Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sorunsuz iletişim için farklılıkları yönetmek

Sorunsuz iletişim için farklılıkları yönetmek
 

Seni hiç anlayamıyorum, beni hiç anlamıyorsun, biz anlaşamıyoruz, davranışlarından hoşlanmıyorum, ben olsam öyle yapmazdım… Bu cümlelerden size tanıdık gelenler oldu mu? Evetleri duyar gibiyim. O zaman lütfen yazıyı okumaya devam edin.

Her birimizin olaylara, hayata bakış açıları, durumlar karşisında verdiği tepkiler, hayattan beklentileri, iletişim tarzları, hoşlandıkları, hoşlanmadıkları birbirinden farklıdır. Bunun en temel sebebi de doğuştan getirdiğimiz kişilik özelliklerimizin farklı oluşudur. İşte size anahtar cümle; Farklı olanın yanlış olmadığını kabul etmeli farklı olandan korkmamalıyız. Ama genelde karşimızdakini anlayamadığımız da onları kendi bakış açımıza göre yargılarız. Hatta kendi görüşlerimize uymadıklarında da kınarız. Tüm bunların bir adım ötesinde birbirimizi değiştirmeye çalisiriz. Çünkü insanoğlu çogu zaman kendisinden farklı olanı anlamaya çalismak yerine onu kendine benzetme eğilimindedir. Önce annemiz bizi kafasında çizdigi çocuk görüntüsüne benzetmeye çalisir. Daha sonra sevgilimiz, ilerleyen yıllarda eşimiz. Bazen hükümetler, okulumuzda ögretmenimiz, bazen en yakın dostumuz. Bazılarımız direnir, ben buyum der, bazılarımız eğilip bükülür. Oysaki önemli olan uyumdur. Uyumun yolu da bilmekten, tanımaktan geçer.

En yakın dostunuzla, annenizle, çalisma arkadaşlarınızla, eşinizle ya da sevgilinizle yaşadığınız kırgınlıklara, üzüntülere, sürtüşmelere baktığınızda asıl sebebin olaylara farklı bakış açılarından, aranızdaki farklılıklardan kaynaklandığını görürsünüz. Uzun yıllardır bir arada olmak ya da aranızda kan bağının olması bu farklılıkların ortadan kalkmasını sağlamaya maalesef yetmez. İş yerinde yöneticinizdir tarzını anlayamadığınız, eve gelince eşiniz ya da çocuklarinizdir davranışlarına bir türlü anlam veremediğiniz. Kendimizi, kendi tarzımızı tanımadığımız gibi yakın çevremizdekileri ve onların tarzlarını da iyi tanımamaktan kaynaklanır tüm sorunlar. Hayata herkesin bizimle aynı pencereden bakmasını isteriz.

Bazen acilen yetiştirilmesi gereken bir proje varken çalisma arkadaşinız sürekli olur olmaz detaylara takılır ve işin bitişi uzar. Bu da sizi deliye çevirir. Bazen odasını düzenli tutmasını istediğiniz çocugunuzun odası iğne atsanız yere düşmeyecek halde olduğu için sinir krizleri geçirebilirsiniz. Kimi zamanda sürekli yeni fikirler ortaya atıp, büyük heyecanlar yaşadıktan kısa bir süre sonra her projeyi yarım bırakan çalisaninizdir sizi çildirtan.

Evet, tüm bu örneklerdeki sorunlar farklı kişilik yapılarına sahip olmakla ilgili. Oysaki farklılıklar hayatın renkleridir. Herkesin her şeyi aynı şekilde düşündüğü, aynı şekilde yaptığı, aynı şekilde tepki verdiği bir dünya hayal edin. Ne kadar sıkıcı ve renksiz.

Dünyada milyonlarca insan var ve bu milyonlarca insanın birbirinden farklı milyonlarca karakteri var. Her bir karakteri tek tek tanımamız mümkün değil. Fakat Florance Littauer Kişiliğinizi Tanıyın ve Kişilik Bulmacası kitabında tüm kişilik tiplerini dört ana kategoriye ayırıyor. Bu dört kişilik tipini Güçlü Klorik, Mükemmeliyetçi Melankolik, Barışçıl Soğukkanlı ve Popüler Optimist olarak isimlendiriliyor. Kişilik tiplerini tanımlayabilmek için bir de test hazırlamışlar. Bu testi bir sonraki yazımda yayımlayacağım. Bu testi cevaplayarak kendi kişilik tipiniz hakkında bir fikre sahip olabilirsiniz.

Çevrenizdeki insanların kişilik tiplerini bildiğinizde hayatın daha kolay hale geldiğiniz göreceksiniz. Herhangi bir grup içerisine katılınca veya yeni biri ile tanışınca kişilikler hakkında ögrendiklerinizi düşünün ve karşinızdaki insanın kişiliğine göre davranın. Unutmayın dostluğun ve huzurun yolu uyumlu olmaktan geçer. Uyumlu olmak ise karşimızdakileri yeterince iyi tanımakla mümkün olacaktır.

 
Toplam blog
: 3
: 653
Kayıt tarihi
: 24.06.09
 
 

1975 İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunu..