Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

Suriye treni katar katar...

Suriye treni katar katar...
 

Hilary Clinton


Türkiye’nin Irak’a yönelik ABD planları gündemdeyken Özal’ın ‘vecizesi’ “Bir koyup üç almak” temelinden evrilerek Suriye politikası AKP iktidarının ‘Yeni Osmanlı’ proc(j)esi olarak tedavüle sokuldu. 

 

Suriye sınırının hemen yanına kurulan konteynır kentler, mültecilere ‘insanlık adına’  yardım etme tutkusunun tezahürü olarak kamuoyuna pazarlansa da, çok geçmeden Suriye Hükümetine karşı terörist saldırı yapanların cephe gerisindeki karargahları olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasını örtemedi.

 

Gündüz Türkiye topraklarında dinlenceye çekilen sözüm ona Suriye muhalifleri gece Suriye topraklarına girerek saldırılarını sürdürdüler.

 

Yaralılarını Türk doktorlara emanet eden ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) üzerine Türkiye ve dünya kamuoyunda verilen destek; eski Yeşilçam film repliklerinde olduğu gibi  Esad’ın ‘Beş dakikada Beşiktaş’ olacağına oynayan AKP/Ankara/iktidarın, engin öngörüsünün derinliği hakkında şüpheye düşülmesine yol açtı.

 

Dolayısıyla yönetmen yani ABD, bir başka ifadeyle Saksafoncu Clinton’un   eski zevcesi Hilary yengemiz ‘baktı ki iş ABD çıkarları açısından sarpa sarıyor’ gardını aldı nitekim.

 

Hilary, İstanbul ve  Antalya cenahlarında toplantı  yapan Suriye muhaliflerinin (Ülkelerine ihanet eden işbirlikçilerin) yeni toplantı merkezlerinin Katar olduğunu dünya aleme duyurdu.

 

Ankara’nın ‘yetersiz’ olduğunun cümle aleme/cihana ilanının ifşası olan yeni durum, oynanan ‘körebe oyununda’ Türkiye’ye ‘sen oyundan çık’ manasının vücut bulmuş halinden yani somutlanmasından başkaca bir anlam taşımıyor.

 

Mevcut Suriye Ulusal Konseyi’nin Suriye muhalefetini temsil etmediğini öne süren Hilary Clinton, “Muhalefet iyi niyetli ama 20, 30, 40 yıldır Suriye’de bulunmayan kişiler tarafından temsil edilemez. Özgürlüklerini kazanmak için ön cephede çarpışan ve ölen kişiler muhalefeti temsil etmeli.”diyerek meramını ifade etti.

 

Clinton yengemiz, Suriye’de ‘radikal İslamcı grupların güçlenmesinden rahatsız olduklarını kaydederek muhaliflerin bu grupların ‘devrimi’ çalmasını engellemesi gerektiğini’ söyleyerek Türkiye’nin tutumunu bir bakıma ABD’nin onaylamadığını ilan etti.

 

Mevcut durumun değişmesi için Katar’ın başkenti Doha’da ABD’nin desteğiyle daha geniş bir muhalefet kesimini kapsayan yeni bir konsey kurulması planlanıyor. ABD’li yetkililer, çoğu Suriye içinden en az 50 muhalif grubun toplantıya katılacağını ve 8-10 kişilik bir yönetim kurulu oluşturulacağını söylüyorlar.

 

ABD planlarını özetlersek; ABD’nin başkanlık seçimi sonrası insiyatif alacağı ve bugüne kadar ön planda olan Türkiye’yi devreden çıkaracağı ortaya çıkıyor.

 

Türkiye ile Katar ve Suudi Arabistan’ın desteklediği İslamcı gruplar ABD’nin uzun erimli hedefleri ile çelişiyor.

 

ABD’nin yeni planına göre Suriye Kürt Muhalefetine üç sandalye ayrıldığı da göz önüne alınırsa dolaylı olarak Türkiye’ye yukarıda da söz ettiğim gibi ‘oyunda yoksun’ deniliyor.

 

Türkiye’nin Suriye konusunda aldığı tutum içerde ve dışarıda çok eleştiri aldı. Türkiye’nin Esad’ın kısa zamanda devrileceğine yönelik senaryosu tutmadı.

 

AKP iktidarı Suriye’nin düşürdüğü uçak ve sığınmacılara harcadığı milyonlarca dolar ile baş başa kaldı. Üstelik bütçede ortaya çıkan olağandışı harcamaların verdiği açık ile boğuşmak, bütçe açıklarını yaptığı zamlarla kapatma mecburiyetinde kaldı.

 

AKP’nin yürüttüğü Suriye politikası halkın büyük çoğunluğu tarafından desteklenmiyor. İçerde yükselen muhalefet iktidarın uykularını kaçırıyor.

 

Suriye televizyonu 29 Ekimde alternatif kutlama yapmak için Ulus Meydanı ve ilk mecliste toplanan muhalefete polisin biber gazı ve  su ile müdahalesini ‘bakın Türkiye’de yaşanan bu’ diye verdi.

 

AKP iktidarı bir taraftan Kürt sorunu, cezaevlerinde süren açlık grevleri, ekonomik problemlerle boğuşurken Suriye sürecinin dışında tutularak bir anlamda ‘kaderine terk ediliyor’ gibi...

 

Yeni Osmanlı  proce(j)esi hayal oldu. Suriye treninin ilk durağı Doha!

Ya da ‘Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye’...

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..