Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '12

 
Kategori
Tarih
 

Suriye bizim olsa…

Suriye bizim olsa…
 

resim: Özgür Yener


“Aşk kağıda yazılmıyor” demiş ya Ozan; ben denedim Mehter marşı da yazılmıyor. Oysa halkın ruh halini ne güzel anlatırdı şimdi. Ne fayda; ritim olmayınca Mehter marşı eksiliyor sanki, sözler yavan kalıyor.

Bu halkın tarihinde büyük bir imparatorluk var. Kalbinin bir köşesinde ise, o imparatorluğu ayağa kaldırmak.

10 Yıldır, “Osmanlı uyanıyor” sloganlarıyla ruhumuzu okşuyor birileri, kalbimizdeki ateşe ha bire odun atıyor. Ve nihayet kalbimizdeki ateş harlandı, savaş ortamı hazırlandı. Utangaç işgal temennileri şimdi daha sık duyuluyor.

“Suriye bizim olsa… Geç kalmadan saldırsak...”

__________

Tarihiyle gurur duyan bu halk, keşke tarihini layıkıyla biliyor da olsaydı. Sadece tarihiyle gurur duyanlar için değil, yerden yere vuranlar içinde geçerli bu temenni. Ne yazık ki hem basmakalıp sloganlarla Osmanlı’yı yerden yere vuranlar, hem de abartılı bir şekilde yüceltenlerin sayısı, tarihe objektif bir şekilde bakanlardan çok daha fazla.

Taraflardan biri tarihsel koşulları hiç hesaba katmaksızın, “başkalarının ülkesinde Osmanlı’nın ne işi vardı” diye soruyor. Diğer taraf ise, tıpkı Osmanlı gibi başkalarının ülkesine girmek için tutuşarak savaş çığlıkları atmakta.

Dedim ya; denedim. Tam buraya yazacaktım. Ama Mehter marşı hoş durmadı kağıtta.

__________

Sürekli güçlenen ve büyüyen, geniş bir coğrafyayı etkisi altına alan dev bir imparatorluktu Osmanlı.

Sonrasında o dev zayıflamaya ve küçülmeye başlayacak, en nihayet parçalanarak tarihten silinecek, O’nun küllerinden ise bugün üzerinde yaşadığımız Cumhuriyet kurulacaktı.

Osmanlı’nın dev bir imparatorluğa dönüşmesi de, parçalanması da bir tesadüf değildir. Osmanlı devlet yapısını ve özellikle tarihsel süreci göz önüne almaksızın ne Osmanlı’yı anlamak, ne büyümesini, nede dağılmasını açıklayabilmek mümkün değildir.

Osmanlı tebaasının geçmiş yaşam şekli, kültürü ve o kültürün esas alınmasıyla oluşturulmuş olan devlet yapısı, yayılmacı bir politika izlemeye oldukça müsaitti. Tarihsel süreç ve o süreçteki ülke ve millet yapıları da, bu yayılmacı politikaların hayata geçirilmesine son derece elverişliydi.

O çağın koşulları itibarıyla, tüm bunlar ayıplanacak şeyler de değildir. Tam aksine; Osmanlı emperyalist devletlerden farklı olarak, ele geçirdiği toprakları kendi ülkesi bilmiş, yağmalamak bir yana, imarına gayret göstermiştir. Zaten onca büyüyebilmesinin altında yatan dinamiklerden birisi de, O’nun diğer emperyalist ülkelerle arasındaki bu önemli fark olmuştur.

Bunca elverişli olan şartları doğru şekilde kullanan Osmanlı, sonuçta devasa bir imparatorluğa dönüşür. Ancak bu büyüme doğal olarak çeşitli din, dil ve milletlerden oluşan karmakarışık bir yapıyı da beraberinde getirecektir.

__________

Böylesi büyük ve güçlü bir imparatorluğun dağılmasını bir tek sebebe bağlamak elbette eksik kalacak, yanlış olacaktır. Bir çok padişahın adını, onların bir çok yanlışını gerekçe olarak sıralayabilmek, bir çok devlete ‘kahpe’ yakıştırması yapabilmek mümkündür. Ancak en önemli sebeplerden birisi; Osmanlı’nın büyümesine olanak sağlayan koşulların, zaman içinde ortadan kalkmış olmasıdır.

Osmanlı değişen koşullara ne yazık ki ayak uyduramamıştır. Aslında ayak uydurabilmesi de pek mümkün değildir zaten. Dünyayı yavaş yavaş milliyetçi rüzgarlar kuşatmakta ve bu rüzgarlar İmparatorluğun dört yanını etkisi altına almaktadır.

Farklı kültürler, farklı diller, farklı dinler ve farklı milletlerden oluşan bu karmaşık yapıyı bir arada tutabilmek, her geçen gün biraz daha zorlaşmaktadır. Ardı ardına patlayacak olan isyan ve ayaklanmalarla baş edebilmek bir yerden sonra mümkün bile olamayacaktır.

__________

Tarihi sloganlardan öğrenen bir millet, ne yazık ki kritik bir dönemde sloganlar eşliğinde savaş çığlıkları atıyor. “Osmanlı yeniden canlanıyor” sloganları ruhumuzu okşayıp, o şaşaalı günlere dönme arzumuzu tetikliyor olsa bile, gerçekçi olabilmekten uzaktır.

Osmanlı’nın parçalanmasına sebep olan koşullar henüz ortadan kalkmamıştır. Bu hayalperest politika ve sloganlarla ölmüş olan bir imparatorluğa tekrar can verebilmek mümkün olamaz. Tam aksine, üzerinde yaşadığımız son kara parçasını bir kez daha parçalama riski vardır ki; tehlikenin işaret fişekleri, ardı ardına zaten çakmaktadır.

 
Toplam blog
: 57
: 1683
Kayıt tarihi
: 29.05.08
 
 

21/12/1966 doğumlu olup Mersin Meslek Yüksek okulu İşletme bölümü mezunuyum. Bir deri firmasında ..