Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '18

 
Kategori
Siyaset
 

Sorumluluk Duygusu Taşıyanlara Çağrılar

Sorumluluk Duygusu Taşıyanlara Çağrılar
 

İnsanlarımızın birçok şeyi, yine diğer birçok şeyle karıştırdığını hatta karıştırmaya devamda ısrar ettiğini görüyoruz.  Halk sınıfları arasında Yunus Emre’ler, Mevlanalar, Hacı Bayram-ı Veliler, Hacı Bektaşlar, Ahi Evranlar daha nice önemli değerler, toplumu bir araya getirecek önemli değerler varken nedense bu değerlerden milletin çok fazla bilgisi varmış gibi görünmesine rağmen insanlarımız arasında birçok noktada tezatlar gün geçtikçe artarken, aydın cahil arasındaki makasın da günden güne azaldığını gözlemlemek de ayrıca ibretle seyredilmeye değer görünebilir.

            İlkokul mezunu veya daha alt düzeyde olanların kamu görevi almak gibi bir hayalleri olmadığından bu kişiler genellikle beden güçlerini kullanarak doğrudan ve sürekli üretimin içindeyken, çalışmadıkları her gün içeride olacaklarının bilincinde olan kişiler olmakla beraber, toplumun bence en özgür insanları. Neticede yetişmiş insanların avukatlık belgesini, doktorluk lisansını iptal edildiğinde son derece uzun yıllar boyunca eğitim alan insan bir anda boşa çıkarken, ilkokul mezunu birinin kazmasını küreğini veya keserini almakla onu üretmekten kimse mahrum edemez ve o bir şekilde hamallık dahi yaparak karnını doyurabilir. Diğer yandan öğrenilen bilgilerin çoğunun sınavlar için ezberlendiği ülkemizde sınav bittiğinde bilgilerin çoğunun da geride kaldığı, işin de işyerinde, iş ortamında öğrenildiği göz önüne alınırsa yaptıkları meslekleri bir anda yapamaz durumda olacakların toplumumuzda cahil olarak nitelenen insanlara nazaran acınacak duruma düşmeleri an meselesidir. Bu durum eğitimliler için büyük bir risk ve ironidir…

            Toplumumuzun tüm bireylerinin çatıyı yukarıda tutmaya yarayan organlar, hücreler, araçlar, canlı mekanizmalar olduğu aşikâr. Herkesin kendince bir görevi var ve bir insan vücudu ne ise, devlet de yaşayan mekanizma olarak o olabilir. O halde tıpkı insan vücudundaki hücreler gibi ülkesine faydalı olmaya çalışan her birey bu ülke için niteliğine, vasıflarına bakılmaksızın gerekli. Aynı zamanda vücut mevzubahis olunca vücuda mikropların girmesi de pekâlâ mümkündür. Vücut sağlıklı bir gelişimle, hastalıklara karşı gerekli eğitimi almışsa mikropları vücuttan atabilecek dirence sahip olabilir. Elbette bu toplumsal hedeflerin, toplum bireylerince tam ve doğru olarak anlaşılmaya çalışılmasıyla mümkün olabilir. Sağlıklı bir vücutta görevler arasında görev ve yetkilerin tam olarak belirlenmesi gerekir. Beynin yerine bağırsak, dalağın yerine kulak nasıl ki tam olarak sağlıklı bir vücut oluşturmak için tezat oluşturuyorsa toplumsal hukuk, toplumsal adalet, toplumsal sorumluluk, yetkiler, paylaşımlar, sorumlulukluların yetenek ve yeterliliklere göre dağıtılamıyorsa vücutta oluşan veya vücuda dışarıdan sızan mikropların sağlıksız bir bünyeye saldırması an meselesidir.

            Bizler bir bütünün parçalarıyız. Herkesin görev ve sorumlulukları vardır. Kimse kimseden tanıdığından, ırkından, doğduğu şehirden veya ailesinden dolayı üstün kabul edilmemeli, herkes bütünün sağlıklı birer parçaları olarak görev ve sorumluluklarını alabilme hakkına sahip olmalıdır. Bu büyük bakış açısıdır. Sağlıklı bir bünye tüm organlarının sağlıklı olması ile hayatını idame ettirebilir ki anlayana; en “büyük menfaat” de budur.

            Kimse anasını, babasını, doğduğu yeri, şehri, dinini, mezhebini, şu andaki kabul ettiği doğrularını bilinçli olarak seçmedi ve böyle bir hak halkın geneli için asla mümkün olmadı. Elbette din ve mezhep konusu hassas bir konu olduğu için itirazlar yükselebilir ama ben bu yazıyı okuyanların Almanya’nın kuzeyinde dünyaya gelseler Protestan, güneyinde (Fransa sınırında) dünyaya gelseler Katolik olabilirler ve adları da muhtemelen Hans veya Helga ya da Mark o da değilse Euro olabilirler muhtemelen Anadolu coğrafyasında doğan, Alevi ve Sünnilerden farklı yapılarda olabilirlerdi.

            Ayırmayalım, birleştirelim! Ayıracaksak seçilecek yetenekler üzerinden yanlış seçimler yapanları ( bedeni sağlıklı olduğu halde çalanlar, vergi vermeyenler, milleti birleştirmek yerine ayıran ve millet arasına nifak sokanları, toplum adabına uymayanları…) ayıralım ve onları toplum dışına itelim. Seçemediklerimiz, seçmediğimiz üstünlüklerimiz veya zayıflıklarımız olmasın, Türkiye’deki sorumluluk duygusuna  sahip kişilere düşen toplum katmanlarını her seviyeden birbirine yaklaştırmak ve varsa kırgınlıklar barıştırmak birlikte bir vücudun sağlıklı parçaları olarak sağlıklı bir vücut oluşturmalarını sağlamak olmalıdır. Devlet yaşayan bir canlıdır. Unutmayalım ki hücreleri de biz insanlarız…

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..