Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Şu "uyuşturucu" dedikleri nedir?

Şu "uyuşturucu" dedikleri nedir?
 

Gençlerimizin bir bir tuzağına düştükleri katilin adıdır; UYUŞTURUCU! Bu konu; hepimizin yakından bilmesi ve savunmada olması gereken, çok büyük tehlikedir. Asıl sorun; böyle bir tehlike neden git gide daha fazla yayılmakta ve gençlerimiz bu tuzağın tam ortasına nasıl düşmektedirler?

Bu illetin, öncelikle ve özellikle gencecik bedenleri hedef almasındaki nedenlerin başında, aldanmaya müsait olmaları ve değişikliğe açık olmaları gelse de; asıl neden toplum psikolojisinin hızla bozulmaya başlamasıdır.

Gerek ekonomik nedenler, gerekse yalnızlık duygusunun verdiği yıprantılarla yeni yeni arayışlara giren bu gençlerimizin yanlış "ARKADAŞ" gruplarının yaptığı baskılarla bu tuzağa düşmeleri kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu konu tüm dünya ülkelerinin sorunu gibi gözükse de, özellikle az gelişmiş ülkelerin asıl hedef oldukları tartışmasız bir gerçektir.

Ülkemizin bu konu ile ilgili çok fazla tehlikeye maruz kaldığı ve gençlerimizin hızla bu batağa doğru sürüklendikleri bu günlerde yapmamız gereken toplum olarak hızla bilinçlenmemizdir.

Öncelikle anne baba olarak çocuklarımızın ruh hallerini yakından izlemeli, çevresi hakkında fikir sahibi olmalı ve onların psikolojilerini bozacak, onları yalnızlığa sürükleyecek ortamlar yaratmaktan kaçınmalıyız.

Çocuklarımızı "yaptıkları yanlışlara karşı" yargılamak ve dışlamak yerine, sorunlarını çözmede yardımcı olarak "başlarına gelen her ne ise" yanların da olduklarını hissettirerek bize güvenmelerini sağlamalıyız.

Okulları ve çok küçük yaşlardaki çocukları bile hedef alan bu simsarlar; usta tuzaklarla evlatlarımızı ağlarına düşürmekte ve körpecik bedenlere telafisi çok zor bazen de imkansız yaralar açmaktadırlar.

Uyuşturucunun bedene verdiği zaralar saymakla bitmez. Sigara ile başlayan bu yıkım, diğer uyarıcılarla da daha da vahim bir hal almaktadır.

Bu hasarlara gelince;öncelikle "sigara dahil" en büyük hasar ve tahribat beyinde ve bunu takiben de sinir siteminde olmaktadır. İrade ve aklın çalışması engellenmekte, kişi normal dengeden uzaklaşmaktadır.

"İlk belirtinin akıl ve sinir hastalıkları olduğunu göz önüne alırsak, çocuklarımızdaki bu değişimi farkeder ve gerekli önlem ve araştırmaları yapabiliriz"

Bu belirtileri şiddet, cinnet hali, delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, akıl dışı davranışlar, halisinasyon, zeka ve hafıza kaybı, kaoslar izlemektedir.

Sindirim sistemi üzerinde etkileri ise; alınan maddeye, alınma süresi ve dozuna bağlı olarak; bulantı, kusma, karın ağrısı, kabızlık, ishal, mide kanaması, gastrit, ülser olarak baş göstermektedir.

Karaciğer yetmezliği, karaciğerde yağlanma, siroz, albümin, kan ve idrar da değişimler, ağır böbrek vakaları ortaya çıkmaktadır.

Gözlerde ise; gece körlüğü, göz bebeklerinde büyüme, göz adalesinde felç gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Solunum yollarında nefes darlığı, öksürük, kalp sıkışması, kansızlık, kan zehirlenmesi ve kaçınılmaz son olan ÖLÜM ne yazık ki bu bedenleri yok etmektedir.

Bu maddelere başlayan çocuklar, aileden ve toplumdan uzaklaşarak bağımlı bir hale gelmektedirler. Bu gençlerimizin ileride sağlıklı bir aile ve iş hayatı, doğacak çocuklara iyi bir ebevyn olmaları beklenemez.

Namus ve iffet konusunda tüm olumsuzluklara açık olabilecek bu gençlerimizin; içinde bulundukları bu zor durumu, aileleriyle paylaşmaları, psikolojik destek almaları ve tedavi olmak konusunda kararlı olmaları sayesinde atlatmaları mümkün olabilecektir.

Arkadaş çevresinin baskıları ile bu girdaba düşen çocuklarımız, içinde bulundukları "aslında çözülebilir"sorunlardan kurtulmak adına bir kez denedikleri bu madde ile, bir sürelik hayattan zevk alma! aldatmacasının ağına takılarak hem kendi sağlık ve geleceklerini yok etmekte, hem de onları çok seven ailelerini büyük bir acıya sürüklemektedirler.

Bu konuyu çok güzel işlemiş olan, eseri Hubert Selby'e ait ve yönetmenliğini Anonofsky'in yaptığı, "Requiem For A Dream" adlı bu film konu ile ilgili tüm gerçekleri gözler önüne sermektedir. 4, 5 milyon dolara mal olan bu film çok güzel işlenmiş olmasına rağmen 17 yaşından küçüklerin izlemesi sakıncalı bulunmuş ve bazı sahnelerinde kesinti yapılmasının istenmiştir. Filmin vereceği mesajın kaybolacağı gerekçesiyle yapımcı tarafından bu kesinti yapılmamış ve film gösterime girmemiştir. Gerçekten konuyu tüm çıplaklığıyla işlemiş olan bu film bu madde bağımlılarının yaşam şekilleri ve "son"ları hakkında ders verir nitelik taşımaktadır.

Aslında ülkemiz de, bu konunun işleneceği çok güzel bir film yapılarak gençlerin devam ettiği tüm eğitim kurumlarında yayınlanması uyuşturucuya karşı savaşın önemli adımlarından biri olacaktır. Gençlerimizin konuya karşı bilinçlenmesi ve bu tuzaktan korunma yollarının öğretilmesi adına atılacak her adım bu çirkin tezgahın hızla yıkılmasını sağlayacaktır.

Size sunulma amacı ve şekli (EROİN, ESRAR, KOKAİN, V.B ) ne olursa olsun uyuşturucu denen bu illetin bedeninize girmesine izin vermeyin!

Sevgili gençler! sizler bizim geleceğimiz, umudumuz ve yaşam sevincimizsiniz. Lütfen bu yaşam hakkınızın elinizden alınmasına izin vermeyin ve bizi acılara zerketmeyin.

 
Toplam blog
: 49
: 707
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

İnzivalarda ve isyanlardayım...Yaşanmış tüm olumsuzluklara rağmen hayata yenik düşmeyen, her töke..