Tamam da hangi iradeye “Ram” olacağız?...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, İl Başkanları, Belediye Başkanları ve Milletvekillerinin katıldığı toplantıda <ı>“Hiçbir bariyer, hiçbir engel, hiçbir zorlama Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yürüyüşünü durdurmaya muktedir olamayacaktır. Herkes ama herkes milli iradeye ram olmak (boyun eğmek) durumundadır” demiş…

Haber böyle…

Elbette bu sözü, yukarıdaki gibi okuduğunuzda <ı>“…Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yürüyüşünü durdurmaya…” kimsenin, ama hiç kimsenin engel olamayacağı fikrine katılıyorum.

Çok doğru ve yerinde bir tespit…

Ülkemiz üzerinde oynana çeşitli oyunlara gelmeyecek, Cumhuriyet’imizi koruyacak, devletimizin <ı>“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” niteliğini bozacak, hatta zayıflatacak hiçbir eyleme boyun eğmeyeceğiz.

Yine, <ı>“…Herkes ama herkes milli iradeye ram olmak (boyun eğmek) durumundadır” saptamasına da aynen katılıyorum.

Herkes, ama herkes, Türkiye Cumhuriyeti devleti’nin Anayasa’sının 1,2 ve 3 ncü maddelerine aykırı davranılmasına, 19 Mayası 1919 yılında fiilen ortaya konulan, 23 Nisan 1920 tarihinde yasal boyut kazanan, Kurtuluş Savaşı sonucu ile sonlandırılan, <ı>“Devrim Yasaları” ile pekiştirilen <ı>“Milli İrade”nin yok edilmesine de izin vermemeli, vermeyecek de…

Eğer kastı, anlatmaya çalıştığı bunlar ise, aynı fikirde olduğumuzu söylemekte her hangi bir sakınca yok…

Ancak…

Kastedilen başka bir şekilde ve bunun dışında bir <ı>“Milli irade” ise, onu da bilmek isteriz. Bakalım ona <ı>“Ram” olacak mıyız, yoksa olmayacak mıyız?

Benim <ı>“Ram” olduğum <ı>“Milli irade” belirttiğim gibidir.

Değişikliğine katılır mıyım?...

Elbette… Eğer bu temelin üzerine bina edilecekse, daha da gelişecekse, millet olarak daha iyi seviyelere çıkaracaksa neden karşı olayım ki?

Akıl bunun neresinde?...

Bizlere <ı>“…Herkes ama herkes…” diyerek <ı>“Ram” olmamızı istedikleri <ı>“Milli irade” eğer;

Bozulmuş ekonominin içinde, iaşe kolileri ile yaşamamız isteniyorsa…

Ülkenin <ı>“Laik düzeni” bozulmak isteniyor ve <ı>“İnananlar ve inanmayanlar” olarak bölünecekse…

Eşleri <ı>“Türbanlı” ama liyakatsiz kişilerin devletin en üst düzeyinde görev yapmalarına izin veriliyorsa…

<ı>“Benim hırsızım iyidir” düşüncesi içinde bir kesim topluluk korunuyorsa…

<ı>“Avrupa Birliğine gireceğiz” düşüncesi ve telaşı içinde bağımsızlığımızdan, onurumuzdan vazgeçilecekse…

Ülkenin tüm kurum ve kuruluşları ile kavga edip, sonunda da <ı>“Radikal İslam Faşizmi” devlete egemen olacaksa…

Cumhuriyetin, dolayısıyla da devletin temel değerlerine zarar verilecekse…

Din üzerinden insanların aldatılacağı ve <ı>“Kul” edileceği bir yola girilecekse…

Gibi daha aklıma gelmeyen benzer şeyleri oluşturan bir <ı>“İrade”den söz ediliyorsa…

Bu şekildeki bir <ı>“İradeye” kesinlikle <ı>“Ram” olmayacağız, aksine kim yapmaya kalkarsa <ı>“Bam” teline basmaya devam edeceğiz.

Çok sıkça örneklerini verdiğimiz uygulamaların sonuçlarından elbette kuşku duymaya devam ediyoruz, elbette bu konulara tepki göstereceğiz, elbette <ı>“Akıl” ve <ı>“Ortak düşünce” dışındaki girişimlerinize karşı çıkacağız…

Sözün özü, Cumhuriyet’e, devletin niteliklerine sahip çıkarak, bu yolda oluşacak ve daha da gelişecek <ı>“Milli irade”ye <ı>“Ram” oluruz.

Aksine ise asla…

Şimdi siz söyleyin…

Hangi <ı>“Milli iradeye” doğru gitmeyi düşünüyor ve bizden ona <ı>“Ram” olmamızı istiyorsunuz.

Ham de açık gelin, anlayacağımız gibi. Önce Amerika’yı veya AB’yi muhatap alacağınıza, milleti muhatap alın, konuşalım, tartışalım ve hep beraber, hem de hep beraber <ı>“Ram” olalım…

<ı>23 MAYIS 2008