Sorun bizde ( Beşiktaş 0-1 Sivas )

 

Futbolda her zaman sorun sendedir. Aslında hayatın temel kuralı, futbolda da geçerlidir.

 

Beşiktaş, Galatasaray maçında 3 kez öne geçmesine rağmen ve hatta maç 3-2'ye geldikten sonra, dördüncü golü Fernandes'in sol tarafına Batuhan'a atmayarak heba ettiği pozisyonu incelemek ve burdan bir futbol dersi çıkarmak yerine, elbette bir hırsızın çaldığı düdük olduğunu kabul etmekle birlikte, o düdüğe bağladığı puan kaybı, sorunları ötelemesine neden oldu. Bu bir gerçek, kimse burdan hakemi ve Burak Yılmaz'ı akladığımızı sanmasın. Bir takıma futbol kültürü yerleştirmek bir projedir, bu projeyi suçu hakeme ve Burak'a atarak yapamassınız.

 

Aynı hatayı Gaziantep maçında yapan teknik kadro, kendi oyuncularına aslında siz Sivok'un süpermen hareketi nedeniyle yenildiniz. Nasılsa zaten Orhan Gülle de 500 kere vursa bir daha öyle gol atamazdı vurgusunu kafalara soktu.

 

Galatasaray maçında 3-2'den sonra topu daha fazla kendi ayağında gezdirmek için, rakibin zaten şoke olmuş ligin mutlak favorisi olma ağırlığını, 3-2'den sonra şaşkınlıkla kaldıramayacağı görüldükten sonra, Oğuzhan'ı neden oyuna sokmassınız? E sokmassanız, top sizin ayağınızdan kısa sürede ayrılır, sizin 18'inize bu kayıplar, rakibin topları olarak gelir, bunlardan birinde de bir hırsızlık olayı yaşanabilir.

 

Sonuç 3-3 olur. Siz suçu hakeme atar kurtulursunuz, ama Sivas'a karşi kurtulamıyorsunuz. Kadere direnemiyorsunuz.

 

***

 

Dün Beşiktaş, Sivas'tan kurtulamadı. Yediği golde yine inanılmaz bir barajı 9.15'e çekemeyen hakem komedisi yaşadı, daha da komiği kendi kullandığı serbest vuruşu, kendi oyuncularına çarptırarak, domine taşı gibi kendi kalesine sokan bir takım şanssızlığı da yaşadı. Ama 90 d, ilk 20 d dışında Sivas'a üstünlük de kuramadı. Şimdi biz bu 9.15 rezaletini mi konuşmalıyız, yoksa 70 d bu takımın neden oyununu Sivas'a kabul ettiremediğini mi konuşmalıyız?

 

Samet Aybaba hangisini konuşacak?

 

Samet Aybaba, GS maçında neden Oğuzhan'ı oyuna almadığını kendi kendine konuşacak mı?

 

Samet Aybaba, Gaziantep maçinda oyuncularına 500 kere vursa girmezdi mi diyecek, yoksa Sivok süpermendi zaten mi diyecek, yoksa gerçek bir futbol adamı gibi, ilk yarıda neden maçı koparamadığı mı konuşacak?

 

Bu seçimler Beşiktaş'ın bu seneki kaderinin yol ayrımıdır.

 

Aynı Samet Aybaba, Fernandes'in yanına ikinci bir yaratıcı oyuncu bulma konusunda Oguzhan'a yer açabilecek mi? Yoksa onu kendi aldırmadığı için antipati duymaya devam mı edecek?

 

Ya Holosko- Hugo- Olcay üçlü forvetinde kanatlarda gereken verimi veremeyen bu sistem yerine, dörtlü gerçek bir ortasa kurmayı deneyeyim deyip, merkez forvetleri ikilemeyi düşünebilecek mi?

 

Sivas maçında bile Batuhan'ı oyuna aldıktan sonra, Hugo ile Batuhan'ı çift merkez forvet oynatacağına, Hugo'yu sol çizgiye göndermeye devam edecek mi?

 

***

 

Beşiktaş neden ısrarla bu sene, geçen senelerden kalan başarısız kadroyu mümkün olduğunca koruma çalıştı, anlamış değiliz.

 

Yepyeni bir başlangıç için de harika bir hedef gösterilmişti: FEDA!

 

FEDA'nın karşılığını sadece futbolcu maaşlarında indirim olarak gören güdük futbol yönetimi, olmayan akılla şekillendirdiği bu eti budu belli, kapasitesi açıkça yetersiz takımda bile yapılabilecek şeyleri bu teknik adam başarabilecek mi? Zor bir sene, akılsız bir plan, de organize bir taktik, herşeyini Fernandes'e bırakmış saha içi kabulleniş ile Beşiktaş bu seneyi de bir futbol kültürü kazanmadan geçirecek, harcayacak diye öngörüde bulunmak pek zor değil...

 

Sorun bizde.

 

Sorun Orhan Gülle'de değil, Burak Yılmaz'da değil.

 

Sorun akılla oluşturulmamış, slogan değeri yüksek ama içi boşaltılmış Feda senesindeki insan kalitesindeki düşüklüktür.

 

Futbolcu kalitesi de buna paraleldir.