Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

Süleyman Demirel’in temsil ettiği zihniyet…

Süleyman Demirel’in temsil ettiği zihniyet…
 

12 Eylül askeri müdahalesinin yargılanmasına Ankara Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. TBMM, Başbakanlık, CHP, MHP, BDP siyasi kurum olarak, DİSK, TMMOB, Çağdaş Hukukçular, sendika ve sivil toplum kuruluşları da müdahil olarak duruşmaya katıldılar. O dönemin başbakanı olan Süleyman Demirel ise davaya müdahil olmadığını belirtti. Sebep olarak da kendisinin meydanlarda 12 Eylül ile hesabını gördüğünü söyledi. Kişisel bir düşünce olarak saygı duyulabilir ancak toplumsal olarak doğru mudur,  aşağıda tartışacağız.

1950 de 23 yıllık tek parti döneminin kapanıp Demokrat partinin iktidara gelmesinde en önemli sloganlardan biri devri sabık yaratmayacağımdı. İlk yıllarda gerçekten bu sözde durulmuş, CHP nin uygulamalarının üzerine gidilmemiş ama daha sonra bu fikirden vaz geçilip geçmişi kıyasıya yargılama dönemi başlamıştı. Hatta o kadar ileri gidilmişti ki, CHP nin kapatılması bile gündeme gelmişti.

Darbenin arkasından iktidar olan Süleyman Bey, devri sabık yaratmanın siyaseten çok da fazla bir getirisi olmayacağını görmüş ve pozisyonunu ona göre almıştı. Netice olarak tepesinde istediğin dansı yapabileceğin siyaset bilincinden yoksun bir ülke ve ciddi olarak iki parti vardı. Bu dönem sen istediğini yap, ABD nin emirlerini yerine getirip keyif içinde yaşa, eğer efendiler değiştirirse hiçbir yaptırıma uğrama. Ne kadar güzel değil mi?

Bu sistem efendilerin de işine geliyordu. Zira siyasilerle birlikte kendi yedikleri naneler de aynı sistemle unutulup gidiyordu. İlerde herhangi bir yaptırıma, sorguya uğramayacağını düşünen siyasiler ve çevreleri yalınayak geldikleri mevkilerde dünyanın sayılı zenginleri olarak gidiyorlardı.

Durum bu gün farklımdır derseniz cevabımız “hayır” olacaktır. Çünkü geçmişten hesap sormaya kalktığınızda sizi yaratan koşullar karşınıza çıkacak ve kendinizi de yargılamak zorunda kalacaksınız.

Bir yandan da halk giderek bilinçleniyor ve sizden bir şeyler yapmanızı bekliyor ise, o zaman “mış” gibi davranacaksınız. Yani hesap soruyor gibi yapacaksınız. Eğer hesap sormaya kalktığınız konular sizin ayağınıza basmıyorsa rakibinizi sıkıştırmak için bu konuyu kullanabilirsiniz.

Örnek olarak AKP hükümeti yakında duran ve asla affı olmayan Sivas, Kahramanmaraş katliamları dururken Dersim olaylarını gündeme getirip yüzleşmeden söz ediyor.  Oysa onu bile fazlaca uzatamayacağı ortadadır. Nedeni ise şekli ne olursa olsun o olaylar devletin teröristlere, asilere karşı tavrıydı. Günümüzde devletin PKK ya karşı mücadelesi de pek ala aynı bakış açısı ile değerlendirilebilir.

Orduya karşı yapılan kıyımı bu konudan ayrı tutmak gerekir. Zira bu gün ufacık çocukları bile ordunun bir kısmı darbe yapacaktı ondan yargılanıyor masalı ile kandıramazsınız. Yargılananların büyük çoğunluğu ülkemizin bağımsız bir ülke olması gerektiğine inanan, ABD hegemonyasının kırılması gerektiğini düşünen, sadece batı bağımlılığında kalmamasını istemeyen yurtseverlerdir. Yargılayan da okyanus ötesidir.  Çünkü Türk ordusu 1952 de NATO emrine verilmiş, hızla bağımsızlığını yitirip haçlı ordularının bir kolu olmuştur. Yapılan bütün darbelerde ABD parmağı olduğu defalarca ispatlanmıştır. Bu gün haçlılar, 1990 – 2003 arası kendilerine karşı itirazı olan subayları yargılayarak orduya kim olduğunu hatırlatıyor. O konunun kısa özeti budur.

AKP nin gerçek anlamda 12 Eylül’ü yargılaması söz konusu olamaz. O dönemde ABD nini istediği ılımlı İslam’a geçiş için uygun olmayan yönetime karşı o darbe yaptırılmış, Kenan Evren ve arkadaşları tarafından AKP nin tohumları ABD emri ile ekilmiştir. Bu yüzdendir ki 12 Eylül’ün yargılanması gündeme geldiğinde Kenan Evren çok şaşırmış ve ihtimal verememiştir. Haksız da değildir. Kendi tohumları nı ektiği sistem onu yargılıyor. Olacak iş değildir. Zaten de olmayacaktır. Yukarıda değindiğimiz “mış” gibi bir yargılama gündeme gelecektir. Tıpkı Deniz feneri konusu gibi uzatılacak, sulandırılacak, Sivas olayları gibi zaman aşımına kadar devam edecektir.

Neden mi böyle düşünüyoruz? Asıl yargılanması gereken, milleti soyup soğana çevirenlere kimse el sürmüyor. Demirel’in dediği gibi bırakın bu işleri çıkın meydanlara. Kim ne götürürse götürsün. Devri sabık yaratmayın.

Doğrusu ise herkes yaptığının hesabını vermelidir. Hem de din tüccarlarının dediği gibi öbür dünyada değil burada. Peki, bunu kim yapacak? Düne kadar çocuklarının eğitimi için birilerine ricacı olurken bu gün nerelerde olduğu dillerde olanlar mı? Geçiniz…

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..