Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '20

 
Kategori
Siyaset
 

Sorunu Tetikleyen Faktörler

1.Nüfus Hareketliliği

Nüfus, devletlerin dış politikasını etki eden en önemli unsurdur, insani gücün en önemli parçasıdır. Nüfusun kalitesinin yanında çokluğu da mühimdir. Nüfusu milyarları aşan Çini dünya siyasetinde yok saymak mümkün değildir. Gelişmiş silahların özelliklerine rağmen halen nüfus politik güç olarak en tepede durmaktadır. “Sovyet Rusya içinde önemli bir nüfusa sahip olan Türklerin nüfus artış hızının diğer unsurlardan beş kat daha fazla olması, bölgede gücünü kaybetme endişesi içine düşen Rusları yeni tedbirler almaya zorlamıştır” (Aslanlı, 2001, s. 286).

Sovyetler, Karabağ bölgesine, farklı yerlerden Ermeni ve Kürt grupları yerleştirerek bölge hâkimiyetini kurmak istemişlerdir. Dağlık Karabağ sormamda en başında ve devamında nüfus, sorumda çözümü tayin edici unsur olmuştur. Sovyetlerden önce de, hiçbir zaman kopamadıkları Kafkaslara hâkimiyet kurma politikası “parçala ve hükümet” modeli ile başlayan “göç politikası” Karabağ’a uygulanmıştır. Dolayısıyla sonra etki eden faktörlerin başında Rusların göç politikası gelmektedir.

Dağlık Karabağ’ın yapısını önceki bölümde anlatmıştık, tarih boyunca Karabağ her zaman Türkler hükmetmiş yurt bilmişlerdir ancak Karabağ’ı Çarlık Rusya’nın işgal etmesinden sonra nüfus yapısında büyük ölçüde değişiklikler yaşandı. İşgalden sonra bölgeye göç yoluyla Ermeniler yerleşmeye başladı. 1825-1826 yıllarında yaşanan Rus-İran savaşında Ruslar 19.000 Ermeni’yi dağlık Karabağ getirdi. 1826’dan 1878’e kadar Karabağ’a yerleştirilen Ermeni sayısı 100.000’in üzerindedir. 1878’de yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı esnasında ise tam 80.000 Ermeni’yi Kafkaslara yerleşmiştir.

Özellikle bu savaştan sonra, devam eden görüşlerle birlikte Dağlık Karabağ’ın demografik yapısını tamamen değiştirdi. Dağlık Karabağ’da 1815 yılında 2000 olarak bilinen Ermeni aile sayısı vardı, görüşler sonrası 1898’de 18.000 aileye ulaşmıştır. 1915 tehciri ile yüz binlerce Ermeni Kafkaslara göç etmiştir. Tabi Ermenilerin artan nüfusuyla birlikte, Armani milliyetçiliği boy göstermiş ve bağımsızlık istemeye cesaret etmişlerdir.

2.Dini Faktör

Dağlık Karabağ sorununda oldukça etkili olan uslu olduğunu söylemek mümkündür.70 yıllık Sovyet yönetiminde Azeri Türkleri ve Ermenilerin dinlerini izole etme çabası vardı ancak Sovyetler bu konuda başarılı olamamışlardır. Çünkü Kafkaslarda yüzyıllardır kökleşen bir yeni gelenek vardı tüm engelleme çabalarına rağmen, 70 yıllık hâkimiyet sonrası din en belirgin ve etkili öge olmuştur.

Ancak din, iki toplum arasında aynı düzeyde algılanmış, Ermenilerin dini hassasiyetleri daha fazla ön plana çıkmıştır. Ermeniler tarih boyunca din ve millet ayırt etmemiştir. Bunu sağlayan ise Gregoryan Kilisesidir. Yani “Onlar için, Ermeni varsa kilise vardır, kilise yoksa Ermeni de yoktur“. Batılı devletlerin dağlık Karabağ sorununda Ermenistan tarafında olmalarının nedeni dini kaygılarıdır. Batılı ülkeler Ermenistan’ı din bağı nedeniyle kardeş millet saymışlardır. Ermeniler ise batılı ülkeler ile bağlarını Haçlı Seferlerine dayandığını söylüyorlardı. Ermeniler, bağımsızlık dönemlerinde kilise sayesinde birlik olmuşlardır.

Azeri Türklerde ise durum Ermenilere göre çok daha farklıydı.70 yıllık Sovyet üç mü altında yaşayan Azerilerin, dini hürriyetleri yoktu. Azerbaycan’da dini duygular törpülenmiş ve dini konularda aşırı derecede zayıf bir toplum vardı. Azerbaycan’ın ilk kurulduğu yıllarda insanların büyük büyük bir bölümü, Müslümanlığın ilk şartı olan Kelime-i şahadet getirmesini bile bilmiyorlardı.

Ancak buna rağmen ilk kurulduğu yıllarda İslam devleti kurmak iddialarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kurulmadan önce ise Sovyet lideri Gorbaçov, Azerbaycan’da İslam devleti kurmak istenildiğini ve olayların bu yüzden başladığını hatta olayların Azeri-Ermeni değil de Müslüman-Hristiyan çatışması olduğunu söylemiştir.

Buna karşılık Halk Cephesi lideri Elçibey, “İslamiyet’i bilen insan sayısının az olduğunu buna rağmen bir İslam devleti kurma çabalarının nasıl olacağını” söyleyerek iddialara son vermek istemiştir. İran ile Azeri Türklerin aynı mezhepten oldukları için İran modeli bir devlet kuraca iddialarını çürüten elçi beye şu şekilde yanıt verildi eğer İran tipi yapılanma olmaz ise İran tarafından dini tehlike gelmez mi? Bunun üzerine Elçibey; “Çünkü bizdeki  güçlü  aydın  tabakasını  aldatamazlar. İran’da uygulanan gerçek din değildir.  Gerçek olursa kabul  ederiz, kimse  ondan  kaçmaz, dinsiz  yaşam  olmaz. Ama devlet siyasete  çevrilmiş  bir  tarikat  uygulamasıdır.  Hiçbir memleket dinle yürütülmez,  yürütülürse  batar.  Bende  Şii’yim  ama  İran’da  Şiilik,  Fars şovenizmine  hizmet  eden  bir  sahtekârlıktır.”

Tüm bunlar konuşulurken Türkiye’nin Azerbaycan’a destek verdiği iddiası gündeme damgasını vurdu. Dönemin Cumhurbaşkanı Özal, iddialara yanıt olarak, “onlar şeyi, biz Sünni o yüzden liranı daha yakın var” demesi ile Azerbaycan halkı yalnız bırakılmıştı. Bölgedeki Türkiye etkinliği İran’ı endişeye sürükledi ve Ermeniler “İslam devleti” olarak bilinen İran’dan destek aldılar. Buna karşılık ne diğer Türk cumhuriyetleri ne de İslam devletleri Azerbaycan’a destek vermedi. Azerbaycan’a tek bir seçenek bırakılmıştı oda Sovyetler.

3.Ekonomik Faktör

Dağlık Karabağ bölgesi adından da anlaşılacağı gibi dağlık ve engebeli bir yerdir. Dolayısıyla ekonomik imkanlarda azdır. Bölgenin en büyük geçim kaynağı hayvancılık ve bağcılıktır. Hem coğrafi açıdan hem de ekonomik açıdan Azerbaycan’a bağlıdır ve bütünlük arz eder. Ermenistan’a bağlanmadan önce ekonomik bağlantılar Azerbaycan’la yapılırdı. Zaten yukarıda da bahsettiğimiz gibi Dağlık Karabağ, Azerbaycan toprakları içerisindedir.

“Dağlık Karabağ dışında Karabağ coğrafyasının bütününde ise ekonomik imkânlar daha fazla olup sulu tarıma da elverişliydi. Hem planlama, hem enerji ve hem de tüketim    malları   yönünden  Azerbaycan’a   bağlı   olan    Dağlık    Karabağ    bölgesinin Ermenistan’a bağlanmasının  ciddi  sonuçlar  doğuracağı  Ermenistan’ın  yanı  sıra  bölge ülkeleri tarafından da bilinmekteydi” (Gürbüz, 2003).

Bölgede yaşayan insanların çoğunluğunun Ermeniler oluşturmaktadır. 1986’da Gorbaçov’un alkollü içecekleri, sınırlama getirmesiyle, Karabağ’da bağcılığı bitirmiş ve binlerce Ermeni hissiz kalmıştır. Bu durum arabadaki Ermenileri Gorbaçov’a karşı hareketlendirdi. Bu durumdan faydalanmak isteyen Ermenistan, Azerbaycan’la karşı karşıya geldi. Sovyetler birliğinde büyüyor 15 müttefik devlet eşit görünse de Azerbaycan yıllık milli gelirinin yüzde yirmisini Moskova’ya gönderirken, Sovyetlerin en küçük devlet olan Ermenistan Moskova’ya milli gelirin %7 sini gönderiyordu Bu durum Karabağ’daki Ermenileri Gorbaçov’a karşı hareketlendirdi. Bu durumdan faydalanmak isteyen Ermenistan, Azerbaycan’la karşı karşıya geldi. Sovyetler birliğinde büyüyor 15 müttefik devlet eşit görünse de Azerbaycan yıllık milli gelirinin yüzde yirmisini Moskova’ya gönderirken, Sovyetlerin en küçük devlet olan Ermenistan Moskova’ya milli gelirinin %7 sini gönderiyordu.

NOT: Parantez içerisinde olanlar, Kullanılan kaynaklardır. 

 
Kayıt tarihi
: 15.03.19
 
 

Ben Mehmet Salkım. 23 Nisan 1997 doğumluyum. KKTC YDÜ Siyaset Bilimi öğrencisiyim. KKTC Gazeteler..