Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sucuk

Sucuk
 

"Biz Türküz, bize bir şey olmaz!" felsefesi.


Politikacılarımızı eleştirmek artık zevk vermemeye başladı. Sıkıldım ya! Bir kere de dereden, tepeden, oradan buradan bahseden şeyler yazayım. Mesela sucuk... SUCUK deyip geçmeyin! Bizim sucuklarımız aslında dünyaca tanınmış bir mamul de olabilirdi. Ama değil. Tanınıyor da, kimse eşine dostuna tavsiye etmez. Hooppp! Dikkat, yine ucu politikacılara değmesin!

Tamam! Dokunmasın yağlı boya! Değmesin bayanlar, baylar, politikacılar!

Çocukluğumda bizim mutfağın tahta tavanında bir kancada kangal kangal sucuklar asılı dururdu. O zamanlar buzdolabı yoktu Türkiye'de. Tel dolapta muhafaza edilirdi tüm yiyeceklerimiz. Sucuklar hariç. O sucukları koparıp da annem görmeden, fark etmeden yemem zor olmasına rağmen dayanamazdım. Çıkardım sandalyeye bir kangal koparır bir miktarını yer, kalanını saklardım bir yerlere.

O kadar lezzetli sucuklardı ki, kızartmak filan gerekmezdi. Kurudukça lezzeti daha da artar, mis gibi kokardı. Tadı damağımda kalır, okula gitmeden sakladığım yerden çıkarıp kalanının da bir kısmını yerdim. Ekmekler de mis gibi esmer buğdaydan yapılmış, lezzetli şeylerdi. Şimdiki gibi hem kalitesiz undan yapılıp, hem çeşitli kimyasallarla ve havayla şişirilmezdi.

Annem rahmetli her defasında benim tavandaki sucuklardan yediğimi anlar ve bana kızardı. Ya kalan sucuğu sakladığım yerde bulur, ya da kangallardan birinin eksildiğini fark ederdi. Benim sucuk sevdiğimi ve gizliden yediğimi bildiği için sayıyordu mutlaka. Diğer kardeşlerimin de aynı eylemi yapıp yapmadığını bilemiyorum.

Bu akşam televizyonda bir sucuk reklamı gördüm de aklıma geldi. Reklama bakarsan sucuklar çok kaliteli, cazzzz... diye ses çıkarıyorlar mangalda, lezzetleri de enfes... Ama hiç de öyle değil. Bir kere şimdiki sucukları kızartmadan, mangal yapmadan yemek zor. İçinde ne var belli değil, katkı maddeleri fazla. Çok yağlı oluyorlar, tavaya hiç yağ koymadan kızartsak bile yağ içinde sırtüstü yüzer vaziyetteler.

Eskiden sucuklar tabii olarak kurutulurdu. Şimdi ise çoğunlukla suni olarak birkaç dakikada kurutulup, vakumlu ambalajlarla satılıyorlar. Çoğunun lezzeti yok denecek kadar az.

Kayseri, Afyon gibi sucukları meşhur olan illerimizde hâlâ lezzetli ve kaliteli sucuk imal ediliyor mu bilmiyorum. İbrahim PEKBAY dostumuz Kayseri hakkında düşüncelerini bildirirse memnun olurum. Kayseri'den bir marka tanıyorum, tadı damağımda kaldı ama her yerde bulunamıyor bu sucuk?

Neden acaba her şeyimiz eski lezzetini kaybediyor?
Domateslerimiz Rusya'dan geri gönderiliyor, ambargo yiyor kimyasal maddelerin çokluğundan. İç piyasaya sürülüyor ve bizler afiyetle yiyoruz, neden?
Aman şu yazıyı politikacılarımızı eleştirmeden bitirivereyim.
Neden olacak, "biz Türküz, bize bir şey olmaz" da ondan.

Biz radyasyonlu çay bile içtik de bir şey olmadı bize. Kazım Koyuncu kanserden ölmedi mi, rahmetli? Karadeniz'de Çernobil mağduru sayısız insanımız yok mu?

Tamam da politikacılarımızı eleştirmeyeceğim bu yazıda.

Almanya'da yaşadığım yıllarda domatesler genellikle Hollanda'dan gelirdi. Ama domates kasalarının üzerinde hep "Holland" yazardı. Şahıs ismi göremezdik. Şimdi de öyledir herhalde. Yani hükümet kooperatifler kanalıyla çiftçinin ürününü topluyor, kalitesini kontrol ediyor, standartlara uygunsa alıyor ve HOLLANDA damgasıyla yurt dışına pazarlıyor. Sınırlarda geri çevrilme, sahtekârlık tehlikesi yok.

Bizde demokrasi var ya, herkes her ürünü istediği gibi imal edip, istediği kalitede/kalitesizlikte yurt içi ve dışı pazarına sürüyor. Neden? Ne bileyim ben? Şimdi yine politikacılarımızı, hükümetimizi mi eleştireyim?

Hele hükümeti hiç eleştiremem, kimse üstüme üstüme gelmesin! Başbakanımız şu anda çok telaşlı. Hükümet üyeleriyle sık sık toplantılar yapıyor. Tabana söz verdiği türban konusunu halledemedi. Ilımlı İslam konusu engellerle karşılaşıyor. ABD'ne, AB'ne mahçup olacaklar.

Sucukla, domatesle, üzümle, karpuzla uğraşacak vakit değil şimdi? Anayasa Mahkemesi üyeleriyle filan uğraşmalı ki parti kapanmasın! Kapanırsa davadan geri dönülme tehlikesi var? Ne davası? Onu da bilmem!

Artık ülkemizde Atatürk'ü değil de Humeyni'yi seven gençler yetişiyor ya, belki onun davasıdır?

Ne yazsam ucu politikacılarımıza dokunuyor, kusura bakmasınlar artık. Ben de onların kusurlarına bakmamaya çalışıyorum ama ucu bana değil ülkemize dokununca olmaz, bakarım!

Saygı ve sevgilerimle.

Mustafa Mumcu 11. 06. 2008 Saat:14:10

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..