Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '13

 
Kategori
Deneme
 

Sokrat ile meraklı Eşek Arısı-14

Sokrat ile meraklı Eşek Arısı-14
 

*Zaman, hayat ve umut; geri vitesi olmayan bir otomobil gibidir.(Oruç Baba)


(Önceki bölümün devamı...)

Meraklı Eşek Arısı: İnsanoğlu doğaya ihanet etmiştir suçlaması biraz ağır kaçmadı mı?

Sokrat: Hayır kaçmadı. Keşke daha ağırı olsaydı da onu söyleseydim. İnsanoğlu, kaynakları tüketmekle kalmamış, doğayı telafisi mümkün olmayacak bir şekilde kirletmiştir. Benim yaşadığım zaman diliminde insanın doğaya verdiği zarar çok azdı. Daha önceleri ise hemen hemen hiç yoktu. Şimdi öyle mi? Çevre kirliliği had safhada, kutuplar eriyor, yakın bir gelecekte içmek için temiz su bile bulamayacaksınız. Bütün bunları karşılık siz ne yapıyoruz sadece seyretmekten başka? Doğanın diğer evlatlarını acımasızca öldürüyorsunuz, hatta nesillerini tüketiyorsunuz. Buna hakkınız var mı? Nükleer santrallerden arta kalan atıkların radyoaktif etkisi 250 milyon yıl boyunca sürüyormuş. Dünyanın dört bir yanında bu atıklardan tonlarca var. Nükleer atıklar, bu kadar yıl bir tehlike yaratmadan nasıl korunacak? Hızla artan dünya nüfusunu bekleyen çok sayıdaki tehlikenin sorumlusu doğa ana değil, insanoğlunun kendisidir. Ben bu konuda elde edilen bilgiyi her yönden iyice irdelemeden uygulamaya koydukları için bilim adamlarını ve insan ömrünü uzatmak için çalışan tıp insanlarını da suçluyorum.

Meraklı Eşek Arısı: Tıp adamları deyince sanırım öncelikle doktorlar aklımıza geliyor. Onları neden suçluyorsun? İnsanların dertlerine çare bulmaları, hastaları iyileştirmeleri suç mu?

Sokrat: Doktorları insan ömrünü uzatmaya çalıştıkları için suçluyorum. Çünkü uzayan ömür insan için faydalı olabilir, fakat doğanın da zararınadır.

Meraklı Eşek Arısı: Moral bozucu konular bunlar! İyisi mi ben masalıma devam edeyim: Tilki yağcılığı daha da ileriye götürmek amacıyla kralın bu durumuna bir çare üretmiş. Orman içinde yorulmadan dolaşabilmesi için üzerine binebileceği bir makam hayvanı fikriyle kralın karşısına çıkmış. Bu binilecek hayvanın seçilmesi için de bir hayvan akil komisyonu oluşturmasını söylemiş. Bu fikri de kabul görmüş ve kral bu komisyona güzel konuşan, ikna yeteneği olan bir başkan atamış. Tabii bu başkan, tilkiden başkası değilmiş. Üyeliklere ise çakal, domuz, karga, yılan ve sansarı getirmiş. Komisyon en kısa zamanda toplantıya çağırılmış ve daha ilk oturumda kralın binebileceği hayvanlar belirlenerek adları içlerinden birini seçmesi için krala götürülmüş. Seçilen ilk aday binek hayvanı olarak düşünülen zürafa, kralın karşısına çıkmış. “Sayın kralım, sizi taşımak benim için büyük bir onurdur, ama benim boyum çok yüksek. Ya benim üzerimden düşerseniz, maazallah sonunuz ne olur?” deyince aslan zürafayı gönderip ikinci adayı çağırmış. İkinci aday olan at huzura çıkıp, çok hızlı koştuğu için kralın üzerinde durmakta zorluk çekebileceği mazeretini öne sürmüş. Kral, mazereti kabul etmiş. Diğer adayı huzura istemiş. Bu sefer de keçi gelmiş. Keçi “Efendim, ben patikaları sekerek geçerim, dağlara tırmanırım hatta ağaçlara bile çıkabilirim. Ama bir benim bir de kendinizin cüssesine bakın. Sırtıma bindiğinizde ayaklarınız yerlerde sürünecek ve herkes bize gülecek.” Demiş. Bu gerekçeyi de aslan beğenmiş. Son aday gelsin diye emir vermiş.

Sokrat: Akil hayvanlar komisyonu bula bula dört tane mi aday bulmuş? Doğrusu biraz beceriksiz bir komisyonmuş! Mesela fili ve zebrayı da aday gösterebilirlerdi.

Meraklı Eşek Arısı: Komisyon üyeleri de senin yaptığın suçlamanın benzerini zihinlerinden geçirmişler ve krala binebileceği bir hayvan bulamadıkları için başlarına çok kötü şeyler gelebileceği endişesi içine düşmüşler. Kaderleri son adaya bağlıymış artık. Ya o da kralı ikna edici bir mazeret bulursa?

Sokrat: Son aday hangi hayvanmış?

Meraklı Eşek Arısı: Eşekmiş. Eskiden hor gördükleri, selam bile vermedikleri eşek şimdi, vereceği kararla onların hayatlarını etkileyebilecek bir pozisyondaymış. Kabul etmesi ve kralı ikna etmesi için neredeyse eşeğin ayaklarına kapanacaklarmış. Meğerse eşek ne kadar değerli, asil, düşünceli bir hayvanmış! Onlar bu özellikleri dolayısıyla eşeği hep takdir ederlermiş!

Sokrat: Öyle ya, yalandan kim ölmüş? Üstelik eşek de onlara göre aptal ya, nasıl olsa bu yalanlara ve yağcılığa kanar diye düşünmüşlerdir.

Meraklı Eşek Arısı: Cömertçe yalanlarını döktürmüşler.

Sokrat: Yalanın hazmı zor derler. İnanmıyorum. Öyle olsaydı en çok görülen hastalıkların başında hazımsızlık gelirdi.

Meraklı Eşek Arısı: Eşek bunlara inanmamış, ancak “Bu akil hayvan komisyonu üyelerinden tilkinin dışındakilere fazla kızgınlığım yok. Tilkiyi mahvedeceğim derken onları da yakmayayım. Aklımı kullanıp sadece tilkiye zarar verecek bir çözüm bulmalıyım. Hem kralın isteğine karşı çıkacak gücüm de yok benim. Kızarsa beni oracıkta öldürüverir. O nedenle kendime de zararı dokunmayacak bir yol bulmalıyım” Diye düşünmüş ve bulmuş. Aslanın huzurunu çıktığında “Saygı değer kralımız bu göreve beni lâyık gördüğünüz için teşekkür ederim. Size hizmet etmek benim için büyük bir onurdur. Görevimi en iyi şekilde yapacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Yalnız sizden bir ricada bulunacağım. O da şu: Sizin güvenliğiniz her şeyden önce gelir. Dolaşmalarımız sırasında sırtımda siz varken ben bunu tam olarak sağlayamayabilirim. O nedenle biz dolaşırken zeki ve becerikli bir hayvanın öncü görevine getirilmesi ve bu öncünün geçeceğimiz yolları kontrol etmesi uygun olur. Tabii yine de takdir size ait, ama bana soracak olursanız bu işi en iyi yapacak olan da tikidir.” Demiş. Bu öneri aslanın çok hoşuna gitmiş ve hemen öncü olarak tilkiyi görevlendirmiş ve görevini de çok iyi yapması konusunda uyarmış. Tilki bu durumdan hiç memnun olmadıysa da çaresiz kabul etmek zorunda kalmış

Sokrat: Acaba tilki, eştiği kuyuya kendi mi düşecek? Eşeğin bulduğu çözüm ve akıl yürütmesi çok güzel. Ondan bu kadarını beklemezdim.

Meraklı Eşek Arısı: Demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. Eşeğin o aptal görüntüsü bizleri yanıltmış olabilir. Ne kadar akıllı olduğunu ya da olmadığını masalın sonunda göreceğiz.

Sokrat: Tilkiye iyi bir ders vermesini çok isterim.

Meraklı Eşek Arısı: Kahramanız bu işte başarılı olmak için öncelikle sabır gerektiğini çok iyi biliyormuş. O nedenle aslanın hizmetinde birkaç ay canını dişine takmış ve her zorluğa sabrederek katlanmış. Nihayet beklediği günler gelmiş. Uygun bir zamanda maymunları ziyarete giderek tilkiyi mahvetmek için hazırladığı planı onlara anlatmış. Kendisine yardımcı olup olmayacaklarını sormuş. Maymunlar başlarına bu felaketleri açan tilkiden intikam almak için çok istekli olduklarından eşeğin planını hemen kabul etmişler. Üç gün sonra eşek kralı gezdirirken tam tepeye geldiklerinde maymunlar öncü tilkiye saldıracaklar, tabii can korkusuyla tilki kaçacak ve kralı sırtından indiren eşek maymun ordusunun içine dalarak hepsini perişan edecek. Tepedeki kral da olan biteni çok iyi bir şekilde görebilecekti. Plan genel hatlarıyla böyleymiş.

Sokrat: Galiba tilkinin sonu yaklaşıyor.

Meraklı Eşek Arısı: O günün sabahı eşek erkenden uyanmış. Yapacaklarını bir kere daha gözden geçirmiş. Unuttuğu en ufak bir ayrıntı bile olmasın istiyormuş. Aslanı sırtına bindirmiş. Tilki önde, onlar arkada yola koyulmuşlar. Tam tepeye geldiklerinde maymunlar çığlık atarak saklandıkları yerden çıkmışlar ve önce tilkiye saldırmışlar. Görevi olabilecek bir tehlikeye karşı kralı uyarmak hatta korumak olan tilki, bu saldırı karşısında canının derdine düştüğünden oradan kaçmaktan başka bir şey düşünemiyormuş. Kralı uyarmak aklından bile geçmemiş. Nitekim tabanları yağlayarak, en hızlı koşuculara bile taş çıkartırcasına oradan uzaklaşmış. Tilkinin kaçtığını gören maymunlar, bu sefer kral ve eşeğe doğru yönelmişler. Bunun üzerine sırtındaki aslanı yere indiren eşek, hiç düşünmeden maymun ordusuna karşı tek başına saldırıya geçmiş. Cesaretle içlerine dalmış. Sağa sola çifteler savurmaya başlamış. Maymunlar önceden anlaştıkları gibi, çifteler isabet etmese bile kendilerini yere atmışlar, kısacası rollerini çok güzel oynamışlar. Sonunda bozguna uğramış bir ordu gibi oradan kaçmışlar. Kral bulunduğu yer itibariyle olan bitenleri çok iyi bir şekilde izleyebilmiş. Tilkinin yüreksizliğine kızarken eşeğin cesaretine hayran kalmış.

Sokrat: Gerçi buradaki cesaret yapmacık ama bu söylediklerin aklıma şu sözü getirdi: Aklı kullanmak için en başta gerekli olan cesarettir.

Meraklı Eşek Arısı: Evet, eşeğin aklını kullanma cesaretini gösterdiğini söyleyebiliriz.Kral bu olaydan sonra eşeği emekliye ayırmış. Akil hayvanlar komisyonu üyelerini de eşeğe hizmetle görevlendirmiş. Eşek istediği zaman taze ot ve temiz su getirme, barındığı yeri temiz tutma bu üyelerin başlıca görevleriymiş.

Sokrat: Tilkiye ne olmuş?

Meraklı Eşek Arısı: Emekliye ayrılan eşekten boşalan görev de ona verilmiş. Yani aslan artık her yere tilkinin sırtında gidiyormuş. Tilkinin kendi canını kurtarmak için maymun etinin yararlı olduğu yalanını uydurduğunu da eşek, aslana bir bir anlatmış. Kral o günden sonra maymun eti yemekten vazgeçmiş ve tüm maymunları affetmiş.

Sokrat: Olup bitenlere ormandaki diğer hayvanlar çok şaşırmış olmalı.

Meraklı Eşek Arısı: Evet, şaşırmışlar ve bütün bunları nasıl becerdiğini eşeğe sormuşlar. Eşek de onlara “Nasıl becerdiğimi boş verin. Siz asıl sonuca bakın. Yani: Aklın fendi, kurnazlığı yendi.” Demiş. Masal da burada bitmiş.

Sokrat: Ders dolu bir masaldı. Hem kutlarım hem de teşekkür ederim.

Meraklı Eşek Arısı: Anlatırken yoruldum Sokrat. Bu konuda senin kadar talimli değilim. Sen saatlerce, günlerce konuşabiliyorsundur.  Bitirelim mi? Hoşça kal.

Sokrat: Sen de hoşça kal Meraklı Eşek Arısı!

                                                                        ?   ?   ?

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..