kalsın diye gidip alıyorlarmış ve camdan salıyorlarmış. -ne büyük bir iyilik?- Tamamen mantık dışı bir hareket olarak görüyorum. Burası muhabbet kuşunun anavatanı değil. Yiyecek bir şey dahi bulamaz burda. Zira almış olduğu o kuş doğadan tutulmuş bir hayvan bile değil. Tamamen evcil üretim. Özgür kalsın isterken onu ölüme yolladıklarının farkında bile değiller. Bazen insan iyilik ettiğini sanırken kötülük yapmış olur. Bu da onlardan biri olmalı. Sonuçta sokağa salınacak hayvan var salınmayacak hayvan var. 

Bir evcil hayvan edinmeden önce tatilinizi dahi hesaba katmalısınız. Komşularınızı, hastalandığında maddi gücünüzün yetip yetemeyeceğini iyi düşünmelisiniz ki sonra vazgeçmek zorunda kalmayınız. Ve yazımı okuyupta çocuğu olan ebeveynler, lütfen çocuğunuz istedi diye evcil hayvan almayın. Bunu söylüyorum çünkü çoğu çocuk sevdiğini zannederken ona zarar veriyor. Eğer ona bakacak olan siz iseniz işte o zaman almalısınız. Zira hiçbir hayvan oyuncak değildir. Heves alıp sokaklara, barınaklara terkedilmemelidir. 

Gökçe Özcan 

 
Toplam blog
: 26
: 7020
Kayıt tarihi
: 22.02.14
 
 

Merhaba, ben Gökçe Özcan kısa ve öz kendimi anlatmak isterim. Anlatmak diyorum, çünkü insan tanım..