Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '10

 
Kategori
İstanbul
 

Sonra Ne Mi Oldu(2)

Sonra Ne Mi Oldu(2)
 

http://blog.milliyet.com.tr/Sonra_Ne_Mi_Oldu_/Blog/?BlogNo=231033

Zahmetli bir yolculuk sonunda artık KemalCan'ın yanındaydım. Bu arada; Kemal Göksu Alternatif Süreç Gazetesi Yayın Yönetmenim ve sevdiğim bir dost. Aynı zamanda dişçi.

Yayınlanan son sayı hakkında konuştuk. Uzun süredir görüşmemiştik. Sohbet muhabbet derken misafirleri geldi.

Misafirlerinin içinde Özel Lider Şişli İlköğretim Okulu 3/C sınıfı öğrencileri Deniz Özdemirler, Onur Tutuş ve Begüm Can'da vardı.

Proje Ödevi için orada bulunuyorlardı. Konuları 'Gazetecilerle Röportaj' dı.

Çocuklar soruları önceden hazırlamış gelmişlerdi. Keyifli bir röportaj oldu. Kemalcan'ı bayağı bir terlettiler. 'Küçükken yaptığınız bir yaramazlık' sorusuna Kemalcan cevap vermek istemezken ben hemen devreye girip 'Komşunun bahçesinden erik çalardı' dedim ve KemalCan'ın hırsızlığı da böylece kayıtlara geçmiş oldu.

Soru-Cevap bir tarafa çocukların halleri görülmeye değerdi. Hep söylerim onlar dünyanın en güzel varlıkları.

Deniz Özdemirli; Orada bulunduğu süre içinde birlikte geldiği büyüklerinden ikaz alsa da keyifle sakızını çiğnedi. Koltuğa yanıma uzanıp cevapları yazdı. Soru sormak cevap yazmak pek ona göre birşey değildi sanki. O daha çok etrafla ilgiliydi. Güler yüzlüydü. Şirine bir ifadesi vardı. Onun ilgisini daha çok dişçi koltuğu çekmişti. Belki büyüyünce o da dişçi olur.

Onur Tutuş; Orada bulunmaktan hoşnutsuz görünüyordu. Dişçi korkusu olabilir. Cevapları o da yazdı. 'Bitse de gitsek' bir ifadesi vardı. Neyse ki KemalCan'ın kedisi Hasan oradaydı da biraz onunla ilgilendi ve rahatladı.

Begüm Can; Büyüyünce ne olur bilemem ama ne olursa olsun işinde çok başarılı olacağı kesin. Konuya ilgili, pratik, öğrenme isteği olan, gözlerinin içi parlayan şeker mi şeker bir prenses. Fotoğraf çekiminde verdiği pozlarsa 'aman aman' diyeyim ben size.

Meşakkatli bir süreçten sonra röportaj bitti ve Asistan Songül ablaları çocuklara hikaye kitapları, boyama kitapları verdi. Çok mutlu oldular.

Çocuklarla fotoğraf çektirdik. Giderken öpüştük el salladık ve gittiler. Sıradışı ve keyifli bir gündü.

Bir süre daha oturdum. KemalCan için yoğun bir gündü. Misafirler gelmeye devam ediyordu. 'Haydi Esma vakit tamam, akşam diyordun, şimdi oldu akşam' diyerek gazetelerimi alıp vedalaşarak oradan ayrıldım.

Deniz, martılar beni bekliyordu. Pastaneden simit aldım. Otobüse binerek Karaköy'e geldim

Mis gibi bir hava, deniz, martılar. Simitim de var. Hemen davranıp vapurda yerimi aldım. Vapur hareket ettikten sonra çantamdan simiti çıkarıp martılarlı besledim. Birlikte Kadıköye kadar geldik. 'Özletme yine gel' dediler ve geldikleri yöne geri gittiler.

Yeni bir otobüs macerasına atılmak üzere 16B kuyruğunda yerimi aldım.

Macera oracıkta başladı hemen. 1,5-2 yaşında bir minik bir adam yanındaki anneanne-babaanne olduğunu düşündüğüm kadını soru yağmuruna tuttu;

- O kocaman vapurdan neden indik?

- Çünkü başkaları binecek.

- Neden başkaları bincek?

- Çünkü eve gidecekler.

- Neden eve gitcekler?

- Çünkü akşam oldu.

- Neden akşam oldu?

- Çünkü hava karardı.

- Neden hava karardı?

- Çünkü gündüz aydınlık olur akşam karanlık olur.

- Havayı kim kararttıı?

... sessizlik...

Devam edecek...

:) İyi bayramlar.

http://www.esmakahraman.com/sonra-ne-mi-oldu-2/

DipNot: Fotoğraflar elime ulaştığında yayınlayacağım.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..