Soru Nedir?

Tesadüfen gördüm, televizyonda bir program özelinde Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve karşısında ismini bilmediğim gazeteciler.

Sorular, cevaplar sorular cevaplar, suçlamalar, suçlamalar…

İnsan hakları, misafirperverlik falan filan, onlar eskide kaldı, ya da hiç yoktular ki!

Türkiye’de her beş aileden üçünde mirasla ilgili kavga yoksa inanın birileri sustuğundan; yani demem o ki mevzu menfaat olunca kardeş kardeşin gözünü oyarken, kim gönüllüce karşısındakiyle hele de hiç tanımadığı birisiyle ekmeğini paylaşsın çevremde gördüklerimden pay biçerek anlamıyorum inanın.

Mevzuu aslında o kadar basit olsa ya da ben mi yalnızca böyle düşünüyorum anlamak çok zor.

Yahu batı medeniyetinin canına okuduğu, içten içe karıştırdığı başta Afganistan; hatırlayın Rusya girdi başta, ikiz kardeşi 1. ve 2. Dünya Savaşındaki müttefiki olan Rusya’nın ardından Amerika girdi. Suudi ve Arap cihatçılar. Sonra 11 Eylül, dosttu başta Taliban, sonra düşman oldu falan… Hatırlayın!

Yine Saddam ve yıllarca desteklenen İran-Irak Savaşı; Irak’a Rusya silah sattı, İran Amerika’ya kaldı. Gerçi İran’da devrim olmuş, Humeyni Paris’ten yola çıkmıştı. Tahta oturmuş rejim değişmişti öncesinde ya.

Bizde de 12 Eylül oldu o arada. Ermeni asıllı ASALA, iticiydi canım, PKK kuruldu derhal içinde yerli unsurlar patronu aynı kalan…

Irak komşumuzdu bize çok uzak değildi adı Irak olsa da bir koyup beş alacağız diye, diye paraleller arası uçuşa yasak bölgede canlanan bir terör yumağı bize binlerce can, milyarlarca dolara mal olan dolaylı değil, emperyalizmin vergisi Allah vergisi saflığımızla birleşince bize fakirlik kaldı, ne kalacaktı. Şimdi bir koyup beş alacak olanların zamanında “davulcu, zurnacı” vardı hani hatırlar hatırlayan…

Hiçbir olay birbirinden bağımsız değil; arka plana bakmak ne zor. Düşünün bir tarafta emperyalizmin yersiz yurtsuz ettiği biçare sahipsiz İslam, diğer tarafta, kimlerin elinde oyuncak olduğunu bilemeyen, Arapçayı din, İngilizceyi bilim sanan yurdum insanına televizyonlar tam da kendisiyle oyun oynar cinsten bir ortaoyunundalar.

Yahu doğru soru sorulmuyor.

Bu insanları kim yerinden yurdundan etti? Cevap yok, zaten soru da yok.

Yerinden yurdundan edenler sorumlu değil de biz mi sorumluyuz bu yük bize pek büyük değil mi?

Daha böyle sorumlu gerçek sorumlular perde arkasına gizlenerek birbirine düşürülen mazlum halklar. Bunun sonucunda milyonlarca göçmenle bir iç savaş provası mı hazırlanıyor yoksa nedir olan?

Bizim Irak, İran, Suriyeli, Afgan mazlumlarla ne sorunumuz olabilir?

Bu insanları yerinden yurdundan eden eller kimin kanlı elleridir?

Suçlular suçu bize yüklemişler, suçsuz mazlumun yerini yurdunu yağmalamışlar.

İngiliz Muhipler Cemiyeti üyeleri bilmiyorum şimdi nerededir? Sanıyorum bu ülkeden hiçbir zaman gitmemişler.

Şimdi Suriye’de Rusya ile Amerika kral, bir tarafta İngiltere’de eğitim almış, babasının Hafız adı, biliyorsunuz hafızın anlamını… Elinde binlerce Türk ve Müslüman askerin kanı olan Öcalan varmış. Öcalan denince o da bir yurdum insanıymış, öğrenciymiş bir zamanlar başkent Ankara’da. Arkadaki elleri görmeden, seslere bakmayın siz! Parayı veren kim? Usta kim, mimar kim? Ya mal sahibi. Yatırımcı kim? Daha çok para kazanacak kim? Kim kimi konuşturur, kimi susturur, kimi film yıldızı çoğu figüran. Lütfen biraz da büyük resme odaklan.