Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '08

 
Kategori
Futbol
 

Tam bir hazırlık maçı oldu

Tam bir hazırlık maçı oldu
 

Milli Takımımızda 2010 Dünya Kupası Grup Elemeleri için yapılan hazırlıklar Şili maçıyla devam etti.


2010 Dünya Kupası Grup Eleme maçlarına hazırlanan Milli Takımımız, İzmit İsmet Paşa Stadında karşılaştığı Şili'yi küskün golcü Halil'in attığı golle 1-0 mağlup etmeyi başardı. Maçla ilgili teknik analizleri yapmadan evvel başka bir noktanın altını çizmekte fayda var. Bundan önce hazırlık karşılaşmalarına “angarya” halet-i ruhiyesinde çıkan ve aynı disiplinde oynayan milliler, Şili ile tabiri caizse “kemik seslerinin geldiği” bir maç çıkardılar. Bunda en büyük etken de hiç şüphe yok Şili milli takımı oldu. Futbolun Güney Amerika'da her daim bir numaralı gündem maddesi olmasından mıdır bilinmez Şili sanki Dünya Kupası finali oynuyormuşcasına hırslı ve istekliydi. Kısa sürede gördük ki, bu hırs ve istek millilerimize de sirayet etti. Maç sonunda teknik, taktik, mental ve fiziksel açıdan mükemmele yakın bir hazırlık karşılaşması oynamanın kazancı, sanıyorum en fazla Fatih Terim'i mutlu etmiştir. Açıkçası, 6 Eylül'de Erivan'ın Hrazdan Stadında Ermenistan ile oynayacağımız karşılaşma öncesi Euro 2008'in çoktan bittiğini anlamak ve yepyeni bir hedefe konsantre olmak için böyle bir maç oynamamız gerekiyordu. Bundan sonrası için de Güney Amerika'lı rakiplerle daha sık hazırlık maçı yapmamız yararımıza olur kanaatindeyim.

Karşılaşmaya geçecek olursak, ilk 45 dakikada Fatih Terim'in kafasındaki temel taktik düşünceyi sahaya yansıttığına ikinci yarıda ise çeşitli denemeler yaptığına tanık olduk. Maça başlayan milli takımda Uğur Boral, Servet, Gökhan Zan ve Gökhan Gönül ile oluşturulan defans dörtlüsünün önünde bir üçlü vardı. Bu üçlüden Aurelio hemen defansın önünde yer alarak her zamanki sübap görevindeydi. Ayhan ve Selçuk ise Aurelio'dan biraz daha önde ve orta sahanın ortasındaydılar. İki kanadımız Tuncay ve Kazım'a emanet edilmiş, tek santrfor görevi de Semih'e verilmişti. Defansif 4-3-3 ya da 4-3-2-1 diye adlandırabileceğimiz bu taktik düşünce Euro 2008 esnasında da zaman zaman Fatih Terim tarafından uygulamaya konulmuştu. Tüm dünyada kalburüstü takımların bu taktik formasyona geçiş yapmakta olduğunu dikkate alırsak, Fatih Terim'in bu uygulamasındaki ısrarı da anlayabiliriz.

Maçın ilk yarım saatlik dilimine Şili'nin etkili pres ve hızlı oyun stratejisi damga vurdu. Bu dönemde zaman zaman Şili'nin kalemize tehlikeli geldiğine tanık olduk. Bielsa'nın öğrencilerine uygulattığı taktik 4-2-3-1 gibi görünse de Şili enteresan biçimde iki bekini orta sahaya çok yakın kullandı. Cereceda ve Carmona 90 dakika süresince her fırsatta ileriye çıkarak orta sahada Şili'nin zaman zaman 7 kişilik bir kalabalık oluşturmasına yol açtılar. Bu kalabalık etkili bir presle birleşince ilk 30 dakikada top yapmakta oldukça zorlandık. Bu anlayış her ne kadar Şili'nin üzerimizde baskı kurmasını kolaylaştırdıysa da aynı zamanda hücuma çıkarken kaptırılan toplarda iki stoper Jara ve Contreras'ın gafil avlanmasına da yol açtı. 30-45 periyotunda prese presle karşılık veren millilerimiz kazandıkları topları çabuk oynayarak ciddi gol pozisyonları yakalamayı başardılar. Bunlardan en önemli iki tanesini Tuncay ve Aurelio cömertçe harcayınca ilk yarıda gol atmaya muvaffak olamadık. İkinci yarıda ise Fatih Terim'in farklı taktik denemeleri sebebiyle belirli bir çizgi tutturmada zorlandık. Gökhan Ünal ve Halil'i oyuna dahil edip Semih ile Selçuk'u dışarı alan Terim, ikinci 45 dakikaya 4-4-2 dizilişiyle başladı. Fakat kısa sürede görüldü ki, kalabalık ve mücadeleci Şili orta sahasına direnmemiz zorlaştı. 59'da Nuri, 63'te Serdar girince işin rengi bir kez daha değişti. Orta alanda hem mücadele eden hem de topları olumlu kullanan bu ayaklarla bir kez daha direksiyonu ele almayı başardık.

Maçın 74'üncü dakikasında gerçekleşen beceri dolu pas trafiği Şili defansının dengesini bozunca hem karşılaşmayı kazandıran golü attık hem de milli takımın 2010 maratonuna dair bir ışık yakaladık. Euro 2008'deki başarılı çıkışın ardından Şili maçı da gösterdi ki, Fatih Terim'in Türkiye'si Lippi'nin İtalya'sının defansif prangalarına asla sahip ol(a)mayacak. Biz yarı sahamızda kalıp oyunu kilitlemekten çok, topu rakip yarı sahada tutabilecek becerilere sahip bir takımız. Ve bunun farkında olduğumuz anlarda dünyadaki her takım için tehlikeli bir rakibiz.

6 Eylül'de start alacak 2010 Dünya Kupası Grup Eleme maçlarının ilkini Ermenistan deplasmanında oynayacağız. Bu maçı sırasıyla sahamızda oynayacağımız Belçika ve Bosna Hersek müsabakaları izleyecek. İzlediğim son hazırlık karşılaşmalarından sonra grubun kilit önemdeki takımlarının Belçika ve Bosna olacağını düşünüyorum. Bize ters gelen Bosna ve Almanya'ya 2-0 mağlup olduğu maçta çok agresif futbol oynadıklarını gördüğüm Belçika'yla birlikte Ermenistan maçından da 3'er puan çıkarabilirsek, İspanya'ya ciddi rakip olacağımızı gösteririz. Çünkü Del Bosque'nin talebeleri aynı dönemi Bosna, Ermenistan ve Estonya gibi maçlarla geçirecekler ve muhtemelen mevcut formlarıyla bu dönemi kayıpsız atlatacaklar.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..