Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '16

 
Kategori
Deneme
 

Sosyal Veba

Sosyal Veba
 

Veba artık Dünya'da pek sık rastlanmayan, Ülkemizde de tamamen ortadan kaldırılmış bakteri kaynaklı bir hastalıktır. Hastalık aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme gibi belirtilerle ortaya çıkar, deri altında ve iç organlarda kanama başladığı zaman da, akan kanın birikmesi sonucu siyah lekeler oluşur.  "Kara ölüm" olarak da adlandırılan bu salgın hastalık yüzünden, Ortaçağ Avrupasında nüfusun üçte biri ölmüştür. Bu açıdan bakılınca hafife alınamayacak cinsten, bulaşıcı ve zamanında tedavi edilmezse ölümcül olabilen, ciddi bir hastalık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
Fakat, tıp bilimin günümüzde geldiği nokta dikkate alındığında, artık bilinçli hastaların antibiyotik tedavisiyle vebadan ölme olasılığı yok denecek kadar azalmıştır. Bununla birlikte, hastalığın insanlık tarihinde sebep olduğu acı, korku, endişe ve panik durumu bir kültürel miras olarak bize intikal ettiğinden, adını duyanların halen içini titretebilmektedir. Bu korku durumu toplumsal hafızamızdan kolay kolay da silinemeyecektir.
 
Vakalarına günümüz şartlarında rastlanılmasada, tedavisi için tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi hastanın tecrit edilmesi, salgının yayılmaması açısından önem arz etmektedir. Tecriti bir korunma yöntemi olarak ortaçağ toplumları da uygulamıştır. Orta çağ toplumları düşünüldüğünde tecrit şartlarının ne denli ağır olabileceği araştırma yapmaya gerek kalmaksızın az çok tahmin edebiliriz. Zira bazı kadınların cadı şuçlamasıyla diri diri yakıldığı karanlık bir dönemden bahsediyoruz.
 
Esas konumuza bir giriş olması açısından, hastalığın tıp literatüründeki özet bilgileri kısaca anlatıldı. Detaylı bilgileri talep edenleri işin erbaplarına havale edelim. Bizim ilgilendiğimiz esas mesele, geçmişte hastalığa karşı bir önlem olarak uygulanan ağır ve insalık dışı tecrit uygulamasının, günlük konuşma dilimize sirayet eden ve sosyolojik bir kavram haline dönüşerek "vebalı olmak"  şeklinde deyimleşen, damgalanma/ayrıştırma anlamlarında ortaya çıkan boyutudur. Dışlanan, damgalanan kimseler derler ki "bana vebalı gibi davranılıyor" ... "Vebalı gibi davranmak, vebalı gibi kabul edilmek" nedir?
 
Kişinin soyal durumunun tanımlarken onu belli bir kültür kalıbına oturturuz. Bu kalıbın toplumsal karşılık ve standartlarına göre etiketleme-damgalama işlemi gerçekleşir. Tabi olarak bu damgaların bir algısal boyutu vardır. Algılar üzerinden oluşan ön kabuller toplumsal tavırlar oluştururlar. Toplumun çoğunluğunun standartlarına uymayan "damgalılar" ayrıştıcı-dışlayıcı muamelelere maruz kalır. Bazı durumlarda güç ve rağbet eğilimleri negatif damgalamaya sebebiyet verecek bir gerçeklik inşa ederler. Destekleyici bir olgu olmasa bile güç kaynağının sınıflandırıcı, baskılayıcı, ayrıştırıcı, ezici tahakkümüne maruz kalanlar, kendilerine "vebalı gibi davranıldığı" söylerler. Bu tür yaklaşımların bir grup üzerinde dışlayıcı-yok edici etkileri olabileceği gibi bireysel anlamda ve suç sosyolojisi açısından da sonuçları olduğu görülmektedir. Vebalı gibi davranmak bir kültür grubunu/kurumunu hedef aldığında bir insanlık şuçu olma boyutuna kadar ulaşabilmektedir. Bireye yönelik olduğunda nefret, iş yeri bağlantılı olduğunda da mobing/psikolojik taciz boyutlarına kadar ulaşabilen insani ve adli sorunlar haline gelebilmektedir.
 
Bir hastalık olarak vebanın çaresi bulunmuş, antibiyotik tedavisiyle neredeyse Dünya üzerinden tamamen kaldırılmıştır. Toplumsal veba olarak adlandırabileceğimiz bu damgalama, ayrıştırma, baskılama hatta yok etme sürecinin tedavisi mümkün olamamıştır. Birlikte yaşayabilme ve insanlarının tercihlerine saygı duyma noktasında bir medeniyet seviyesine ulaşılammamıştır. Çözümü evrensel değerlerde, insan haklarına saygıda, hukuğa uymada, insan ve insanlığa heves etmede, başkalarına saygı duyma konusunda istekli olma, değerler eğitimi noktasında bulabileceğimiz kanaatindeyim.
 
 
Toplam blog
: 22
: 4592
Kayıt tarihi
: 26.05.12
 
 

İktisat, Sosyoloji, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi... ..