Takunya; ibrik; hela taşı... Artık her şeyimiz çağ dışı!

Dün Bekir Coşkun’ da yazdı. Ordu valisi pisuarları kaldırmış. Yani artık oturarak hacet !

Ben de derim ki böyle bir kültüre ve böyle bir kafaya sahipseniz zaten sizin için pisuara ne hacet…

Hatta tuvalete bile gerek yok… Bulduğun ilk ağacın altına çök; yapraklar da olsun tuvalet kağıdı; kanalizasyonmuş, pisuarmış, clozetmiş, senin neyine. Temizlik imandan gelir demiş ataların; unut gitsin; sana ne !

Hem kültüründe oturak alemi de var. Belki çözülür böylece içindeki ukde…

Medeniyete Clozet demişsin, kapını kapamışsın, clozet yerine çağdaşlığın içine etmişin; helal olsun seni doğuran anlayışa; cibilliyete… Gör bak hem, o anlayış daha ne pisliklere gebe…

Çök kardeşim çök, istediğin yere…sokağa, caddeye, parka…

AB seni almaz mı artık; bakıp da bu farka…

Şimdi sıva paçalarını; nasıl her şeyin, hukukun, laikliğin, insan haklarının üstüne çöktüysen, pisuarları kaldırıp, çağdaşlık adına ne varsa ona çökeceksin.

Çökmenin bir adı da sürünmektir, onu bilmeyeceksin.

Ordu valisini buradan tebrik ediyorum. Yalnız aklımı kurcalayan bir şey var. Orduya bu kadar sataşıldığı bir dönemde, acaba Ordu valisi de kendi kendine gaza gelip, Ordu kelimesinden, önerilen bu çağdışı yöntemle öc almak mı istedi; hani çorbada tuzum olsun diyerekten… Gerçi pisuarsızlığın getireceği pisliğe tuz denmez başka bir şey denir ama, ona da terbiyem elvermiyor.

Ordu ilinden kokular yükseldikçe Hamlet in Danimarka krallığı için söylediği söz geliyor dilimin ucuna:

-Bu ülkede pis kokan bir şeyler var !

Kokla bu oturak alemlerini; ey tepkisiz halkım; burnun düşene kadar !